Bodrum Gündem

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras Canlı Yayında

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras Canlı Yayında haftanın değerlendirmesini yaptı ve sorularımızı  yanıtladı…

Fatih Bozoğlu / Bodrum Gündem AHMET ARAS ÖZEL RÖPORTAJ…

Dünyanın en güzel yerinin belediye başkanı Ahmet Aras’la birlikteyiz. Nisan’ın ilk haftasında Ahmet Aras’la bir araya gelelim ve neler oldu neler bittiğini, son zamanlarda neler yapıldığını her Bodrumlu ve Bodrum dışından merak eden insanlar gibi bir öğrenelim istedik.

 

Başkanım çok yoğunsunuz, iki arada bir derede bize de zaman ayırdığınız için özellikle Bodrumlular için teşekkür ediyorum. Çünkü bilgilere muhtacız… Özellikle Bodrumlular olarak neler yapılıyor, neler ediliyor, ne durumdayız merak ediyoruz, öğrenmez istiyoruz. Arada açıklamalar yapıyorsunuz ama geniş bir açıklama yapıp insanlar rahatlasınlar, öğrensinler istedik. Öncelikle şu son günleri bir değerlendirir misiniz?

“Öncelikle geldiğiniz için teşekkür ederim. Tabii ki halkımızın bilgilendirme hakkı var ve bu çok önemli. Seçimlerde şeffaf olacağımızı, kamuoyunu her konuda sürekli bilgilendireceğimizi söyledik. Bu iddiamızdan hiç vaz geçmedik, kriz anında bile halkımızı doğru bilgilendirmek için gerekli açıklamaları yapıyoruz. Açıklama yapıyoruz diyorum ama bana gerekli bilgi de gelmiyor.”

 

Bu da çok enteresan değil mi?

“Herhalde ben ağzımı pek tutamıyorum diye, pek fazla bilgi de vermiyorlar artık bana… Ama ben yine de doğru bildiğimi söylemeye devam edeceğim. Çünkü halkımız bize bunun için güveniyor, bunun için oyunu verdi, beklentisi bu şekilde… Krizin başlaması ile birlikte biz bir kriz yönetimi oluşturmuştuk. Bu çalışmalarımız hızla devam ediyor. Kriz yönetiminin başında çok tecrübeli bir arkadaşımız var, bütün belediye şu anda krizin etkilerini en aza indirmek üzerine programlandı. Bunu sağlık açısından değil de tamamen vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmak açısından söylüyorum. Bütün bunları yaptık ve her türlü senaryo için personel, araç ve finansmanımız planlandı. Gelecekle ilgili projeksiyonlar yapıyoruz. 2020 bütçe hedeflerimiz, gelir hedeflerimiz vardı ama hiç beklenmedik bir şekilde şu anda sadece rapor olarak kağıtlarda yazılı hale geldi. Bu gelir hedeflerimizi tekrar revize etmemiz gerekiyor. Çünkü bizim kiralardan, ecremisilden, işgaliyeden, ilan, tabela ve reklamlardan, emlak vergilerinden beklentilerimiz vardı. Önümüzdeki 6 ayı planlamamız gerekti. Hangi bütçeye göre kendimiz dizayn ettik ama ne gelecek, ona göre ne önlemler alabiliriz onu planladık. Çünkü parasız hiçbir şey olmuyor. Ayağımızı yorganımıza göre uzatamazsak, öngörülü düşünemezsek bir ay sonra elimizde hiçbir şey kalmaz. Bence bu çok önemli… Bunu bütün yerel yönetimlerin ve özel sektörün de yapması lazım. Çünkü bu işin kolay kolay gündemden çıkmayacağı açıkça görülüyor. Bu salgının 2021’in sonbaharına kadar süreceği öngörülüyor. Bizim de kendimizi ona göre düşünerek planlamamız gerekiyor. Bodrum’daki meslek odaları ve derneklerle bazı iletişimlerimiz var. Bodrum’da, bunu buradan ilk defa duyuracağım şu çalışmayı başlatıyoruz: Bodrum’un, salgının etkileri konusunda sosyoekonomik toplumsal bir raporunu çıkarmak durumundayız. Bodrum’da bütün sektörlerdeki etkileri nedir, kayıpları nedir, gelecekteki etkileri ne olacaktır? Bu sektörlerin bu durumdan en az şekilde zarar görmeleri için hangilerini yerel, hangilerini merkezi hükümetin, hangilerini de diğer sektörlerdekilerin yapması gerektiğinin belirlenmesi lazım. Bütün Bodrum halkının beklentisi budur. Çünkü herkes önünü görmek isteyecektir. Bunun için belediyemizin koordinasyonunda bütün sektörlerden veri toplamaya başladık. Bunlar analiz edilerek bir rapor çıkartılacak. Bundan belediyemizin üzerine düşenler için bir yol haritası belirleyeceğiz. Salgının Bodrum’daki etkileri ve etkilerin neler getireceği ve bunlarla ilgili alınması gereken önlemleri bizzat muhatapları ile tartışacağız ve yetkililerin önüne koyacağız. Tabii bunu belirli bir hiyerarşi çerçevesinde yapacağız ve gerekirse bu raporu Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar ulaştıracağız. Şu anda biz can havliyle insanların yardımına konuşuyoruz. Aslında bunu planlamamız gerekiyor. Biz şu anda kim ne isterse yapalım, yardım edelim diyoruz ama bunun kısa, orta ve uzun vadedeki planlamasını yapmak zorundayız. Ben üç gün sonra elimdeki mühimmatı bitirirsem sonra elimde mühimmatım kalmayacak. Bu çalışmayı hemen yapmamız lazım. Bence önümüzdeki en önemli gündem bu… Bunun dışında diğer yapılanları söylemeye gerek yok, çok tekrar ediliyor.”

