Bodrum Gündem

SÖZCÜ VE ÖTEKİLER?

15.09.2012
0
A+
A-

Prof.Dr.Haluk ŞAHİN

Gazete okumak havadis almaktan ibaret değildir!  Gazete alırken haberden çok daha fazlasını alırız.

Bu eskiden de böyleydi, bugün her zamankinden daha fazla öyle.

Amerikalı sosyal bilimci Bernard Berelson 1945 yılında New York?taki gazete grevi sırasında 18 gün gazetesiz kalan okurları araştırdığında çok net olarak görmüştü:

Okurların eksikliğini en fazla hissetikleri şeyler haber değil, bambaşka şeylerdi:  Arkadaşlık, yol göstericilik, eğlendiricilik, psikolojik destek, aidiyet duygusu gibi?

O zamanın New York?undan bile çok daha fazla gazetenin birbiriyle yarıştığı günümüz Türkiye?sinde bu haydı haydi böyle.  Bayiden alınan haber değil: Büyük çoğunluk zaten gazetedeki haberleri başka kaynaklardan daha önce öğrenmiş oluyor: Televizyon internet, radyo, akıllı telefon?

Gazeteyi daha çok yorumları,  resimleri ve dedikoduları vb. için alıyor.

En çok da kim olduğunu hatırlamak için!

Bu her zaman biraz böyleydi ama,  günümüz aşırı kutuplaşmış siyasal ve kültürel ortamında  çok daha böyle:  Gazete alırken aslında bir kimlik alıyoruz.  Şu karmaşık ülkede kendimizi bir yere konuşlandırıp, ?İşte ben buyum? diyoruz.

Örneğin, Ege kasabalarında ve kentlerinde Sözcü gazetesi alanların bunu ideolojik bir eylem gibi gururla yaptıklarını görüyorum.  ?Ben Atatürkçüyüm, ülkenin bölünmesine karşıyım, gidişattan endişeliyim? diyorlar.

Yakın tarihlere kadar Cumhuriyet gazetesi bu işlevi görürdü.   Sağda da Tercüman gazetesi alan kendisinin anti-komünist bir muhafazakar olduğunu ilan etmiş sayılırdı.

Günümüzün enformasyon tipisi içinde salt enformasyon vererek satış yapmak mümkün değil.   Kar tanesinden bol bir şey yok.

Tavır satmak zorundasınız.  Ki okur kendisinin kim olduğunu ve yalnız olmadığını hatırlasın!

order diflucan

Katharsis satmak zorundasınız. Ki, okurunuz öfkelerini boşaltıp rahatlasın, Oh ya, içimi döktüm diyebilsin!

Natrexone without a prescription

Sözcü?nün satışının yükselişi ve 300 binin az üzerinde Sabah gazetesini yakalaması  bu sayede oldu.  Yoksa Sözcü?de öyle aman aman bir haber yok.  Editoryal içeriği de sınırlı.  Ama tavır var, dik duruş var.

buy cheap Viagra

Günümüzün koşullarında toplumun bir kesimi bunu istiyor.  Daha doğrusu buna ihtiyaç duyuyor.  Çünkü,  kendi yaşam tarzını tehdit altında görüyor,  olupbitenlerden ürküyor, göğsü daralıyor  ve hala nefes alabileceği alanlar arıyor.

İzmir?in romantize edilmesi ve Sözcü?nün yükselişi bu psikolojinin sonuçlarıdır.

*****

Uğur Dündar Sözcü?ye geçtiğinde Twitter?da ?Bakalım bu transfer Sözcü?ye ne kadar tiraj getirerecek?? diye sorduğumda bu gibi konularda adeta pusuda bekleyen bir yandaş grubu üzerime çullanıp ?Boşuna hayal görme, o devirler geçti? türünden yanıtlar göndermişlerdi.  Kendilerinden o kadar emindiler ki!

Uğur Dündar Sözcü?ye geçtiğinde gazetenin tirajı 210 bin dolaylarındaydı.  Şimdi 300 bin dolayında.  Hayır, Uğur Dündar 90 bin tiraj getirdi demiyorum.  Uğur Dündar?ın getirdiği inandırıcılık ve moral 90 bin tiraj alınmasında önemli bir etmen oldu diyorum.

Daha önce Sözcü?yü fazla ciddiye almayan Uğur Dündar hayranı bir kesim bu transferden sonra bakışını değiştirdi.  Gazeteyi daha farklı gözlerle görmeye başladı.

İletişimde inandırıcılık en değerli sermayedir. Bu açıdan herhangi bir insandan söz etmiyoruz.  Uzun yıllar boyunca Türkiye?nin en inanılır insanları listesinde hep ilk beşte kalmış birinden söz ediyoruz.

Öbür ?inanılır? kişilerden birinin Seda Sayan olması bir şey değiştirmez.  Sosyal bilimcilerin hep söyledikleri gibi, her kamu önderi kendi alanının kralıdır.

*****

Ya ötekiler?

Zaman sui generis bir vak?a.  Kendi dinamikleriyle çıkıyor.

Hürriyet, Sabah ve Milliyet gibi amiral gemilerinin işi zor görünüyor.  Özellikle Hürriyet?in.  Çünkü Hürriyet, patronunun içine düştüğü durum nedeniyle, tavır da koyamıyor.

Oysa, Hürriyet, kral olduğu dönemlerde  rakipsiz haberciliğinin yanı sıra tavır koyuşlarıyla da dikkatleri üzerinde tutardı.  ?Hürriyet?in nereden çakacağı belli olmaz,? denirdi.  ?Bir gün sağdan, bir gün soldan.?

Sabah iktidara sıhri olarak bağlı, Milliyet yeni sahibinin konumu nedeniyle endişeli ve ürkek.  İktidarı destekleyenler,  bir türlü büyüyemenin ve taşıma para ile çıkmanın sıkıntısı içinde.

Çok satışlı Posta?nin zaman zaman Sözcü?leşmeye meylettiğini görüyoruz ama manevra alanı dar.  Aydın Doğan?ın Başbakan?dan fırça yemesini göze almak kolay değil!

Bu durumda meydan tavır gazetelerine, Sözcü?ye ve gambotlara kalıyor.  Gambotlar (gunboat?tan)  iktidara ve reklama bağımlı olmadıkları için daha rahat hareket edebilen, nisbeten küçük, bugün kapatsanız yarın başka bir adla çıkabilecek olan, belirli bir ideolojik topluluğun entelektüel ve psikolojik ihtiyaçlarına yanıt veren gazeteler: Hepsi 50 bin satışı aştılar. Aydınlık, Yurt, Taraf, Yeni Çağ, Yeni Asya.

En ilginç haber ve yorumlar da onlarda yayınlanıyor. En net kimlikleri onlar satıyorlar.

İktidara yakın kalemler uzun zaman ?yeni bir medya düzeni?nin propagandistliğini yapmış, o yeni düzenin parametrelerini de anlatmışlardı.  Özetle, gelen yeni düzende  her şeye onlar hakim olacaklardı.  Kimlerin gidip kimlerin kalacağını, kimlerin yazıp kimlerin susacağını onlar belirleyeceklerdi.

Bir ölçüde öyle oldu.  Ama şu anda ana hatlarını görmeye başladığımız ?yeni? düzen tam da onların aklından geçen düzen olmayabilir.  Beklenmedik şeyler oluyor. Çünkü hayat (ve Türkiye) onların umduğundan daha karmaşık!  Çünkü, ne kadar bastırırsanız bastırın, insan tükenmiyor.

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.