Bodrum Gündem

CUMHURBAŞKANLIĞI-OKLUK VE GERİSİ

O güzelim Gökova son günlerini yaşıyor. O muhteşem koyların bazıları imara açılıyor, belediyeye bağlanan fotoğraf güzelliğinde köylerin yolları genişleyecek diye ormanlar kesiliyor.

Gözümüz gibi koruyorduk Gökova’yı. Özel çevre Koruma bölgesinin içine almıştık yöreyi. Mümkün olduğu ölçüde güvenliğini sağlamıştık koyların ve ormanların. Ama 30 yıl sonra, doğal güzelliklerin adeta idam fermanı çıktı. Rahmetli Sadun Boro, bu muhteşem güzelliklere kıyılmaması için yıllarca yalvardı. Ben Özel Çevreyi hayata geçirebilmek için yıllarımı harcadım. Kanun kuvvetinde kararname, koruma alanlarının tespiti, teşkilatın göreve başlaması filan derken, koskoca 30 yılı tamamladım. Türkiye’de Çevre İzcilerini kurdum, okul ve Üniversitelerde hayata geçirdim. Gökova ve Bolu Aladağ’da kamplarını açtım. Burada binlerce genç eğitildi, yetişti, çevre jandarması haline getirdik çocuklarımızı. İstedim ki, Türkiye’nin muhteşem doğasını,  doğal güzelliklerini ve ülkemizin bu milli değerlerini geçlerimize emanet ederek, sürekli kontrol ve korumasını sağlayalım. Bu çalışmalarda dönemin Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal’ın emek ve teşvikleri çok büyüktür. Onun sayesinde çevre izcileri projemi, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuelar çok beğenerek, bütün dünyaya örnek model olarak gösterdi.

Kendimden bahsetmeyi sevmem. Yapabildiklerimi de anlatmaktan pek hoşlanmam. Türk’ün aklı gözüdür, yapılanı görür diye düşünürüm. Ama üzerinden 30 yıl geçti, onun için Cumhurbaşkanlığına yaptığım Okluk’taki minik kulübe ve mütevazı yazlık hakkında sizlere bilgi vermeliyim. Ölüm var kalım var. Gökova ölüyor, bari biz ölmeden hikâyesini nakledeyim…

Rahmetli Özal Başbakanlığı döneminde otellere gider, denize girer, halkla iç içe yaşamaya özen gösterirdi. Cumhurbaşkanı olunca, hem yabancı konuklarını ağırlasın, hem tatilini geçirsin hem de doğal güzelliklerin içinde stresini atsın istedim. Böylece hem bu bölgeleri daha iyi korur, turizm bölgelerimizin sorunlarını yaşarken daha kolay çözeriz diye düşündüm. Turizm ve Çevre Başdanışmanı sıfatıyla bu düşüncemi rahmetli Özal’a anlattım, Cumhurbaşkanlığı için mütevazı bir yazlık yapmak istediğimi söyledim. Çok memnun oldu,(Ama paramız yok, nasıl yaparız bunu?)diye sordu. Araştırma yapacağımı ve sonucu da kendisine ileteceğimi bildirdim.

Kafamdaki proje için birkaç yeri inceledim. En uygunu Marmaris’in Karacasöğüt Köyündeki Okluk civarıydı. Burada İstatistik Enstitüsünün bir kamp yeri, içinde de iki odalı bir bekçi kulübesi vardı. Bu kulübeyi biraz onarır, çatısını elden geçirir, boyasını tamamlar, bahçesini de basit bir şekilde yapardım. Cumhurbaşkanları halka örnek olmalıydı. Koskoca Amerika’nın Başkanı, Camp David’de mütevazı ve küçücük bir evde geçiriyordu tatilini. Biz de öyle yapmalı ve bunu model almalıydık.

Bu bölgeyi seçmemin bir başka nedeni, orada evim olduğu için hem Karacasöğüt ve Marmaris’i iyi tanımam, hem de tam karşıda Gökova Termik Santralinin doğaya verebileceği zararı rahmetli Özal’ın yakından görüp, santralin çalışmasını durdurması arzumdandı. Nitekim sonuçta da öyle oldu ama Özal’ın vefatından sonra yeni yönetim santrali tekrar devreye soktu.

Seçtiğim yeri Rahmetli Özal’a anlattım. Yıllar önce de oraya tekne ile gitmiş ve de birlikte gezmiştik. Oraları çok sevdiğini biliyordum yani..Kafamdaki projeyi özetledim,yeri İstatistik’ten Maliye Bakanlığına,oradan da Cumhurbaşkanlığına devrettireceğimi, İstatistik Enstitüsüne de Mersin’de bir kamp yeri verdireceğimi söyledim.Gözlerinin içi güldü,(İşin çoğunu halletmişsin.Peki binayı nasıl yapacaksın,parayı nereden bulacaksın?Aman başımız derde girmesin,siyasete malzeme olmayalım)dedi.Merak etmemesini söyledim,hemen kolları sıvayarak işe başladım.