 

Onlar zaten yapılan şeyler. İsterseniz Bodrum’u mahalle mahalle şöyle bir dolaşalım. Mesela Gümbet’ten başlayalım. Sezon hazırlıkları başladığı için sokaktaki insanlar sosyal mesafeyi koruyamıyor. Gümbet’te neler oluyor?

“Sezon başında her şeyin çok güzel olacağını düşünmüştük. Yaptığımız bütün çalışmalarda, katıldığımız bütün fuarlarda Bodrum’un bu sene ki sezonunun çok iyi geçeceği öngörülüyordu. Ancak hiç beklenmedik bir şey oldu. Bilindiği gibi Gümbet, Bodrum eğlence sektörünün en önemli merkezlerinden bir tanesi. Bu konuda bazı tartışmalar da oluyor.”

 

Ama sonuçta bazı gerçekler var.

“Ortada bir gerçek var. Gümbet’te özellikle gürültü ile ilgili bütün girişimcilerimizi toplayıp konuşmuş, gece 12’den sonra kimsenin rahatsız edilmemesi konusunda mutabıkta kalmış, bazı fiziksel önlemler almıştık. Ama bu hiç beklenmedik durum onların da işlerini sekteye uğrattı. Yine de bazı yerlerde çalışmalar yapılıyor ama bu durum olmasaydı orası şantiye gibi olacaktı. Yine de yarın düzelecekmiş gibi de hazır olunması lazım.”

 

Hayat devam ediyor çünkü…

“Belediyenin de hazır olması lazım. 6 ay sonra her şey daha kötüye gidecekmiş gibi ama yarın sabah da her şey düzelecekmiş gibi bizim hazır olmamız lazım. Vatandaşımızın bizden beklentisi budur. Karalar bağlayıp oturamayız. Bizim her şeye hazırlıklı olmamız lazım. Şu anda devletimiz tarafından tadilat, inşaat konusunda genel bir yasaklama yok. Ama oradaki insanların fiziksel şartları, sosyal mesafe içinde kurallara uyarak çalışmalarına devam etmesi ve bizim de bunu denetlememiz gerektiğini her zaman söylüyorum ve denetliyoruz zaten…”

 

Bitez’e geldiğimiz de ise, insanlarımız sıkıldıkları ise sahilde yürüyüş yapmak istiyorlar. Bu da bir tehlike aslında, biraz beklemek, biraz sabretmek gerekiyor. Bitez’le ilgili neler yapılıyor?

