Bodrum Gündem

25 KASIM, KADINA KARŞI ŞİDDET, YEREL SEÇİMLER?

26.11.2013
0
A+
A-

25 Kasım gününün kadınlarla ilgili diğer günlerden önemli bir farkı vardır. Bugün dünya üzerinde yaşayan tüm kadınların ve kız çocuklarının giderek artan şiddete karşı birlikte odaklanılmış bir gündür. Türkiye de her üç kadından biri şiddet görmektedir. Yükseköğrenim görmüş altı erkekten biri eşine fiziksel şiddet uyguluyor. En az bir kez eşi tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyen kadınların oranı Türkiye geneline %49,doğu Anadolu genelinde ise %63 ve kadınlar bu durumdan daha önce hiç kimseye söz etmediklerini belirtmişler.

Yine araştırmalara göre, gelir düzeyi artıkça fiziksel şiddet gördüğünü söyleyen kadınların oranı düşmektedir.

Yine hane geliri 25oo TL üzerinde olan her dört ailenin birinde bile, fiziksel şiddetin yaşandığı tespit edilmiştir.

İllerde oturan kadınların şiddete maruz kalmaları, ilçelerde oturan kadınlardan yaklaşık %42 daha fazla olduğu, yine tespitler arasındadır. Eğitim düzeyleri ile şiddet oranları arasındaki tersine bir ilişki bulunmuştur. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmeleri  de şiddete zemin hazırlayan, kız çocuklarını, eğitim, sağlık, kendini geliştirme gibi haklardan mahrum ederek, birçok sosyal, ruhsal ve sağlık sorunlarına neden olmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) aile içi şiddet nedeniyle ceza alan ilk ülke Türkiye?dir. Bu cezanın alınmasına neden olan kişi devlet tarafından korunamamasına bağlı olarak eşi tarafından öldürülmüş bir kadındır.

Ülkemizde hükümetler, bugüne kadar kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin birçok uluslararası sözleşmelere imza atsa da bu sözleşmelerin gereği hiç yapılmamaktadır. Kadına yönelik özellikle ev içi şiddetin dünyanın her yöresinde ve ülkemizde hızla arttığını ve yaygınlaştığını yapılan araştırmalarla da görmekteyiz. O nedenle kadına olan şiddet özel olmaktan kesinlikle çıkarılması gerekmektedir. Kadına yönelik şiddet kesinlikle bir ?KAMUSAL SORUN? olarak görülmelidir. Çok özel sosyal projelerle politikalarda yerini almalıdır.

Bu çerçevede devlet ve hükümetler  ?sosyal devlet? ilkesinin gerektirdiği sosyal politikaları hızla yürürlüğe koymak ve denetimini yapmak zorundadır.

Peki; Yönetenler kadına yönelik şiddeti acaba politikalarının merkezine ve ya öncelikleri arasına alabilecekler mi? Bu soruya yanıtım şuan için kesinlikle; HAYIR.

Çünkü siyasetin ve sistemin ?ERKEK EGEMEN? anlayışı buna olanak tanımayacaktır.

Önümüzde yerel seçimler var. Belediyelerin, belediye kanunu gereği  ?kadınlar ve çocuklar için korunma evleri? açma yükümlülükleri vardır. Ancak bugüne kadar birçok yerde olduğu gibi kentimizde de bu yönde hiçbir çalışma yapılmamıştır. ?KADIN SIĞINMA EVLERİ? ile ilgili sorunlar gündeme dahi alınmamıştır. Bu dönemde bunları çözecek anlayışların kesinlikle karar organlarında olması gerekir.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için öncelikle pozitif ayrımcılık ilkeleri hayatın her alanında yaygınlaştırılmalıdır. Bugün mecliste temsil oranıyla 143 ülke arasında 88.sırada, kabinede temsil oranıyla 96 ülke arasında 90. Sırada yer alan, 81 ilin sadece 2 sinde, 923 ilçeden sadece 15 inde kadın belediye başkanı olan bir ülkede, kadına karşı şiddetin önlenmesini beklemek sadece hayalcilik olur.

Kadın konusu sadece kadınların sorunu olarak görülemez. Aynı zamanda erkeklerinde eğilmesi gereken bir insan hakları sorunudur.

SONUÇ OLARAK;

Kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi için önce devletin ve siyasal iktidarların ve ilgili tüm kurumların sorumluluklarının farkına varması ve gerekli tüm sosyal politikaları acile yaşama geçirmesi gereklidir.

Ancak bilmeliyiz ve inanmalıyız ki bu ülkeyi ancak kadınlar kurtaracaktır. Siyasetin rengini ancak kadın dayanışmasıyla kadınlar değiştirecektir. Eğer kadınlar kadınlara sahip çıkmaz, erkek egemen anlayışların esiri olurlarsa, bugün yaşanılan kader asla değişmez. Ancak bu bir kader olmamalı. Eğer bu kaderi değiştiremezsek, öncelikle biz kadınları mahkum edecek olan ve bugünkü iktidarın istediği dine dayalı rejimin gelmesine, yine kadınların desteği sebep olacaktır.

AKP iktidarı kadınların gücünü biliyor. Bu gücüde çok etkin bir şekilde kullanıyor. Başbakanın kadınlar ordusu yerel seçimler için seferberlik halinde  çalışmaya başladılar bile.

Peki ya öteki kadınlar?

Ülkemizde cumhuriyet kadınları ordusu yok mu? Sadece yakınıp evimizde oturmaya devam mı edeceğiz? Karar biz kadınlarda. Kadına karşı şiddeti ancak yine biz kadınlar durdurabiliriz. Çocuklarımızın aydınlık yarınlarına ancak biz kadınlar sahip çıkabiliriz. Biz kadınların varoluş nedeni laik cumhuriyetimizi yine biz kadınlar koruyacağız.

Haydi o zaman;

Gün, ülkemize, yarınlarımıza ve kendimize sahip çıkma günüdür.

Gün,  kadınların Mustafa Kemal?e  olan borçlarını ödeme günüdür.

Gün kadın dayanışmasının sözde değil, özde olma ve harekete geçme günüdür.

.

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.