Bodrum Gündem

ŞER İTTİFAKI…

19.09.2011
0
A+
A-

Hedef Türkiye Cumhuriyeti Devleti olunca, Kürtçü-Bölücüler ve Din Devleti özlemcileri, mutlaka beraber hareket ederler.

Aralarındaki kavgayı erteleyip beraberce Türk Devletine saldırırlar.
Bu konuda yakın tarihimizden yüzlerce örnek vermek mümkündür.  Emekli Büyükelçi-Yazar Sayın Bilal Şimşir ve Gazeteci-Yazar Sayın Rıza Zelyut’un yakın tarihteki Kürt isyanları ve işbirlikçilerini ayrıntıları ile anlatan eserleri, özellikle gençlere “Kaynak Kitap” olacak kalitededirler.
Gençlere ve okumayı-öğrenmeyi sevenlere öneririm.


Bu beraberliğin son örneğini,  PKK-AKP Hükümeti arasında 6 yıldır yapılmakta olan müzakerelerden Oslo kentinde gerçekleştirilen bölümlerinin sızması ile bir kez daha gördük ve tarihe not ettik.
Bu iğrenç görüşmeler tüm dinci-cemaatçi-yandaş ve damat medyasında yer almadı. Bilerek bu konudaki haberlere yer vermediler, veremediler. Çünkü AKP’ye oy veren milyonlarca insanımızın, bu iktidarın gerçek yüzünü görmesini istemediler ve bu çirkinliği saklamaya çalıştılar.
Oysa daha 15-20 gün önce aynı gazete ve televizyonlar, Eski Genelkurmay Başkanı Koşaner’in yasa dışı dinlenmiş konuşmalarını, manşetlerden
Şok-Şok-Acı İtiraf” başlıklarıyla  vermişlerdi.  Kürtçü-Bölücü devlet düşmanı basın organlarıyla beraber!…


Genelkurmay Başkanının yasa dışı olarak dinlenmesi bu çapsızları hiç mi hiç ilgilendirmemişti.  Türk Ordusunun Komutanı onlar için düşmandı, her fırsatta vurulmalı ve yıpratılmalıydı.
Çünkü Türk Ordusu vatanın bölünmesinin önündeki bir engel ve lâik Cumhuriyetin en önemli kurumlarındandı.
Genelkurmay Başkanının çalışma arkadaşlarıyla yaptığı mesleki değerlendirmeleri bile, evirip çevirip Türk Ordusunun aleyhine manşet yapmışlardı. Bu haberleri heyecan içinde vermişlerdi !…


Plavix buy online

Peki neyi görmezden geldiler ve okuyucularından sakladılar;
*Masum insanlarımızın canına kıyan, bebe-dede, kadın erkek, yaşlı-genç, Türk-Kürt demeden kendi insanlarını öldüren,
*Ülkemizin varlıklarını yok eden, yoksul halkımızın daha da yoksul olması, sefil olması için ellerinden geleni kalleşçe yapan, paralarımızın halkımızın mutluluğuna gideceği yerde silaha gitmesi için gayret gösteren,
*Fabrikaları kundaklayan, kuşuyla-böceğiyle-şifa veren otlarıyla-milyonlarca canlısıyla ormanlarımızı yakan kan içici bir terör örgütü olan PKK ve onun sözcüleriyle yapılan seviyesiz müzakerelerin 47 dakika süren notlarını görmezden geldiler ve Türk halkından sakladılar.


O görüşmelerde, Milli İstihbarat Teşkilatımız gibi ülkemizin gözbebeği bir kuruluşunun başına sonradan getirilecek ve görüşme sırasındaki görevi Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan bir devlet memurunun, ellerinde 40 bin insanımızın kanı bulunan bir caniye defalarca “Sayın” diye hitap ettiği bölümler vardı, bunu Türk Halkından ve AKP’lilerden sakladılar…


O görüşmelerde, Habur’da AKP Hükümetinin emriyle, Türk Hukuk sisteminin ayaklar altına alınışı, çiğnenmesi ve hukukun iktidarın emrine girmesi ayıbı vardı, bunları da  Türk Halkından ve AKP’lilerden sakladılar…


Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki  ileride kendisini “Yüce Divan’a” götürebilecek itiraflarını Türk Halkından ve AKP’lilerden sakladılar…


