AİLE DİZİMİ, SORUNLARIMIZIN ÇARESİ OLABİLİR Mİ?

Zeynep Sevil Güven’le son dönemlerde alternatif ve tamamlayıcı olan enerji beden denge yöntemleri arasında gösterilen, Bodrum’da her geçen gün merak uyandıran ve müdavim sayısı artan “Aile Dizimi” ile ilgili bir sohbet gerçekleştirdik.

Çiçek Bozoğlu/Bodrum Gündem

Aile Dizimini; Aile Köklerine Yapılan Spiritüel Bir Yolculuk olarak adlandıran Zeynep Sevil Güven, Türkiye’de 2001 yılından bu yana uygulanan bir dengele(n)me yöntemi olduğunu kaydetti. Güven; Aile Dizimlerinin amacının yaşamın herhangi bir alanında ‘kriz’ ya da ‘kilitlenme’ yaşayan kişilere, sorunlarının köken enerji alanından itibaren çözülmesinde yardımcı olmak adına yapılan uygulama olarak açıkladı.

Zeynep Sevil Güven, Afrika’ya antropolog ve Katolik misyoneri olarak giden Bert Hellinger’in, Zulu Kabilesinden öğrenerek sistematik hale getirdiği ‘Familien Aufstellung’ (Aile Dizimi) yaklaşık kırk yıldır Almanya’dan tüm dünyaya yayıldığını belirttiği konuşmasına şöyle devam etti “Kendi inançlarına bağlı yaşayan Zuluların, ateş başında toplanarak, sorunlarının çözümüne yönelik yaptıkları törenlerde, atalarının ruhlarını çağırarak onlardan yardım almaları ve önceden belirlenmiş bir kalıp kullanarak birbirlerine sorunlarını açıkça ifade etmelerini temel nokta olarak değerlendiren Bert Hellinger’in oluşturduğu köken enerji araştırma ve dengelemesiyle beslenen ruhsal gelişim süresince; ruhun bedenlendiği ailenin DNA’ları ile gelen sorunların bu bedende tecrübe edilmesi ile döngüsünü tamamlamak üzere yol alması olarak nitelendirilebilir. Çünkü bu ailedeki tüm bireyler birbirlerini karşılıklı olarak seçmişlerdir; çünkü birbirlerinden öğrenecekleri vardır.”

Uyguladığınız Dengeleme Yöntemini Tiyatro Olarak Değerlendirenler İçin Ne Söyleyeceksiniz?

Bu işin içinde bir tiyatro bir miktar tiyatro olabiliyor çünkü sahne var ve insanlar çıkıp o sahnede birtakım temsilcilikler, roller alıyorlar ve oynuyorlar. Ben bu tiyatro kısmını bertaraf edebilmek için kendisi de dahil olmak üzere rollerin dağıtımı hakkında bilgi vermiyor, kimin çalışmasının yapılacağını oradaki ortamda açık ve net olarak söylemiyorum. Ben ve bana yardımcı olacak asistanım biliyor sadece. Rol dağıtımı yapılırken çalışmada kimin hangi konuda kimi temsil ettiği de bilinmiyor. O yüzden isteseler de temsilciliği alanlar tiyatro yapamazlar. Çünkü tiyatro yapacakları hiçbir veri yok ellerinde. Temsilci seçilenler isteseler de istemeseler de alttan gelen temsilciliğin mecbur bıraktığı kimliği sergileyerek dizimlemek zorundalar. Önceden hangi duyguya bürüneceğini bilmiyor; ölü insan mı, hastalık mı hiçbir fikri yok. Temsilci seçilen sadece kendisine gelen, içindeki duyguyu dışarı vuruyor. “

Sizin Dengelenme Olarak Adlandırdığınız Ve Bağımsızca Seçilen Kişilerden Oluşan Bu Alandaki Çalışmanın Ana Prensibi Nedir?