“Bitez gibi, Yalıkavak, Turgutreis, Ortakent’te de yürüyüş yapılacak yerler var. Şu anda bu konuda bir yasak yok. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlarımızın dışındakilerin belli mesafeleri koruyarak yürüyebilecekleri açıklandı. Spor yapılabilir ama bir araya gelmeden… Buna uyuluyor gibi. Ama iki gün önce tespit ettiğimizi iki durum vardı. Mesela Yahşi ile Kargı plajı arasına insanlar arabaları ile gelmişler ve sosyal mesafeye uyulmuyor. Bize gelen şikayet üzerine emniyet kuvvetlerimizle hemen oraya gittik ve 3.160 lira ceza uygulandı. Bizim İçmeler Yelken Kafe’den bir şikayet geldi, orada da insanlar şezlonglara serilmişler, denize girip çıkıyorlar. Sosyal mesafeyi koruyorlar ama bu yine de bu şu anda normal bir durum değil. Onlara da gereken yasal işlemler yapıldı. İnsanların önce kendisine çok dikkat etmesi gerekiyor. Kendisi derken, kendi sağlığını düşünmeyebilirsin ama taşıyıcı isen ve başkasına da bulaştırırsan onda nasıl bir sonuç doğuracağı hiç belli değil. Onun için bizim kendimizi değil başkasını düşünmemiz lazım, tam empati yapılacak dönem…”

 

Bütün pazaryerleri pazar öncesi ve sonrasında dezenfekte ediliyor. Turgutreis pazarı için çok büyük şikayetler oldu. Sosyal mesafe kurallarına uyulmadığı, izolasyona uyulmadığı, satıcıların ve alıcıların kendilerini çok fazla korumadığı gibi… Bodrum pazarını bugün dolaştım, giriş-çıkışların tek kapıdan yapıldığını gördüm. Turgutreis pazarı için neler yapıldı?

“Pazarın ilk kurulduğu zamana ait görüntüler vardı. Ama zabıta ekiplerimiz tarafından düzen sağlandı. İlk başta bir sıkıntı yaşanmış, doğru, o sıkıntıların yaşanmaması için biz önlemlerimizi dört dörtlük almak zorundayız. Bodrum, Turgutreis, Yalıkavak ve Mumcular gibi ana pazarlarımızı yedi gün açık tutalım, her gün orada bir hareket olsun. Yurt dışı pazarlar genelde bu şekilde… Benim vatandaşım, üreticim dururken niye zincir marketlerden sebze, meyve alsın? Biz zaten zincir marketlere karşıyız. Zincir marketlere buradan sesleniyorum, kapıda maske dağıtın. Vatandaşım günlük sebze ve meyvesini gitsin pazardan alsın. Şimdi bunun çalışmasını yapıyoruz. Seyyar pazarlarımızı da çok tuttu.”

 

Tüm Türkiye’ye örnek olabilecek bir konu…

Muğla bunu bizden bir hafta önce yaptı ama biz bunu bir hafta öncesinde çalışmıştık. Kim yapıyor önemli değil, doğru olan nokta budur. Şu anda 22 araçla yarımada genelinde çalışılıyor, herkes kendi bölgesinde alışveriş yapabiliyor. Ayrıca vatandaş WhatsApp’tan seyyar pazarcıya mesaj atıp siparişi verebiliyor ve kapısına kadar getiriliyor. Çok önemli bir hizmettir. Pazar yerleri riskli yerler, hem pazarcılarımız hem de alışveriş yapanlar dikkat etmeliler.”

 

Bodrum ve Turgutreis’teki yapılan çalışmalar Yalıkavak ve Gündoğan pazar yerlerinde de yapılıyor değil mi?

