Bodrum Gündem

GOLF … EVET… Bilim ve Politika…

Dursun Göktepe yazdı…

GOLF … EVET… Bilim ve Politika…
11.02.2011
0
A+
A-

 

 

 

 


 


GOLFE “EVET”

 

 

Dursun Göktepe

 

Bu satırların yazarı ömrü boyunca kendini başlıktaki iki kelimeden birincisine daha yakın hissetmiş ve hayatın bu aşamasında, bilimi topluma egemen kılan, üniversite binalarının alnına hayatta en hakiki rehberin bilim olduğunu yazdıran bir büyük önderin kurduğu siyasi partiye mensup olmaktan onur duyan bir Bodrum′ludur.
purchase cheap Sildenafil
 

Elbette ülkemiz muasır medeniyet seviyesine çıkacak, elbette ülkemiz ekonomisi dünyanın önde gelen ekonomilerinden birisi olacaktır. (Genel Başkanımızın ifadesi ile en büyük on ekonomiden biri) Bu bizim vazgeçilmez hedeflerimizden biri olmalıdır. Bu hedefe yalnızca marş söyleyerek ulaşılamayacağının da bilincindeyiz. Politikayı memlekete hizmet aracı olarak değilde, palavra yutturma sanatı olarak görme anlayışı hepimizden uzak olmalıdır.

Son aylarda Bodrum kamuoyunu meşgul eden konulardan biri olan özel bir golf sahası ve oteli projesine izin verilmesi konusunda kamuoyunun konuyla ilgili bilgilenme seviyesi ve yapılan tartışmaların düzeyi çok düşüktür. Konunun ele alınış biçimi sağduyu sahibi her hemşehriyi korkutacak ve üzecek yüzeyselliktedir. Modern toplumlarda bu çeşit bilgilendirme ve kamuoyunu aydınlatma işini toplumdan talepte bulunan talep sahipleri de yaparlar. Bodrum′umuzda böyle bir çaba da gözlenmemektetir.