Önce Turizm Bakanlığından iki mimarı alarak Karacasöğüt’e götürdüm. Doğayı ve binayı bozmadan, tek bir dal kesmeden çok mütevazı ve masrafsız bir yazlık projesi çizmelerini istedim. Bu basit projeyi, dostum olan Vakıflar Bankası Genel Müdürü İsmet Alver’e götürdüm ve bana yardımcı olup olamayacağını sordum. Çok duygulandı ve (Cumhurbaşkanımıza böyle küçük değil, daha yakışır bir yazlık yapmak bizim için şereftir)dedi. Kesinlikle büyük olmaması gerektiğini söyledim ve projeye sadık kalmasını istedim. Reklam fonundan çok küçük ve önemsiz bir harcamayla projeyi iki ay içinde teslim edeceğini bildirince, ben de Alver’e (Bitir, o zaman tesisin kapısındaki Cumhurbaşkanlığı forsunun yanına senin Vakıflar Bankasının bayrağını da koyarım)dedim. Nitekim de öyle yaptım ve bankanın bayrağı orada uzun zaman dalgalandı.

O Mütevazı binada rahmetli Özal 3 yaz geçirdi, çok sayıda yabancı devlet adamını burada ağırladı. Motorlarla koyları gezdirip, doğayı koruma kararlarımızı onlara anlattı. Aslında bu konu, böylesine özetle geçiştirilemez. Ama şimdilik bilgi olsun diye bu kadarını yazıyorum. Onu da yeri geldiği için yazıyorum.

Bugün bu mütevazı bina yıkıldı, çevresindeki ormanların ağaçları tıraşlanacak, köy yolları iyice açılacak. Ve duyduğuma göre, Özal döneminde onarttığım küçük kulübenin yerine büyük bina veya binalar yapılacak. Duyduğuma göre diyorum, çünkü ne yapılacağına dair kimse bilgi vermiyor, bürokratlar korkup konuşmuyor. Eğer duyduklarım doğruysa, Karacasöğüt ve civarındaki köylerle, Löngöz ve Yediadalar’a kadar giden koylar imara açılıyormuş. Nitekim buralara gidecek yolların çevresindeki kesilecek ağaçlar, Orman Teşkilatınca işaretlenmiş bile…

Rahmetli Özal da cumhurbaşkanıydı, Recep Tayyip de Cumhurbaşkanı. Birinin mütevazılığını ve doğa severliğini alkışlıyoruz, diğerinin arzu ve kararlarına üzülüyoruz. Okluk’taki mütevazı yazlığı rahmetli Demirel de büyütmek istemişti. Gittim, kendisine anlattım ve ikna ettim. Ama mevcut Cumhurbaşkanına anlatmak, o doğayı korumanın elzem olduğunu belirtmek, yapılaşmanın sadece yat turizmine değil, doğal zenginliklerimize de büyük zararlar vereceğini izah etmek, ne yazık ki mümkün değil. Keşke mümkün olsaydı ve keşke Recep Tayyip’i de Özal ve Demirel gibi alkışlayabilseydik…

Her 17 Nisan’da rahmetli Özal’ın mevlidini okutuyoruz. Gönül ister ki, bundan böyle Gökova’nın, Allah’ın bize verdiği o muhteşem güzelliklerin, doğal değerlerin ve nimetlerin de mevlidini okutmayalım.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Mehmet Baş dedi ki:

    Yazık olur o güzelim doğaya, ebedi çıkarlarımızı günlük çıkarlara peşkeş çeken bu nesli gelecek kuşaklar affetmeyecektir, bütün kıyılarımızı bitirdik, şimdi sıra cennet Gökova’mıza geldi, çok yazık.. Ünlü filozof Konfüçyüs’ün bir lafı vardır, yönetici örnek davranışlarda bulunursa emirlere gerek kalmaz der..
    Ama günümüzde ara ki bulasın böyle yöneticileri.. Umarım bu yanlıştan dönülür. En işten sevgi ve saygılarımla..

  2. Filiz Vural dedi ki:

    Canım kardeşim sizin gibi kaç duyarlı insan kaldı.Elimizden geldiği kadar doğru olanı yapmaya çalışıyoruz.Ne çare ki GALAT I MEŞHUR da anlatılanlar gibi yazılan senaryolar uygulanıyor Buna alet olan korkak bezirganlar devletimizin sonunu getirmek için ödleri b larına karışmış vaziyette ortalıkta dolaşıyorlar. Rüzgarın geldiği yöne göre koşuyorlar. Ben artık yapacak bir şeyin kalmadığını düşünerek sadece kapımın önünü süpürmeye başladım Allah yardımcımız olsun Saygı ile