CIRCIR BÖCEĞİ
Bir gün New Yorkta bir grup iş arkadaşı yemek molasında dışarıya çıkarlar. Gruptan biri Kızılderilidir.
Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yolda çalışma yapan işçilerin, araçlarının çıkardığı gürültü ve araçların korna sesleri arasında ilerlerken Kızılderili kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyler ve aranmaya başlar. Arkadaşları onca gürültü arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam ederler.
Aralarından bir tanesi inanmasa da onunla birlikte aramaya devam eder. Kızılderili caddenin karşısına doğru yürür, arkadaşı da arkasında. Binaların arasında bir kaç tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar! Arkadaşı Kızılderiliye “Senin insanüstü güçlerin var! Bu sesi nasıl duydun?” diye sorar. İnsanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyen kızılderili arkadaşına kendisini izlemesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlayarak atar. Birçok insan bozuk paranın kendi cebinden düştüğü kaygısıyla, sesin geldiği yöne doğru bakar. Kızılderili arkadaşına dönerek; “Gördün mü? Önemli olan nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğine bağlıdır. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin…” der.
Cırcır böceğinin ününden sanırım, bizim başbakan ve milletvekili adaylarımızın birçoğu da seçimlerden önce bir kısmı da seçimden sonra Amerika’ya giderler. Sonrasında sık ama kısa tutulur ziyaretler! Dönüşlerde bazen okumuş Amerikalı, bazen Kızılderili bazen de cırcır böceği özelliği gösterir milletvekili adaylarımız…
Günümüzün kızılderili reisidir bazen milletvekili adayı. Toplum önderidir yani. Her şeyden önce demokrasiyi özümsemiş demokrat kişiliği vardır. Sevilen sayılan kimliği ile lider özellikleri gösterir. Kitap okur, araştırır, düşünür. Aktüeli takip eder. Felsefe, sosyal psikoloji, ekonomi, tarih gibi sosyal bilimleri iyi bilir. Akşam evine döndüğünde sofrasında bulunan yemeklerden bir lokma aldığında ülkesindeki açları düşünerek boğazına dizilir, yutamaz. Yatağına yattığında, yapmadıkları veya değiştirmedikleri yasalar nedeniyle evinden, ailesinden uzakta çok zor şartlar altında yaşayanları düşünüp uyuyamaz. Hastanedeki hastayı, hapishanedeki mahkumu, okuldaki öğrenciyi, evine ekmek götüremeyen işsizi, ailesinin baskısından bunalan genci, okuldaki öğretmeni, tarlada yatan çiftçiyi, esnafı, emeği, emeğin değerini, yanında çalışanları düşünür. Sistem karşısında sağlam bir kişilik göstermeye çalışır. Ancak sayıları azdır.
Okumuş Amerikalıdır bazen… Becerili,kurnaz, iş bitiricidir. Cuma namazında boy göstermeyi sever, mason derneğine kayıtlıdır, vatansever, liberal, parasever, konukseverdir. İftarlı politika, sahurlu siyasette ustadır. Tüzük, yönetmelik, yasa, onur, namus, hukuk, diyanet, dil, din, halk, ulus, hukuk, devlet, insanlık gibi kavramları albenisi yüksek ambalajlarla kaplar. Arada sıkışan paraların ihracatını İsviçre’deki hesabına yapar.
Hac, oruç, zekat, inşallah, bismillah, maşallah, namaz, demokrasi, rejim, köprü, fabrika, baraj,
koy, kıyı, onur, inanç, ülke, dostluk, güven, vefa,.. ne varsa satılıktır onun için. Satıldıkça kişiler zenginleşecek, refah inanılmaz artacak, halk mutlu olacaktır. Halk şuursuzca dinlediği için görmez ama göğsündeki tabelada bile “satılık” yazılıdır. Sayıları oldukça çoğalmıştır.
Bazen de cırcır böceğidir… Yaşadığı yer Türkiye olunca üretim durmak üzeredir. Ama O demokratik, laik, sosyal ve hukuk devletinin her kurumundan beslenmesini bilir. İçlerini boşaltır 8-10 defa saf değiştirdiği olur. Sesi ninni gibidir. Dinlemekten usanmaz halk, dinledikçe uyur…
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar