Bodrum Gündem

BABAMIN DÜNYASI…

12.09.2013
0
A+
A-

Yaa, İşte böyle Doğaç Efendi diyordu,

Her yalnız kaldığımızda?

Doğaç, sese doğru bakıyor,

Kendisiyle göz göze gelmeden edilen,

Başı hiç söylenmemiş bu sözün sonunun,

Kendi adıyla bağlanmasına pek anlam veremese de, memnun görünerek,

Dönüp bana da bakıyor ve gülümsüyordu.

Dedesinin derin bir ruh yolculuğunda,

Kendisiyle seyahat etmesinden hoşnuttu oğlum.

Bense, Babamın içinde ki, bir başka insanı daha önce keşfetmiş bir adam olarak,

Bu anların, garip gelecek belki ama keyifli hüznünü yaşıyordum.

Baba, Oğul ve Torun,

Üç kuşağı temsilen, geçmişin izlerine bir yolculuk yaptık.

Daha geçen hafta başlayan bu zaman yolculuğu, bir hafta sürse de,

Biz, bir ömrün hesabını yaptık doğduğumuz topraklarda?

Memlekette, Torosların Uzun Yaylasında,

Her mezarın önünde dua okudu Babam.

Her ezan sesine  euzü besmele çekti,

Her sokak başında durdu, baktı;

Oyuna dalmış çocukların içinde kendini aradı.

Her taşa dokundu, her toprağa bir başka bastı?

Üç kişiydik topu topu,

Babam ve Oğlum?

Bir de ben.

Babam, zihninde zaman ve duygu yolculuğu yapıyordu.

Hiç ses çıkarmadık, sadece hislerini yaşamasına önem verdik.

Saygıyla, sevgiyle baktık ona?

Çünkü Babamın başı çok kalabalıktı,

Hem de çoookk?

Babamın dünyası ardına kadar açılmıştı.

Biz sadece izliyorduk;

Kah 73 yaşında ki,

Kah 5 yaşında ki bu delikanlıyı izlemeye doyamıyorduk.

Her yaşının hesabını  görmeye gelmiş gibi,

Her anısının peşinde,  varlığının kanıtlarını arayan,

Bazen coşkulu, bazen hüzünlü bir adam vardı karşımızda?

? Nörüyon Hacı Baba, pideleri bitiricünn !!! ?

İki genç; doyumsuz bir şeklide,

Sabah fırından aldığı sıcacık pideleri,

Ağzına tepiştire tepiştire yiyen Babama, böyle seslenmişler?

Ne vardı o 5 m2 fırında Babam söylesene,

Ha, söyleyin bana ablam, abim ne var o fırında,

Neden her gittiğimizde memlekete,

Sabahın köründe kalkıp yağlama, pide alırız da,

Hiç doymayacak gibi, soluksuz yeriz?

Peki ne var o ırmağın kenarında,

Neden okulda her resim dersinde,

Bir ırmak, bir söğüt ağacı, bir de dağ çizerim ben.

Ve her gittiğimde köyüme, neden ilk önce oraya giderim,

Neden susarım orada, neyi dinlerim ben söylesenize?

Ya Elma Ağacına ne demeli,

Dedemin evinin bahçesinde ki?

 

Neden memleketten her gelene gidene,

Önce onu sorarız:

–          Elma Ağacı duruyor mu!?

–          Duruyor.

–          Üstünde elmaları var mı?

Yine gittik eve ve ilk elma ağacına baktık, birini daha önce kesmişlerdi.

Ama diğeri tüm ihtişamıyla duruyordu.

Meyvelerini mahallenin çocukları bir güzel yemişler.

Helali hoş olsun keratalara?

Ama elma ağacımıza bir şey olmasın?

Mantı, yağlama, içli köfte, sucuk

Hepsini yedik içtik te,

Babam en çok elma yedi.

Şapur şupur yedi, suyunu akıta akıta yedi.

Üstüne döke döke, ses çıkara çıkara yedi.

3 yaşındaymış gibi, 5 yaşındaymış gibi,

Bir anayı arar gibi, babasının eve gelişini bekler gibi.

En çok ta her şeyini ona borçluymuş gibi,

Toprağının hasretiyle, kana kana, doya doya,

En çok elma yedi Babam?

Yanımda oğlum, arka koltukta babam?

Bu zaman ve duygu yolculuğunun sürücüsü olarak,

Dönüş yolumuzda, bir babanın hasret, mutluluk ve sevda dolu türkülerinin baş dinleyicisi olmanın gururuyla salladım direksiyonumu?

Gurbette memleket hasretiyle,

İç dünyasında bir oraya, bir buraya savrulanlara?

Eyvallah buy Pfizer Viagra online

purchase Clonidine Serdar GÜNDOĞ treat adenoma of prostate

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.