Bahse konu spor dalının günümüzde dünyadaki yerini tesbit etmeye çalışalım. Evet golfun bir spor olduğunu hep gözardı ediyoruz. Uluslararası Olimpiyat Komitesi    (IOC) 9 Ekim 2009 tarihinde Kopenhag′ da yaptığı 121′inci toplantısında golf ve rugby′yi olimpik spor olarak tescil etmiştir ve müsabaka programına almıştır. 2016 Rio de Janeiro olimpiyatlarından itibaren bu iki dalda da madalya verilecektir. Resmi olimpiyat yarışması yapılan spor dalı sayısı böylece yeniden 28 olacaktır. 2006 itibarı ile yer yüzünde 32076 (otuz iki bin yetmiş altı) adet nizami golf sahası (Türkiye′de 16) mevcuttur. Bu sahaların dünya üzerindeki dağılımı şöyledir;
BÖLGE         GOLF SAHASI ADETİ
Kuzey Amerika       1.8570 (17000′i ABD′de)
Avrupa   6.263
Asya   3.985 
Güney Amerika     484
Karayipler       33 
Orta Doğu       26
Okyanusya ve Afrika 2.715
Halen dünyada 60 milyon kişi golf oynamaktadır. Bu rakamın yaklaşık yarısı ABD′dedir. Avrupa kıtasında ise yaklaşık 4.5 milyon kayıtlı golf oyuncusu bulunmaktadır. Global olarak bu sektör 60 milyar dolarlık bir endüstridir. Avrupa kıtasında son on yıldan beridir golf oynayan sayısı yılda ortalama %7, golf sahası sayısı yılda ortalama %5 artış göstermekte ve bu trendin devam etmesi beklenmektedir. Avrupa kıtası nüfusunun %15 ini teşkil eden Büyük Britanya ve İrlanda golf sahalarının %51′ine golf oyuncularının %43′üne sahiptir. Kıtanın diğer başlıca golf oynanan ülkeleri İsveç, Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda ve Danimarka′dır.
AVRUPA KITASINDA GOLF SPORUNUN GELİŞİMİ
Avrupa′da Nizami Golf Sahası ve kayıtlı (Belgeli) Oyuncu Sayıları şu şekildedir. 1985 yılında 2,914 sahada 1 milyon 312 oyuncu varken, 2000 yılında 5 bin 782 saha ve 3 milyon 187 kayıtlı oyuncu var. 2010 yılına gelindiğinde 6 bin 741 nizami golf sahası ve 4 milyon 438 bin kayıtlı oyuncu vardır.
Kaynak : European Golf Association (EGA)
Not : Sadece nizami sahalar ve belgeli oyuncular listeye dahil edilmiştir.
Avrupa ′da en yüksek oranda bayan oyuncuya Almanya , en yüksek oranda genç (junior) oyuncuya Türkiye sahiptir. Avrupa Golf Kurumu (EGA) sitelerinden Türkiye dahil her üye ülke ile ilgili ayrıntılı bilgi ve istatistiklere ulaşılabilir. EGA üyesi Avrupa ülkelerinden 2010 yılında 100 binden fazla oyuncusu olan ülkeler şunlardır; İngiltere (Galler, İskoçya ve İrlanda hariç) 805 bin, Almanya 599 bin, İsveç 512 bin, Fransa 410 bin, Hollanda 344 bin, İspanya 338 bin, İrlanda 259 bin, İskoçya 245 bin, Danimarka 152 bin, Finlandiya 137 bin, Norveç 125 bin, Avusturya 104 bin, İtalya 100 bin.
Kamuoyundaki en büyük tereddüt 600 dönüm genişliğindeki çimenliğin su ihtiyacı ve bu suyun nasıl temin edileceği konusudur. Önerilen yöntemlere yaygın olarak güvensizlik duyulmaktadır. Halen ilçemizde onlarca turistik tesis ve bazı başka site ve kuruluşlar, ihtiyaçları olan suyu tuzdan arındırma tekniği olan ters ozmos (reverse osmosis) yöntemiyle temin etmektedirler. Bu teknikle Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) içme suyu standardında su elde edilmekte, maliyeti de Belediyemizin tarifesindeki ton fiyatının daha altında olmaktadır. Bu duruma son yıllardaki teknolojik gelişmeler imkan vermiştir. Günümüz dünyasında bu yöntem öylesine yaygınlaşmıştır ki, bazı ülkeler (İsrail, Güney Kıbrıs, İspanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan vb .) kentsel su ihtiyaçlarının giderek daha büyük oranını bu yöntemle karşılamaktadırlar. Örneğin diğerleri kadar kurak sayılmayan Barselona kentinin bile ihtiyacının % 24′ü bu yolla karşılanmaktadır. Orta Doğu ve Akdeniz′de yıllık su üretim kapasitesi 100 milyon tonun üzerinde birçok tesis bulunmaktadır. Bu yöntem de denize (doğaya) aşırı tuzlu su bırakılması gerekmek-tedir. Aşırı tuzlu bu suyun deşarjı özel önem arz etmektedir. Halen ülkemizde bu deşarjla ilgili yönetmelik yoktur; ama konuyla ilgili yeterli literatür vardır, ve bazı ileri ülkelerin bu husustaki uygulamaları bilinmekte olup, ilçemizde kurulu olan ve kurulacak olan bu kabil tesislerin toplam kapasitesinin onlarca misli büyüklüğünde tek bir noktadaki tesisler sorunsuz çalışmaktadır. Ama kuşkusuz ülkemiz şartlarında bu konu akılcı ve bilimsel bir yönetime muhtaç olabilir.