“Evet. Bütün belediye başkanları Osman Başkanımızla ortak bir görüşme yaptık. Osman Başkanımın bir önerisi oldu, onu da uygulayacağız. Tek kullanımlık eldivenlerden bütün pazarcılarımıza dağıtıp, gelen insanların onları takıp alacaklarını seçip hemen orada çöpe atmalarını gündeme getiriyoruz. Pazar yerlerimizi bir düzene sokacağız.”

 

Göltürkbükü ve Torba’dan da bahsedelim.

“Daha öncesinde Turgutreis’le ilgili bir şeyden bahsetmek istiyorum. Orada birkaç tane büyük şantiye var. Bunlardan bir tanesinin hafriyat kamyonlarıyla ilgili ciddi şikayetler geliyor. Hemen ilgili firmaları uyarıp yasal işlemleri yaptım. Tabii ki yetki jandarmamızda ve polisimizde… Bizim Turgutreis’te bir alt yapı çalışmamız var, ana arterde alt yapı çalışması olunca hafriyat kamyonları sokaklara girmişler. O tonajdaki iş makinelerini o sokaktaki üst yapının taşıması imkansız… Çok büyük ciddi zararlar verdiler. Biz bunların tespitlerini yaptık, kendilerine tebliğ ettik. Encümenden de karar çıkartıp bozdukları yerlerin ücretini ödeteceğiz. Ama orada bir ruhsat ve yürüyen bir inşaat var, merkezi idare tarafından yasaklanmamış bir inşaat sektörü var.”

 

Bu arada çok önemli bir krizi de geçirdiniz. Bazı inşaatlar kapatıldı ve işverenler işçileri parasız pulsuz sokağa attılar. Fakat siz bu kısıtlı bütçeye rağmen onlara sahip çıktınız. Onların durumu ne oldu?

“Bazı şantiyeler kapandı. Sigorta çıkışlarını yapıp alacaklarını verip göndermişler. Ancak bu vatandaşlarımız evlerine gitmek için otogara geldiklerinde zor durumda kaldılar. Alınan önlemler nedeniyle, bilindiği gibi 50 kişilik otobüste 25 kişi seyahat edebiliyordu. Koltuk sayısı yarıya düştüğü için bilet fiyatı da örneğin 250 liradan 500 liraya çıktı. Bu fiyata ödeyecek durumda değillerdi. O gece 12’de de şehirlerarası otobüs seyahatlerinin yasaklanması gündemdeydi. Biz bir sorun olduğunu anladık hemen müdahale ettik ve yaklaşık 250’ye yakın kardeşimizi gönderebilmek için İzmir’den 14 otobüs geldi ve onları Bodrum’dan transfer ettik. Bu zaman zarfında onların gıda ihtiyaçlarını kumanyalarla giderdik. Bilet farkı olan 250 lirayı belediye imkanları ile ödedik. Emniyetimize de çok teşekkür ediyorum onlar da özverili çalışıyorlar. Kaymakamlığımız, belediyemiz ve emniyetimizin koordinasyonunda onları buradan transfer ettik etmeye de devam ediyoruz. Ben buradan şantiyelere tekrar çağrı yapıyorum: Şantiyede işe son verecekseniz arkadaşların transferlerini siz kendiniz ayarlayın. Ayrıca şu anda transferleri de imkansız.”

 

Bir çağrı yapmıştınız ve İstanbul bir semboldü. ‘İstanbullular buraya gelmesin…’ denince neredeyse sizi linç etmeye kalktılar. Oysa ne kadar haklı olduğunuz ortaya çıkmış oldu. O süreçten bu yana çok kişi mi geldi?

