Bodrum Gündem

BİR KEDİM BİLE YOK!

21.03.2012
0
A+
A-

        Kendisine yeni oyuncak alınmış sevindirik çocuklar gibi yine bu sütunlardan ilan etmiştim, ?Bir kedim bile var? diye.

        Face book da resimlerini yayınlamış, hayvan sevgisi üzerine de kimi dostlarımdan kinayeli öğütler almıştım.

        Daha da önemlisi, her gün yaşadığımız iç karartıcı sosyal ve siyasi olaylardan gına geldikçe Pamuk kediyi yazar, bir nebze olsun kendimi avuturum diye de sevinmiştim.

        Ancak o, bana farklı duyguları yeniden yaşatan mavi gözlü, şımarık pamuk gibi beyaz kedi, beni terk etti.

        Yanlış anlamadınız, gerçekten sevdiğine gücenip evi terk eden biri gibi, sessizce uzaklaştı ve iki gündür dönmedi. Bu sabah gazete alıp dönerken yakın bir sitede bir evin bahçesinde gördüm. Arabayı durdurup yanına gitmek istediğimde de bir ağacın ardına sakladı kendisini.

        Pamuk kedinin evden gitmesine neden olay nasıl gelişti, onu da anlatmam gerek. İki gün önce bilgisayarda acil bir yazı yazmam gerekiyordu. O da yine her zamanki şımarıklığıyla cama vuruyor, miyavlıyor, türlü şaklabanlıklar yaparak ilgi istiyordu. Karnı tok, sandalyenin üzerinde minderinde oturmuş güneşlenirken, durduk yerde bu gereksiz tavırları beni de kızdırmış olmalı ki, bardaktaki yarım bardak suyu üzerine serpiverdim.

        Sen misin bunu yapan, önce uzun uzun gözlerini dikip beni süzdü ve sonra usulca bahçe kapısının altından süzülerek çekip gitti.

        Gidiş o gidiş ve pamuk kedi artık yok.

        Kendisini teslim ettiği, sığındığı biri tarafından üzerine su dökülmesini bir kedi bile kabul edemezken; devletin koruması altındayken kendisine taciz ve tecavüz edilen çocukların iç dünyasında esecek fırtınayı düşünebiliyor musunuz?

        Peygamber ocağı kabul ettikleri, anaların düğüne gider gibi davul-zurnayla gönderdikleri askerlik sırasında, Arnavut ciğerini niye soğuk getirdin diyen komutanı tarafından bacağı kırılan askerin yüreğindeki acıyı tahmin edebiliyor musunuz?

        Disiplin koğuşu( disko) denen işkence odalarında çok sıradan olaylar nedeniyle dayak yiyen, sakat kalan ve hatta yaşamını yitirenlerin ailelerinin ne acılar çektiklerini sizlerde yüreklerinizde hissedebiliyor musunuz?

        Polise taş attı, örgüt pankartı taşıdı ya da marş söyledi diye içeri tıkılan, orantısız güç gösterileriyle yerlerde sürüklenen, dayak atılan, ışığı karartılmış karakol odalarının dip köşelerinde ölesiye dövülen çocukların, gençlerin ruh halini anlayabiliyor musunuz?

        Daha çocuk yaşta onlarca, adına insan denen canavarlar tarafından tecavüze uğrayan kızın ve onun gibi yüzlerce, binlerce şiddet mağduru kadının feryadını duyabiliyor musunuz?

        Ülkenin dört bir yanında kuyulardan, çukurlardan çıkarılan cesetlerin ailelerinin, yakınlarının ciğerlerinin nasıl yandığını; Madımak?da, Çorum da, Kahramanmaraş?ta, Taksim alanında, Beyazıt meydanında işlenen cinayetleri gerçekleştiren güçlerin ortaya çıkarılamamış olmasının toplum vicdanında açtığı derin yaraya ne demeli!

        Bir kedinin gösterdiği duyarlılığı bile gösteremeyenler bir yana, baskı, şiddet, zorbalık, taciz ve tecavüzlerin insan yaşamında açtığı onarılmaz yaralar herkes gibi beni de derinden yaralıyor.

        Kendini güçlü gören herkesin, zayıf olanı ezmeye çalıştığı, daha olmadı ötelediği, yok saydığı, en kötüsü de zamanla düşman gördüğü bir ruh ikliminde yaşayan bizler, keşke Pamuk kedi kadar duyarlı olabilsek!

        Keşke kendimiz gibi düşünmeyen, davranmayan, giyinmeyenlere karşı daha hoşgörülü davranabilsek, barış içinde bir arada yaşamak zorunda olduğumuzun ayrımına varabilsek.

        Keşke ben de yeniden Pamuk kedinin gönlünü alabilsem ve yeniden eve dönse.

order Strattera buy brand Levitra brand Kamagra online [email protected]  

20.03.2012  BODRUM

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.