Bodrum Gündem

YILDIZIN İNKÂRI / Serdar Anlağan yazıları…

bayrak

Beş köşeli yıldız simgesi ne anlama gelir?

Yıldız işte…

Gökte, bilinmezde parlayan bir güneş…

Belki milyar yıl önce sönmüş, ama ışığı hala gelen…

İnsan demek yıldız…

Başı, iki kolu iki yana açık ve iki bacağı ile…

İnsancıllığın simgesi.

Yıldız, komünizmin de simgesi, özellikle kızıl olanı. Duyduğuma göre “Kızılyıldız, emekçi sınıflar ile deklase zümreler arasında işbirliğinin sembolü.”

Ama yıldız, özellikle Fas Bayrağı’ndaki gibi, içi boş bırakılarak ve devamlı kontürle, düzenli, eşit, dengeli biçimde, düz, insan gibi çizildiğinde okültizmde en yüksek mertebenin simgesi.

Dikkat etmek lâzım. Bu yıldız ters dönerse, şeytanın ya da karabüyünün simgesi. Beş köşesindeki çizgilerden herhangi birindeki kopukluk, kırılma veya yıldızın oranlarındaki en küçük bir eşitsizlik veya deformasyon da yine aynı kötü anlama gelir.

Pitagorasçılar geometri çalışırken bir çember çizmeden önce,  kesin, kat’î, noksansız, harfi harfine dua ederlermiş.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları tarafından çok detaylı biçimde ve titizlikle oranları ve nasıl kullanılacağı yasayla belirlenmiş ve ihlâli cezai yaptırımla yasaklanmış bayrağın üzerindeki ay ve yıldızı, pergel ve gönye ile oranlarına kesin, kat’î, noksansız, harfi harfine uyarak çizdiğinizde bu simgenin üç küçük, üç orta, üç büyük, toplamda dokuz çemberin kesişiminden oluşan bir geometrik form olduğunu idrâk edersiniz.

Oranı şaşırırsanız, çizdiğiniz şey Türkiye Cumhuriyeti Bayrağı değildir.

“İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir” diyen Fuzûlî’nin bir şiiriyle* bitirelim :

“Ey gönül, elinde şarap kadehi var, bırak, tesbihe el sürme,

Namaz kılanlara uyma, onlarla durma, oturma,

Secdeye eğilerek özveri tacını başından düşürme,

Abdest suyuyla esenlik uykusunu gözünden kaçırma,

Ayak altında kalırsın, sakın, hasır gibi camiye varma,

Elinde olmadan gidersen de orada minber gibi çok durma,

Müezzini dinleme, içine bulanıklık-karışıklık düşürme,

Vaizden bilgi isteyerek cehennem kapısını açtırma.

Kalabalık yığıldı, camiye bir soğukluk-katılık doldu,

Kendine gel, sen de camiye gidip soğukluğu çoğaltma.

Hatibin söylediğine, bakma, müftünün sözüne inanma,

İmamı akıllı sanma, kendini ona verme, güvenme.

Ey Fuzûlî. ne uğraşırsın, eksik tapınmada yarar yok,

Kendine gel, ikiyüzlülüğü tapınma sayıp aşırılığa vardırma.”

*Kaynak : Türk Şiirinde Tanrıya Kafa Tutanlar / İsmet Zeki Eyuboğlu
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.