“Bu konuda yani kaç kişinin geldiği konusunda çeşitli spekülasyonlar var. Biz şu anda Bodrum’u yaşıyoruz. Mart ayı başından itibaren Bodrum’da müthiş bir nüfus artışı oldu. Zaten Bodrum’un nüfusu tabelada yazan değil, hiçbir zaman da olmadı… Belki % 50 daha fazlasıyla, 170 yazıyorsa 250 bin zaten… Benim tahminim Bodrum şu anda gelenlerle beraber 300 bin kişi… Bodrum, sağlık hizmetleri açısından zaten kısıtlı bir imkana sahip… Daha hiç pandemi ortada yokken yoğunluk yüzünden yoğun bakımla ilgili hastalarımızı Denizli’ye, Muğla’ya göndermek zorunda kalıyorduk. Çünkü 17 tane yoğun bakım yatağımız var ve bunu ifade ettik. Sonra bunu 30’a kadar çıkarttılar. Böyle bir salgında bakacak bir imkanımız olmadığın söyledik. İstanbullulara yönelik söylemedim. İkinci konut sahiplerimizin, bu süreçte okulları kapanınca Bodrum’a hemen gelerek oturamayacakları ortadaydı. Gelir gelmez kapıyı açıp hemen oturamayacaklarını, evin çeşitli gereksinimlerinin olduğunu, dolayısıyla ciddi bir dolaşımının olacağını söylemeye çalıştık. Bu tehlike geçince onlar tabii ki gelecekler. Biz onlar sayesinde buradayız. İkinci konut sahipleri en kötü turizm sezonunda hep esnafımızın yüzünü güldürmüşlerdir. Harcama, alışveriş yaparlar, onlar bizim dostlarımızdır.”

 

Onlar bizim başımızın tacı…

“Tabii ki. Onları aşağılamış gibi gösterilen paylaşımlar yaptılar. Bu da maalesef işin özünü anlayamamış dostlarımızdan kaynaklandı. İşin özü tamamen sağlıkla ilgilidir. Bodrumluyu korumak benim görevim. Ama nüfus 600 bin kişi olursa ben nasıl bakacağım bu insanlara, nasıl koruyacağım kendi vatandaşlarımı? Bodrum emekli kenti gibidir. Kayıtlı kayıtsız 65 yaşın üstünde bir sürü insan yaşıyor. Bu insanlara hastalığı bir bulaştırırsam bunun altından nasıl kalkacağım? Biz bunu söylemek istedik, ‘Bodrum’a gelişinizin erteleyin.’ dedik. Bir yanlış anlaşılma oldu sanırım, eğer yanlış ifade kullandıysam ikinci konut sahiplerinden buradan özür dilerim. Benim bütün söylemek istediğimi buydu ve bunun da ne kadar doğru olduğu zamanla anlaşıldı. Çünkü bu şehirlerarası dolaşım bunun yayılması için çok uygun bir ortam yaratıyor. İlk vakamızı da İstanbul’dan gelen bir büyüğümüzü kaybederek verdik.”

 

Karaova’ya gidelim ki Bodrum’un en önemli üretim bölgesidir. Tarımsal kalkınma konusunda yapılan işleri hızlandırdınız. Biraz da tarımdan bahsedelim.

“Bodrum’da turizmin kötü gittiği günlerde biz bir alternatif koyabilmeliyiz. Bodrum’un üretimden uzaklaştığını, sırf turizme yöneldiğini düşündüğümüzde, Bodrum’a gelen bütün sebzenin meyvenin hep dışarıdan transfer edildiğini düşündüğümüzde belki bunun da zaman zaman sekteye uğrayacağı günler olabilir. Onun için de bir önlem alınmalıdır. Tarım turizmle de çok örtüşen bir şey. Burada yaşayan 200 bin kişi bir yerden beslenecek. Bodrum’da üretilenin Bodrum’da tüketilmesini söyledik. Bu çalışmaları başlatmıştık, ama bu kriz gelince bu yeniden önem kazandı. Biz bu işe tekrar ivme verdik. Zaten çalışmalarımız sırasında kooperatifimizi kurmuş, üreticilerimizi, ürünleri, hangi ürün üzerinde durmamız gerektiğini belirlemiştik. Şimdi de üreticilerimiz desteklemekle ilgili 104 bin fide dağıtımına başlıyoruz. Şemasını hazırladık. Yerinde üretim alabilirsek bu bizim için çok büyük bir artı olacak. Hatta dışarıya bile gönderebileceğiz. Bunun sonuçlarını hemen alabilirsek Bodrum bu konuda da kendi kendine yetebilir. Öyle bir potansiyel var.”

