HALUK ŞAHİN
Hürriyet / Prof.Dr.Haluk Şahin yazdı…
Düne kadar ve her şeye rağmen ülkenin en önemli gazetesi olan Hürriyet gazetesi el değiştirdikten sonra hızla inanılırlık ve güven kaybına uğrayacak ve arkasındaki şirket çökmüş bir hisse senedi gibi değersizleşecek “çöpleşecektir.” (Junk bond) 1 Mayıs 1948’de Sedat Simavi bu gazeteyi çıkarttıktan sonra oraya yapılan mesleki yatırımı düşününce bu çöpleşmeye üzülmemek mümkün müdür? Necati Zincirkıran, Nezih Demirkent, Hasan Yılmaer, Çetin Emeç, Oktay Ekşi, daha niceleri Hürriyet’in daha iyi bir “gazete” olması için az mı çaba göstermiştir! Ben de beş yıl (1985-1990) Hürriyet’te çalıştım, Hürriyet kültürünün ne kadar farklı bir şey olduğunu gördüm. Magazinel görünümü insanları aldatmasın, burada habere değer veriliyor, gazetecilik önemseniyordu. Bu yüzden halk “bir sağdan bir soldan” çakan Hürriyet’e inanıyor, okuyordu.
Yeni sahipleri de, aslında kimin cebinden çıkmış olursa olsun, çok para verdikleri bu gazetenin çöpleşme tehlikesinin kuşkusuz farkındadırlar. Havuza atlayınca inanılırlıklarının ve etkilerinin hızla sıfırlanacağını Milliyet deneyiminden de bilirler. Bunun çaresinin, Hürriyet’in son zamanlarda uygulamaya başladığı “mış gibi muhalefet yapma” taktiğini sürdürmek olduğunun da farkındadırlar. Babıaliyi 40 yıl izlemiş biri olarak böyle bir taktik beni şaşırtmayacaktır.
Ne midir “mış gibi muhalefet” yapmak? Önemsiz, ıvır zıvır konularda ses yükseltirken, eleştiriyor gibi yaparken, tarafsızlık tafrası atarken en önemli konuları görmezden gelmek ya da iktidara destek vermektir. Bir diyanet hocası zırvalayınca kıyameti koparırken aynı şeyi söyleyen bakanı es geçmek gibi…
İyi futbol seyircileri “satılmış” hakemlerin “mış gibi tarafsızlık” numaralarını iyi bilirler. Aslında tuttukları takımın örneğin taç atışı konusunda aşırı titizlenip tarafsız algısı yaratırken, tutmadıkları takıma haksız kırmızı kart ve penaltı verivermek ve maçın sonucunu etkilemek. Bunu haberciliğe uygulayınız ve yeni dönemdeki Hürriyet’i o gözle izleyiniz.
Ha belki, o kadarına bile zahmet etmezler. Çöpleşme umurlarında bile değildir, hatta asıl amaçlarıdır. Gazeteyi batırırlar olur biter.
Eski bir Hürriyetçi olarak, diyelim Çetin Emeç’in hatırası adına, üzülüyorum. Halka ulaşan doğru bilginin demokrasinin oksijeni olduğuna inanan bir iletişimci olarak kaygılıyım.