Bodrum′umuzda turizmin geldiği ve geçirdiği aşamalar hepimizce bilinmektedir. Turizm sezonu giderek kısalmakta, burada emekliliğini geçiren dost ve hemşehrilerimiz değil ama hayatını burada kazanmak durumunda olan geniş halk kesimi için turizmin bereketi giderek azalmaktadır. Senede sadece üç ay çalışarak refaha ulaşılamayacağı Dünya Bankası raporlarına geçmiş ülkemiz ile ilgili bir tesbittir. Bodrum halkı gitgide cepten harcayan bir halk durumuna gelmektedir. Bu durumun sürdürülebilir olma şansı yoktur. Bu şehirle ilgili olan herkesin bu konu ile ilgili dağarcığında ne varsa ortaya koyması zorunlu haldedir. Güneş ve deniz turizminin diğer turizm çeşitleri ile desteklenerek turizm sezonunun uzatılması için yapılması gerekenler bellidir. Bunlar;
– Kongre turizmi
– Golf turizmi
– Kültür turizmi
– Termal turizm
– Tekne ve yelken sporları ve diğer sporlarla ilgili turizm olarak sıralanabilir.
Bizim gibi insanların golf tartışmasına ilgisi de işte bu noktada ortaya çıkmaktadır. Avrupa′daki 4.5 milyon golf meraklısının % 85′i bu uğraşını ya da hobisini kasım ile nisan ayları arasındaki altı aylık sürede kendi ülkesinde yapma imkanına sahip değildir. Çünkü soğuk iklimde açık havada uzun süre kalınamayacağı açıktır. Belli başlı golf ülkelerine ortalama 2-3 saatlik uçuş mesafesinde olan bazı ılıman iklim ülkeleri (en fazla da İspanya ve Portekiz) bu durumdan kendilerine refah kazandırmanın yolunu bulmuşlardır. Halen ülkemizdeki bu pastadan pay almaya yönelik faaliyetler diğer emsal ülkelere göre çok cılız olsa da ülkemizin de şehrimizin de bu pastadan pay alma şansı vardır. Bu konudan daha da önemli olan Kongre Turizmi hem uzmanlık hem istikrar gerektiren çok önemli bir konudur. Golf turizmi ve kongre turizminin birbirini desteklediği bilinmektedir.
Maalesef tartışmalar yalan yanlış ifade edilen bazı teknik konularla sınırlı kalmış edep ve terbiye sınırları aşılmış, fakat asıl tartışılması gereken bu projelerin kentin sosyal ve ekonomik hayatıyla nasıl entegre edileceği, bunlardan kentimize nasıl ve ne ölçüde bereket sağlanacağı konularında bir fikir ve yoruma (cılız birkaç söylem dışında) rastlanmamıştır. Kentimizin ekonomik hayatının geliştirilmesi bu faaliyetlerden halkımızın gerekli payı alabilmesi için kimin ne önerisi varsa ortaya koymalıdır. Bu yurtseverliğin icabı haline gelmiştir. Karalama ve ithamda bulunma en kolay yol olsa da en onurlu yol değildir. Bu satırların yazarı golf projesini tartışmanın ve hele hele desteklemenin ne kadar mayınlı bir sahada dolaşmak olduğunun, karalamaya meraklı kimselerin karalamalarını ne kadar uç noktalara vardırabileceklerinin farkındadır.
Suya sabuna dokunmadan, mayınlı sahalarda gezinmeden yaşamak, vaziyeti idare etmek de mümkündür; ancak o zaman sorumlular sorumluluklarını yerine getirmiş sayılmazlar. Ayrıca bizim mensup olduğumuz nesil kendisinde bilimi, aydınlığı savunmak, yurtseverliğin icaplarını yapmak gibi misyonlar vehmeder. Bilimin egemen olmadığı ortamlarda bilimi savunmak bazen cesaret gerektirir. Memleketin zaman zaman cesur evlatlara da ihtiyacı olur. Bodrum′un menfaatleri ve geleceği, her türlü kişisel ya da grupsal siyasi hesapların ve hesaplaşmaların önünde tutulmalıdır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.