Biz çalışma yaptığımız alana “bilen alan” diyoruz. Bu alanı tutmak çok önemlidir. Kolaylaştırıcının (danışman da denebilir) başarılı olabilmesi bu alanı korumak ve tutmakla ilgilidir. Diyelim ki senin trafiğini mi yapıyorum? Senin alanını buraya indirmeyi öğreniyoruz ve alanı burada tutuyoruz, ondan sonrası zaten kendiliğinden oluyor. Çünkü senin buraya inen alanında senin DNA’nın geçmişine ait tüm verilerin kayıtlı olduğu alanı indirmiş oluyoruz. Kimisi buna akaşik kayıt, kimisi de kristal mağarası kaydı diyor. Ne dediklerinin aslında bir önemi yok. O şahısla ilgili geçmişten günümüze kadar gelen bütün alandır o. Kolaylaştırıcı o alanda doğru bağlantı kurmayı öğrendiğinde bakılan kişinin hakkında ihtiyacı olan bilgiyi o alanın içinden hatasız şekilde alıyor.

Burada Dengelenme Adına Nasıl Bir İşlem Oluyor Ve Ne İşe Yarıyor?

Kişilerin hayatından, geçmişinden, DNA’sından gelen ve farkında bile olmadığı bir sürü kancası vardır ve o söz konusu kişiyi geçmişteki o olumsuzluklara yapışık tutuyor. Kişinin bu olumsuzlukları birebir kendisini yaşamış olması bile gerekmiyor. Kişi farkında olmadan buna bağlı kalıyor. DNA kendi içinde olduğundan oradaki bütün kayıtları da kendisine ait sanıyor ve aile büyüklerinin tamamlanmamış hikayelerine dolaşarak başkasının kaderine ortak oluyor. Birey günlük yaşamına devam etmeye çalışırken bu kancalar bir lastik gibi onu sürekli geri çekiyor ve çözdüğünü zannettiği problemin içerisine tekrar düşüyor bir tür kısır döngü yaşıyor.

Size Danışanların Bu Dengeleme Sistemi’nden Doğru Faydalanmasının Yöntemi Nedir?

Sizin hata olarak gördüğünüz bir şey ruhunuzda bir yara açar ve yaralar karşıtı ile iyileşir. Buradaki çalışmalarla insanlar farkındalık kazanır. Aradığı dengeye ulaşır mı? Bunu yaşayacağı süreç gösterir. Kazandığı farkındalıklar ruhlarını iyileştirirse diğeri de senin ailen olduğu için onda da iyileşir. O zaman denge kurulur. Bütün hayat ruhun dengede kalması üzerine kurgulanır. Bizim bütün amacımız daha önce dengesi bozulmuş olan dolayısı ile yaralanmış hisseden ruhun dengesini yeniden kurmasına yardımcı olmak. Kolaylaştırıcının deneyimi kişisel başarısıyla alakalıdır. Kişi zaten problemini çözecek kolaylaştırıcıya çekilir. Problemi olan kişi kendini açmazsa bütün kolaylaştırıcılar arasında dolaşır durur. Kolaylaştırıcının denge ile ilgili nerede ne kadar ilerleyeceği, nerede durması gerektiğini de doğru ayarlaması lazım. O yüzden kişiler kendi enerjilerine uygun kolaylaştıcıyı bulup kendilerini açtıkları zaman ona çekilirler. Yoksa o kolaylaştırıcı kötü, bu iyi, bu zaten hiçbir şey bilmiyor şeklinde önyargılarla devam ederler. Sonuçta doğru zamanda uygun kolaylaştırıcı ile çalışma olanağı bulunuyor. Hissettiğiniz öfke, soğukluk, kin gibi duygular çözülüyor ve yüreğinizi özgür bırakıyorsunuz. Artık her şey değişime uğruyor. Öyle ki kendinize özgü bir insan, kendinize özgü bir kişilik olmaya başlıyorsunuz ve kendi çözümünüzü üretiyorsunuz.  Ruhunuz teoride kendisinde var olan yarasını pratikte yaşamak ve iyileştirmek için madde dünyasına gelir. Hayatınızda hiç olmazsa bir kere ben bu dünyaya, bu aileye neden geldim diye bakmak için kendinize zaman verin, alan fırsat tanıyın. Bu sizi şifalandırmayabilir fakat bakış açınıza esneklik kazandıracağı için hayatınızda yeni yönler keşfetmek açısından destek olabilir.