Başbakan Erdoğan, Hakan Bey’e sahip çıktı ve Mısır-Tunus-Libya’da yaptığı konuşmalarında devamlı olarak Suriye’ye ve Lideri Başer Esad’a yüklendi ve Eşbaşkan olarak görevini yerine getirdi. Yakında Esad yönetiminin devrileceğini söyledi. Halbuki aylar önce Suriye ile can ciğer kuzu sarması gibiydik. Vizeleri kaldırdık, Şamgen’i kurduk, devletin uçağına çoluk çocuk doluşup akşam oturmasına Şam’a gittik.  Aylar önce Erdoğan-Esad,  kanka-cankuş  idiler, şimdi düşman oldular!…


Neden böyle olmuştu;
11 Eylül 2001 saldırılarından sonra zamanın ABD Başkanı Bush bir konuşmasında, Irak-Suriye-İran-Kuzey Kore’yi  hedef göstererek, bu dört devleti “Terörist Devlet”  ilan etmişti. Güçlü devletlerin gelecek planlarını uzun süreli yaptıklarını ve ısrarla bunları uyguladıklarını artık hepimiz biliyoruz.
Önce, İsrail’in çevresini temizlemek ve bu yolla su ve enerji kaynaklarına uzun vadeli olarak sahip olunacak Büyük Ortadoğu Projesini raftan indirip uygulamaya koydular. Kilit ülke Türkiye idi.
Türkiye’de Milli hassasiyetlerinden ziyade İslami hassasiyetlere önem veren ve bu projede “Eşbaşkanlığı” kabul edebilecek anlayışta bir iktidar gerekiyordu. Daha seçimlere 1,5 yıl varken mevcut hükümet erken seçim kararı aldı ve ekonomik krizin etkisini atlatamayan Türk seçmeni AKP’yi tek başına iktidar yaptı. Pek tabii ki, gerek Türkiye’nin ekonomik krize sokulmasında(!), gerek erken seçim kararının alınmasında(!), gerekse de AKP’nin iktidara gelmesinde(!) ne ABD’nin ne de Suudi Arabistan’ın etkisi olmamış, her şey kendiliğinden olmuştu, ne yaparsınız kader işte !…


20 Mart 2003’te Irak işgal edildi. Bir milyona yakın Müslüman öldürüldü, on binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi, 4 milyon Irak’lı ülkesini terk etti.
Bu günlerde Arap Liderliğine soyunan Eşbaşkan Erdoğan tüm bu olayları seyretti ve ABD’ye her türlü lojistik desteği verdi. Bu arada Irak’taki Türk varlığımız Türkmenler de öldürüldüler, ezildiler. Bu cinayetler dahi, Gazze’deki zulüm için dünyayı ayağa kaldıran Eşbaşkan Erdoğan tarafından görmezden gelindi, ve tek kelime edilmedi.


Bu yıl, artık doyma noktasına gelmiş ve iktidarda kalabilmek içim ülkelerinin kaynaklarını halklarına akıtmaya başlayan “Tok Diktatörler” yıkılarak yerlerine her emre “Başüstüne” diyecek  “Aç Diktatörler” getirildi.
Tunus -Mısır ve Libya’da bu operasyonların taşeronluğunu Nato, sözcülüğünü ise  Eşbaşkan Erdoğan yaptı.


Sıra artık Suriye’ye geldiğinden, ABD ve İsrail  ortaklığı, yani patronlar böyle istediği için Suriye ile düşman olduk. AKP’ye oy veren dostlar, şimdi anladınız mı işin püf noktasını…


Tarihimizin en önemli günlerinden geçiyoruz. Bağımsızlığımızı ve çocuklarımızın geleceğini doğrudan etkileyecek olaylar çevremizi sarmış vaziyette. Türk Milleti olarak bizler, ne acıdır ki, doğruları haber almaktan yoksunuz. Birkaç gazete ve televizyonun dışında, şer ittifakını gerçekleştiren basın organları ve iktidara teslim olmuş Merkez Medya denen gazeteler “Halkı doğru bilgilendirme” görevlerini maalesef yerine getiremiyorlar. Tamamına yakını “Yağcılık” ve “Yalakalık treatment with Cialis ” yarışındalar!..


Yazımızı, İslamcılığın yıllardır savunuculuğunu yapan Mehmet Şevket Eygi’nin sahte Müslümanlara isyan bayrağını açıp, beddualar yağdıran sözleriyle tamamlayalım;
“İslamcılığın cıcığını çıkarttınız, Allah belanızı versin!.. Ben çoğunuzun o eski mücahitlik günlerini bilirim, ne nutuklar atıyor, mangallarda kül bırakmıyordunuz. Sonra mücahitlik postunu çıkardınız müteahhit oldunuz…” (Milli Gazete 14 Ağustos 2010)


Sağlık ve başarı dileklerimle 


19 Ağustos 2011 buy Ventolin no prescription

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.