DAĞDAN KUŞBAKIŞI BODRUM…
Bugün de okuyucularım için HÜYADın ya da logo adı ile H3Anın gezi notlarını ve Bodrum yöresindeki turizm anlayışı ile ilgili eleştirilerimi sürdürecektim.
Ama yazılarımın ′′Kendi gözündeki merteği görmez,elin gözündeki çöpü görür′′e dönüşmesini engelleyen daha acil bir durum ortaya çıktı: Dün ′′Bodrum′un başına çıktım′′:-)))) Oasis’in yanından yürüyerek Bodrum′a tepeden bakan dağın tepesine Bodrum′un yerlisi komşumla tırmandık ya, oralarda neler gördük dersiniz?! (Bu arada oralar Kale konut gibi tümüyle bembeyaz evlerle kaplanmadan siz de biran evvel çıkın da baş dönmesi neymiş görün! ) Oralarda her yerde parselasyon yapılmış! İnşaat demirleri çakılarak ve de kayaların, taşların, ağaçların üzeri kırmızı boyayla boyanmış, numaralar yazılmış. Bir de tarihi eser yoktur demek için 20-
Tilkişen otu toplamak için erik ağaçlarının coşkuyla açtığı yemyeşil araziye girdik; mis gibi havayı içimize çekmeye kalmadı her türlü pet şişe, meşrubat kutuları, kağıt-naylon gibi çöpler ayağımıza takılmaya başladı. Nitekim az sonra da ′′o da bir şey mi?′′dedik. Çünkü arazide her yan sıyrılmış kablo leşleriyle doluydu. Kim neden niye oturup metrelerce kablo sıyırır da bu yemyeşil çayırlara atar ki? Komşum ′′gazete yazdı direklerden bakırını satmak için kablo çalıyorlarmış′′ dedi. ′′Sahipsiz topraklar, ya sabır!′′ diyerek daha yukarılara çıktık, şişelerin boyutuyla birlikte pet şişesi kirliliği de büyüyordu.. Çukurların içinde eski giysilerden ev atıklarına, türlü türlü çöp yığınları gördük resmen. Sonra yırtık giysiler, battaniyeler, ne olduğu belirsiz bez ve naylonlar çalıların üzerinde orada burada…insanın doğa içinde bir yürüyüş yapma hevesini kıran, berbat, rezil görüntüler. Güzel bol tüylü bir tekir kedi masum gözlerini bize dikmiş yakın mesafeden izliyor, kayalara sürtünerek miyavlıyor. Tepemizde Bodrum′a kuşbakışı bakan ve Karaaada′nın da ötesinde Yunan adalarını da kapsayan engin bir manzarası olan kaya mezarları. Bu inlerden birini karayolundan da görür de merak ederdim hep. Kocaman dağın ortasında muhteşem bir delik. Heves ettik içini de görelim dedik . Çıktık baktık ki ne görelim! Kral mezarının içinde ′′salon salamanje′′ yaşayan biri var! Ön bölümün ortasında geceleri ısınmak için ateş yakılmış, etrafında bir sürü pet şişe kap kacak, bir de kedinin suyu mama kabı (bu mağara adamına sempati duyuyoruz!). İnin arka tarafındaki mezar odalarına ise yatak serilmiş ve öylece bırakılmış. Çivi çakılmış boydan boya üzerinde giysiler…perişan bir bekar odası manzarası, pis bir ortam. Temiz olsa ne yazar orası sit! Orası antik Bodrum Nekropolü. Yaz-kış Bodrum′a gelen turistlerin gezip görmeye çalıştıkları yer! Kim bilir bizim gibi kaç turist burayı gelip bu vaziyette tespit etmiştir! Bu nasıl bir tarihe saygı, nasıl bir turizm- kültür anlayışı. Bu ne başıboşluk! Bu ne pislik, bu ne derbederlik! En ufak değerli şeylerini bile allayıp pullayıp sunan komşularla böyle mi rekabet ederiz biz?!