MAKAM KOLTUĞU MU / BİDE Mİ?

TC Devletinin Sayın Valileri, Cumhuriyet Savcıları, Emniyet Müdürleri;
Oturduğunuz “Makam Koltuğunun” Türk Milleti tarafından size emanet edilmiş bir koltuk olduğunu, sizlerin, gelip-geçen iktidarların değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin görevlileri olduğunuzu, unutmuş görünüyorsunuz.
Bazılarınız, Türk Milletinin sizlere emanet ettiği koltukları o kadar kötü kullanıyorsunuz ki, oturduğunuz şeyin makam koltuğu değil, bide olduğunu etrafa yaydığınız pis kokulardan anlayabiliyoruz.

Sizlere oturduğu makam koltuğuna pisleyen 3 zavallının yaptıklarını anlatmadan evvel, şu kesin gerçeği hatırlatmak isterim;
Bu günler geçer, bu “Hırsızlar İmparatorunun” devri biter, Kürtçü-Bölücü örgütün silahlı itleri yok edilir ve sizler Türk Devletinin yasaları ile karşı karşıya kalırsınız. Yanınızda, ne size kanunsuz emir varan siyasetçiler kalır, ne de size selam duran korumalarınız.
Bağımsız Yargı sizi kulaklarınızdan tutar ve hak ettiğiniz cezaları verir.
Biter mi? Bitmez. Cezanızı çektikten sonra saklanarak-gizlenerek-kimliğinizi değiştirerek ve korkarak yaşarsınız.
Öldüğünüzde, birkaç akrabanızdan başka kimse sizin cenazenize gelmez…

Hüseyin Avni Mutlu (58) İstanbul Valisi;
Babanız rahmetli Rifat Aga sizi, dengesini kaybetmiş bir müsteşarın “KANUNSUZ” emirlerini utanmadan uygulayasınız diye mi yetiştirdi? Rahmetli babacığınız bunun için mi madenlerde ömür tüketti? TC Devleti size bu koltuğu, kanunsuz emirleri uygulayarak, suç işlemeniz için mi verdi?
Türk Milleti size bu makamı, Anayasa’yı çiğnemeniz için mi teslim etti?
O müsteşara; “Verdiğiniz emirler kanunsuzdur, ben suç işleyemem. Beni görevden alabiliyorsanız, alın” demeye yüreğiniz yetmedi mi? Yoksa sizin de çekindiğiniz, duyulmasını istemediğiniz şeyler mi var?
Oturduğunuz “İstanbul Valiliği” koltuğunu bide ’ye döndürdüğünüzün farkında değil misiniz?

Mustafa Toprak (50) İzmir Valisi;
Siz iki seneye yakın AKP’li bir Devlet Bakanının “Başdanışmanlığı” görevinde bulundunuz. Bilmiyorum farkında mısınız ama artık AKP Başdanışmanı değilsiniz. Size “İzmir Valisi” diyorlar.
Hemşeriniz Binali Yıldırım’ın Bakanlığında, Savcılıkça ortaya çıkarılan yolsuzluk olayları sırasında, siz nasıl olur da Polise, “Savcıyı oyalayın kardeşim. Ankara’nın kesin emri var. Sakın operasyona çıkmayın” diyebiliyorsunuz?
Bu kanunsuz davranışınızı, o koltukta oturmaya devam ettiğiniz için vicdanınıza ve iş ahlakınıza kabul ettirdiğiniz anlaşılıyor. Bu çılgınlığı, hukukçu olan eşinize anlatabilir misiniz?
Valilik Makamı girişinde eski İzmir Valilerinin resimleri var. Hemen hepsi
TC Devletinin Valisi olarak görev yaptılar. Çok yakın bir zamanda yargılandıktan sonra o duvara sizin resminiz asılmayacak. Bunu da böyle bilesiniz.

Celal Uzunkaya (56) İzmir Emniyet Müdürü;
Sizi en az sizin kadar tanır ve soruşturulduğunuz konular da dâhil olmak üzere takip ederim. İktidara yaranmak uğruna TC Devletinin Polisine, bu kadar acımasız olmasını nasıl emredersiniz?
Devletin Polisinin, zavallı bir genç kızın başına copla defalarca vurmasına,
kırıp-dökmeden gösteri hakkını kullanan suçsuz insanlara, ihtar ve ikaz etmeden saldırmasına nasıl emir verirsiniz?
Polis tarafından copla kafasına defalarca vurulan kız, sizin üç çocuğunuzdan veya 3 torununuzdan biri olsa ne yapardınız?
Sizi, şikâyet için arayan Milletvekillerine “Yazı ile müracaat edin, size yazılı cevap vereyim” demişsiniz. Bilal oğlana ya da Sebahat Tuncel’e aynı yanıtı
verebilir misiniz?

Amacım hepinizi uyarıp Anayasa-Yasa çizgisine çekmektir. Lütfen aklınızı başınıza alın. Tekrar ediyorum, sizler Erdoğan ve ailesinin haram servetinin bekçileri değilsiniz.
Ya, görevinizi Anayasa ve Yasaların emrettiği gibi yapın, ya da başınıza geleceklere razı olun. Kendi düşen ağlamazmış…

Not: Yayınlanan ses bantlarından; “Bide ne lan Mustafa abi? Eee şey, hani fışkiye var ya, alt taraf için işte o yahu…”

Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Mart 2014
Rifat Serdaroğlu

.