Bodrum Gündem

MAĞDUR VE MAĞRUR

06.09.2013
0
A+
A-

Bazı insanlar fırsatları kullanarak hak etmedikleri olanakları elde ettiklerinde, dönüp geçmişlerine bakmayı asla düşünmezler. Zira insan aklı unutkandır. Birden bire ?ne oldum delisi? olurlar. Çoğu zaman ezilmişlik, horlanmışlık ve yoksulluk başkaldırının ivmesi olur ki, böyle bir başkaldırı baştan sona kadar haklıdır. Mağdur edilen insanlar güçlendiklerinde, geldikleri yeri unutarak veya görmezden gelerek, etrafa afra ve tafra yaparsa, toplum bu gibilere de görmemiş sıfatını yapıştırır. Benim en çok korktuğum iki şey vardır; biri, her ne nedenle olursa olsun inandıklarından dönenler, ikincisi de sonradan görenlerdir. Ne yazık ki, bugün ülkeyi yönetenler ve yandaşları bu sıfatları üzerlerinde fazlasıyla taşımaktadırlar.

Haksız elde edilen kazanç ve makam insana baş döndürtür. Asıl olan, elde edilenlerin evrensel etik değerleri ve toplumsal ahlak kurallarını aşmamış olmasıdır. Cumhuriyetimizin dar günlerden geçerek sağladığı değerlerle gelişip büyüyen bir insan, o cumhuriyeti yok etmeye çalışırsa, halk bunun adına ?nankörlük? veya ?yediği kaba tükürmek? der. İşte bugün tam da o günlerin içerisindeyiz. Yoksul bir aileden gelerek devletin tepesine tırmanmış bir yurttaş, yurttaşlarını aşağılayarak, gün be gün yoksullaştırıyorsa, tüm kazanılmış değerlerle çatışır duruma geliyorsa, bu insan dünü unutmuştur. Cumhuriyet Devleti?nin olanakları ile yetişmiş ve devlet tarafından hiçbir dönem zulüm görmemiş ve zarara uğramamış biri olarak Başbakan, tüm cumhuriyet değerlerine saldırmakla mağduru oynamaya devam etmektedir.

Kin ve nefret genel olarak insanı doğru düşünmeden alıkoyar. Egemen konuma gelindiğinde iç burukluğun sefaleti insanlığın başına çorap örer. Başbakan bu gerçeği gençliğinden günümüze dek içinde besleyerek büyütmüş ve yaşadığımız günlerde de sık sık dile getirerek uygulamaya geçmiştir. Öyle ki; kinini dine dönüştürmüştür.

Yola demokrasi aracını kullanmakla başlamış, istediği durakta iner, istediği durakta biner olmuştur. Örneğin AB ilişkileri, BM hakkında ileri geri konuşmaları, AİHM görüşleri buna örnektir. İçinden geldiği milli görüşe sırtını dönerek sözde yeni bir gömlek giymiştir. Oysa giydiğini iddia ettiği bu gömlek, evrensel değerler hak ve özgürlükler içermektedir. Geçmişinde bu hak ve özgürlükler uğruna yıllarca savaşan solcu kesime  karşı amansız bir mücadele vermişken,  bazı saf dil ve dönek solcularla iktidar uğruna birliktelikler bile sağlamıştır. Güçlendikçe de bu saf dilleri teker teker çevresinden uzaklaştırmıştır. Adım adım çıktığı merdiven basamaklarında yükseldikçe güçlenmiş, güçlendikçe de beyninin bir köşesinde duran tek adamlık saplantısı dışa vurmuştur. Şimdi artık mağdur değil, mağrurdur.

?Referansımız İslamdır, bir buçuk milyar İslam alemi Müslüman milletimizin ayağa kalkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Kalkıyoruz, ışıklar göründü, Allah?ın izniyle kıyam başlayacak? derken yükselen faşist zihniyetin ayak sesleri gayet belirgindi, duymak gerekirdi? Yapacağı kıyam cumhuriyete ve onun kazanımlarınaydı…

2002 Kasım?ında seçimi kazandıktan sonra, elinde Musa?nın Asası gibi bir çanta ile Türkiye?yi dünyaya pazarlamak için diyar diyar gezmiş, at pazarlığı yapar gibi ülkenin pazarlamasını yapmıştır. Sanayi kuruluşlarından, toprağına varana kadar satmadık, kiraya vermedik bir şey bırakmamıştır. Sıra şimdi, hapse attığı komutanların askerlerinde  olup, onları Suriye bataklığında,  kendi iktidarı için savaşa sürmeye gelmiştir. Yoksul ve onurlu Suriye halkını oradan buradan topladığı kendisi gibi düşünenlerle yok ederek en gerici İslami bir rejimde boğmak istemektedir.

Gençlik yıllarında Taliban önderlerinden Hikmetyar?ın dizleri dibine çökerek biat eden Erdoğan, bugün, dünyanın bir çok yerinden  topladığı Taliban kafası taşıyanları, ülkenin dört bir tarafına yerleştirerek ülkeyi bir üs konumuna getirmiştir. Cumhuriyet emanet edilen siyasi kadro tarafından boğulmakta ve bir iç savaşa doğru sürüklenmektedir. Bu savaş yalnız Suriye ile kalmayacak, barış süreci adı altında Kürt yurttaşlarla yapılan görüşmeler batağa saplanacağından, ülke ateş çemberi içine atılacaktır.

Suriye Halkı çok çeşitli inanç ve kültürden oluşmaktadır. Bu çokluk antiemperyalist görüşte uzun yıllar birleşmiş bulunmaktadır. Silahlandırarak, dışarıdan getirilerek adına özgürlük savaşçıları denilen El Nursa ve Taliban militanları arkalarına ne kadar ABD füzelerini almış olsalar da, bu antiemperyalist gücü yok edemeyeceklerdir. Ulusal kurtuluşçular asla yenilmezler!

Türkiye Cumhuriyet kurulduğundan beri hiçbir zaman mağdur olmamıştır. Hep mağrur ve onurlu olarak 2002 yılına kadar ulaşmış, ezilmişliğini ulusal kurtuluş savaşı ile 1922 de yenmiş ve bu günlere gelmiştir. Bu nedenle Orta Doğu?da oynayacak bir rolü yoktur. Rol Tayyip Bey için gereklidir. Siyaseti mağduriyetle, faşist iktidarını da mağruriyeti üzerine inşa etmektedir. Silkinerek bundan kurtulmak ulusumuzun birlik ve dayanışması ile olacaktır. Bunun için de ilk iş zaman yitirmeden savaşa karşı cephe oluşturmak ve beraberliği seçim sandıklarına taşımaktır.

Zihni Çetiner buy Cialis soft tabs buy cytotec

6 Eylül 2013 order Premarin online

Zihni Çetiner?in diğer yazıları için linke tıklayınız: http://www.bodrumgundem.com/author/zihni-cetiner/

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.