ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDEN ESTETİK DİRENİŞ…

Bodrum’da eğitim gören Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri, son KHK’lar ile görevinden uzaklaştırılan akademisyenlerle ilgili bir basın açıklaması yaptı. Öğrenciler açıklamalarında “Suçlu varsayılan kişiler, yalnızca tiyatro için sevgi, emek ve barış aşılayan akademisyenlerdir. Bilimin ve bilginin ışığında şekillenmiş nesiller yetiştiren bilim insanlarının özlük haklarına, tiyatro öğrencilerinin ihtiyacı vardır…” İfadelerine yer verdiler.

Bodrum Gündem Haber
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 330 akademisyenin görevinden uzaklaştırılmasına Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde olduğu gibi Bodrum’dan da tepki geldi. Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri yaptıkları basın açıklaması ile “Ülkenin en köklü üniversitelerinde hayatlarını bilginin ve deneyimin aktarılmasına adayan 115 akademisyen; sadece ve sadece barış istedikleri için şu anki konumlarındadırlar. Suçlu varsayılan kişiler, yalnızca tiyatro için sevgi, emek ve barış aşılayan akademisyenlerdir…” ifadeleri ile tepkilerini dile getirdiler.
FAKÜLTE İÇİNDE AÇIKLAMA YAPTIRMADILAR…
Bodrum’da bulunan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitim gören öğrenciler, fakülte içinde basın açıklamasına izin verilmemesi nedeniyle basın açıklamalarını fakültenin 200 metre ötesinde yaptılar.

‘Yaşayacağız Vanya Dayı’, ‘Hocama Dokunma’, ‘Özgür Eğitim İstiyoruz’, ‘Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF) Yalnız Değildir’, ‘Özgür Sanat Özgür Tiyatro’ ve ‘Sanat Özgürlük Tarafından Emzirildikçe Büyür’ yazılı dövizler taşıyan öğrencilere, Bodrum’daki çeşitli sivil toplum örgütlerinden gelenler de destek verdi. Akademisyenlerin görevden uzaklaştırılmasına tepki gösteren STK temsilcileri de öğrenciler ile birlikte oturma eylemi yaptı. Simge Ece Çağlar, tarafından okunan açıklamada, akademisyenlerin sadece barış istedikleri için uzaklaştırıldıkları kaydediliyor.

SADECE BARIŞ İSTEDİKLERİ İÇİN BU KONUMDALAR…

Açıklama da yer alan ifadeler şu şekilde; “686 sayılı KHK ile bir önceki hükmün devamı ve gereği yerine getirildi. Daha önce alınan karara ek olarak 330 akademisyen daha üniversitelerden ihraç edildi. Ülkenin en köklü üniversitelerinde hayatlarını bilginin ve deneyimin aktarılmasına adayan 115 akademisyen; sadece ve sadece barış istedikleri için şu anki konumlarındadırlar. Suçlu varsayılan kişiler, yalnızca tiyatro için sevgi, emek ve barış aşılayan akademisyenlerdir. Bilimin ve bilginin ışığında şekillenmiş nesiller yetiştiren bilim insanlarının özlük haklarına, tiyatro öğrencilerinin ihtiyacı vardır. Biz öğrenciler, aydınlıktan güç alan kişileriz. Eğer tüm dünyaya gelişime açık bir toplum örneği sergileyeceksek, bilgi ışığımız olan hocalarımızın tekrar eğitim hayatlarına geri gönderilmesini istemek en doğal hakkımızdır. Ankara Üniversitesi’nde yapılan ihraçların olması DTCF’de eğitim hayatını zedelemektedir. Mülkiye ve DTCF Tiyatro’nun kuruldukları günden bugüne sergiledikleri toplumsal ve üretken tavır, bu bölümlerin yalnızca ve yalnızca sanat ortamına bir kazanım sağlama ve topluma bir ayna tutma görevini üstlendiklerini bildirmek isteriz…”
“TİYATRO, DİRENMENİN SAHNEDEKİ ESTETİK HALİDİR…”

“DTCF Tiyatro, hiçbir zaman sadece bir sanat okulu olarak var olmamıştır…” şeklinde ifadelerin yer aldığı açıklama şu şekilde sona eriyor; “Sanat, toplumun bir aynasıdır söyleminden yola çıkarak; deneyimi ve bilgiyi aktarma şekli, ülkenin değişen dönemlerde içinde bulunduğu duruma karşı olan hassasiyetleri, öğrencileri ve hocalarının sanatı toplumsal olaylardan asla uzak görmemesi tiyatroyu var eden özelliklerden olmuştur. Çünkü DTCF Tiyatro’nun her bir ferdi bilir ki, tiyatro kayıtsızlığın reddidir, dayanışmadır ve beraber üretimdir. Bugün yedi hocası akademiden ihraç edilmiş, zedelenmiş ve geleceği muğlak bir DTCF Tiyatro var sanılmaktadır. Oysa ki bizim için her şey ortadadır. Atılan hocalarımızın her birinin bize öğrettiği bir şey varsa o da “Tiyatro, direnmenin sahnedeki estetik halidir.” Sözün kuvvetini, birlikte kurulan hayatın anlamını ve inandıklarımız uğruna mücadele etmeyi öğrendiğimiz Süreyya Karacabey, Selda Berk Ondül, Beliz Güçbilmez Altan, Tülin Sağlam, Elif Çongur, Şamil Yılmaz, Geren Özcan hocalarımızın sonuna kadar yanındayız. ihraç kararını kabul etmiyoruz. Okul bizim için üniversite duvarlarıyla sınırlı değildir. Sesimiz bir fısıltı kadar hızlı ve bir sel kadar güçlüdür. Bu duruma, ülkenin dört bir yanındaki tiyatro bölümler neden destek veren dostlarımızı tanıyor ve selamlıyoruz. Bir deyişte de dendiği gibi. Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile…”
Açıklamanın ardından yazar Milan Kundera’nın “Jacques ve Efendisi” isimli oyunundan bölümler okuyan öğrenciler, bir süre sessiz oturduktan sonra dağıldı…