HAYAL İLE VİZYON / Dr.Metin Aycıl yazıları…

Hayal edebiliyorsanız, yapabilirsiniz de

Walt Disney

Çocukluk yıllarımdan hatırlarım; hayallerden söz etmek, hayallerden ötürü coşkulanmak eskiden pek de o kadar itibar gören bir durum değildi. Gerekçe olarak da söylenen şu idi: “Ayakların her zaman yere bassın, hem de sağlam.”

Bu anlayışın, azımsanmayacak ölçüde hâlâ geçerliliğini koruduğuna hepimiz tanık oluyoruz; hatta, bazen tartışmalarında, karşı tarafın fikirlerini beğenmeyenler “Sen hayal görüyorsun, o hiç de öyle değil” gibilerinden söylemde bulunanlara da rastlıyoruz.

Çok şükür ki, şimdilerde çocuklarımıza “hayalleriniz büyük olsun” öğüdünde bulunan ebeveynlerin ve aile büyüklerinin sayısı hiç de az değil. Bunda başarılı olduğumuza da inanıyorum; yetiştirdiğimiz öz güvenli nesiller bunun somut örneğidir.

Vizyon ne demek?

Hayal ne zaman Vizyon olur?

Bu sorulara teorik cevap sergilemeye çalışmamaya özen göstereceğim. Muhtelif yazılarımda, vizyon konusuna farklı açılardan örneklerle bakmaya çalışacağım.

Vizyonu, gerçekleştirmek istediğimiz hayal olarak düşünebiliriz. Walt Disney ne güzel söylüyor: “Hayal edebiliyorsanız, yapabilirsiniz de” Önümüzdeki haftaki yazımda Walt Disney’in hayatından kesitler sunarak vizyonu somut olarak anlatma çabalarıma devam edeceğim. Bu doğrultuda Vehbi Koç’un hayatından da, diğer yazılarımda kesitler sunacağım.

Bakınız Einstein ne diyor: “Mantığınız sizi A noktasından B noktasına götürebilir; ancak hayalleriniz her yere.”

Bazen “Boş hayal” kelimesini de kullanırız, ya da kullanıldığına tanık oluruz. Bu bağlamda vizyon için “Hayallerimizin somut ifadesi; ete kemiğe bürünmüş hâlidir” dememizde bir sakınca görmüyorum.

Bir adım daha gidip, vizyonu kutup yıldızına benzetebiliriz. Nasıl ki, çölde yolculuk yapan kervanlar, doğru yolda ilerleyebilmek için kutup yıldızından yararlanırlarsa, vizyonumuz da bizim yaşamımızın kutup yıldızıdır; diğer bir ifadeyle, yaşam kılavuzumuzdur vizyonumuz.

Yukarıda da belirttiğim gibi, önümüzdeki hafta ya da haftalarda, yaşanmış hikayelerle, vizyon konusunu, ete kemiğe büründürmeye çalışacağım.

Şunu özellikle vurgulamak isterim ki, vizyondan söz edebilmemiz için; gördüğüne inananlardan değil, inandığını görenlerden olmamız gerekiyor.

Tarihe geçen insanlara, ya da tarihi yazan insanlara baktığımızda, istisnasız hepsinin inandığını görenlerden olduğuna tanık oluruz. Bu nedenle, “dereyi görmeden paçaları sıvama” söylemi bana hiç sıcak gelmiyor.

Unutmayalım ki, Nuh Peygamber gemisini yaparken yağmur yağmıyormuş.

Hayal ile Vizyon o kadar heyecan verici ki, bazen farkına varmasak da, kavramlaştıramasak da, büyüsüne ve peşine kapılıp sürüklendiğimiz oluyor; çok da güzel oluyor.

Bu haftaki yazımı bitirirken bir dileğim var: Dilerimki hayalleriniz sizi bu gece uyutmasın ve dilerim ki tez zamanda, uyandığınızda başucunuza duruyor olsun.