Bodrum Gündem

BABAM DEDİ Kİ…

didem_öneş_mutlu_kadın_yazdı

Can okuyucularım, yeni bir gün için merhaba…

Bahar geldi. Geldi gelecek diyelim şuna, hala Marttayız, kazma kürek yaktırır. Ama cemreler düştü geldi bahar, Nevruzu kutladık, kimi ağaçlar çiçek bile açtı. Doğanın ne güzel bir döngüsü var değil mi? Hangi mevsimden sonra ne gelir, havalar nasıl olur, günler uzar mı kısalır mı biliriz. Bu döngünün bozulması demek felaket demek. O yüzden dünyanın, evrenin kendi akışında olağan her döngüsü geleceğe dair umut demektir.

Gelelim babam bana ne dedi!

Kaç yaşında olursak olalım, babalarımızın bizlere diyeceği hep bir şeyler vardır. Diyecekleri hiç bitmesin, onların her zaman söyleyeceği sözleri olsun.

Benim babam öyle çok gerekmedikçe düşüncelerime, eylemlerime, hayatıma bir şey diyenlerden değildir. Şanslı bir evlat olmanın yanı sıra, şanslı bir kadınım, özgür, karakterli, güçlü büyüdüm. Düşüncelerime kaç yaşında olursa olunsun saygı duyuldu. Eylemlerime, bu toplum için ne kadar ‘uçuk’ olursa olsun müdahale edilmedi. Seçim bana ait ve sonuçları da benim sorunum oldu. Yani birey olmanın gereği neyse o…

Dün akşam, annemle babama uğradım. Kızım zaten onlardaydı. Dede torun oturmuşlar, bir şeyler yazıp çiziyorlar. Kızım karakter olarak benden çok daha ketum ve çok daha hatta epey çok daha diyelim tutucu. Ben ise hep içi dışı bir olanlardan oldum. Söyleyeceğimi söyledim…

Hayatımın her döneminde söyleyeceklerim oldu, küçüklüğümde bile çizgi film yerine haberleri dinleyen küçük fındık kadar bir çocuktum. Yaşıtlarım çizgi filmlerden bahsederken ben geçip haberlerde izlediğim siyasi amcanın dediklerini anlatırdım. “Arkadaşlar, dün akşam bir adam vardı televizyonda, bir sürü insan toplanmış, ‘sen bizim babamızsın…’ diye amcaya bağırıyorlar, o da onlara şapkasını sallıyordu. Bu amca benim babam değil valla…” gibi yorumlar yapardım. Yine bir başka amca seçimleri kazanmıştı, ben küçücüktüm, evimizin yakınlarında parti merkezleri varmış, balkondan seçmenlerini selamlıyordu. Ama ne bağırıyor, ne atıp tutuyordu. Güvercinler uçuruyordu. Siyah kasketi, mavi gömleği ile gerçekten halkın onu selamladığı ‘Karaoğlan’ sloganları yeri göğü inletiyordu; bu manzara beni çok etkilemişti. O sloganla kimse ‘babam, anam’ olmamıştı ama bir umut olduğu kesindi. Büyüdüm, büyüdüm anne ve babamın dışında hiç kimse benim ne babam ne anam ne bacım ne de kahramanım oldu. Düşününce, tek bir kahramanım var, Mustafa Kemal Atatürk. Büyüdükçe anladım ki gerçek lider dediğin halkın anası, babası, bacısı, uleması, hocası, vaizi değil halk için kahramanlık, övünç kaynağı olacak yaşanmışlıkları, imkânları sunan kişiydi. O yüzden benim hayatımda lider olarak tek bir kahramanım oldu, o da ‘ATATÜRK’.

Sonra, yetişkin olunca, bu defa kadın yanımın ilkel kısmı şu hani mağara dönemlerinden kalma DNA miraslarımız var ya, işte o miraslarım, kadın biyolojime, psikolojime, sosyolojime bir kahraman arar oldu. Beni fethedecek, koruyacak, kollayacak, sevecek, çok aşık olacak, yeteneklerimin gelişmesi için yanımda duracak, kişiliğime, alışkanlıklarıma müdahale etme gereği duymayacak, engelle karşılaştığımda elimden tutup, ‘hadi devam’ diye beni cesaretlendirecek bir kahraman aradım. Galiba, benim için öyle bir kahraman sadece masallarda vardı. Kadın yanımın hiç kahramanı  ya da kahramanları olmadı. Ben kendim başlı başına bir kahramandım.

Dün akşama gelelim, hayatımda boş yere sahte kahramanlara yer ayırmamamı sağlayan, kimseye geçip, anam babam diye tezahürat etme gereği duymamamın altında yatan nedene, kendimden kahraman yaratmamı isteyen babama, gelelim. Yazılarımda beni pek bir olumsuz görmüş, “Didoş, hayatta güzel şeyler de oluyor, web günlüğünde hep olumsuz olanları yazma, mutsuzmuşsun gibi algılanıyor” dedi. Televizyonda ise tam o saatlerde, ülkemin içinde bulunduğu ortamı çok da iyi tarif eden iki ‘büyüğümüz’, birbirine hakaretler yağdırıyordu. Birbirlerini suçladıkları konular, ciddi anayasal ve vicdani suçlar olmakla birlikte, benim neden uzun bir süredir mutsuz olduğumun da altını çizen önemlilikteydi. Kızım babama döndü ve “ Dedecim sen ne dersen de, o bildiğini söyleyecek, yazacak ve düşünecektir.” Aynen öyle… Babam da bunu iyi biliyor, ama benim mutlu olmamı istiyor.

Babam dedi ki, “hayatta güzel şeyler de oluyor!”. Olmaz olur mu, tabi ki oluyor. Zaten insanın var gücüyle dayanmasını, bir diyeceğinin olmasını, mutsuzluklara, haksızlıklara karşı susmayıp, olumsuzlukları kabullenmeden onlara öyle veya böyle tepki vermesini sağlayan mutluluklar var. Hayatta gerçek mutluluklar var.

Babam dedi ki, “Hayatta mutluluklar da var!”. Sevgili okur, hayatınızda size mutluluk veren her şeye sahip çıkın. Koruyun, kollayın, büyütün, geliştirin, paylaşın…

Onlara sahip çıkın…

Propranolol 20mg Lasix no prescription Didem Öneş/28 Mart 2015 xenical to buy online

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.