 

Tarımdan yine sağlığı dönelim… Acıbadem Hastanesi pandemi hastanesi olarak belirlendi. En kötü senaryoda bu hastalıktan çok etkilenen olursa hastaneye ihtiyacımız olacak. Bizim kanayan yaramız devlet hastanesi hala duruyor. Eski adı ile Alman Hastanesi yeniden gündeme gelebilir mi? Bu konu ile ilgili bir araştırmanız ya da başka bir alternatifiniz var mı?

“Bu konuyu araştırdım. Oranın tamamen kullanılamaz duruma geldiğini, bizim yeni bir yer bulmamızın daha kolay olduğunu uzmanlar söylüyor. Bodrum bu konuda zengin. Bizim bir Kadın Sığınma Evimiz var. Sayın Kaymakamımızın talimatıyla orası bekliyor. Her an bir hastaneye çevrilebilir. Sağ olsun otel sahiplerimiz ‘Buyurun otellerimizi kullanın…’ diyorlar. İnşallah öyle bir tablo olmaz, da sağlık personelini nereden bulacağız? Asıl yapmamız gereken başımıza gelmeden önce önlem almamız. Gerekirse şehir içi ve şehirlerarası dolaşımı mümkün olduğu kadar kısıtlayıp salgının artmasını önlememiz lazım. Bunun bakanımız da söylüyor. Biz şimdiden önlem alalım. Sağlık imkanları açasında Bodrum’da bu iş şu anda yönetilebiliyor. Yoğun bakım hastalarımız varmış, kulağımıza geliyor. Hoş bana artık çok da bilgi vermiyorlar, benim ağzım bir gevşekçe…”

 

Biliyoruz sonuçta, hepimizin kaynakları var, biliyoruz…

“Bu konuda açıkçası uyarı da alıyorum ‘Çok fazla sağlık ilgilere konularına girme…’ diye… Girmiyorum zaten. Ben vatandaşlarımızın en azından definleri konusunda biliyorum. Bulaşıcı hastalıktan definleri biliyoruz, bunları açıklıyoruz. Kesinlikle bu bir sokak dedikodusu değil, elimden bu konuda bizzat evraklar var yani, biz bunun üzerinden konuşuyoruz. Bu sayının artması bizi de mutlu etmiyor hani… Vatandaşlarımızın daha fazla dikkat etmesi, bu konuda önlem alması gerektiğini söylüyorum. Keşke imkanım olsa da insanlarımızı mahalle mahalle uyarabilsem, ‘Bakın arkadaşlar sizin mahallenizde de bu risk çok fazla, o yüzden çok fazla dışarıda olmayın.’ diyebilsem… Sonuçta ben vatandaşlarıma bilgi vermek zorundayım.”

 

Bir de panik yaratılır diye değerlendiriliyor. Zaten şu anda panik var. Eğer bilgi sahibi olursak o zaman ona göre önlemler çok daha rahat alınabilir.

“Bu bir sır değil. Bir mahallede bir vefat oldu. O vefatı bütün mahalle biliyor zaten. Herkes biliyor, biz dilsiz şeytanı oynayacağız. Bunu yapamayız. Biz sadece ‘Bu iş Bodrum’da da ciddidir. Bu işin önlemini almak zorundasınız…’ diye vatandaşlarımızı uyarmak istiyoruz. Sağlık Bakanlığımız bir harita yayınladı. Orada pandeminin risk alanları belirlenmiş. Muğla’da da kırmızı bir nokta var o da Bodrum’un üzerinde… Bu böyle iken bunu hafifletmeye çalışmak inkar etmek ya da belediye başkanı yalancı çıkartmak, yalancı çıkartmaya çalışmak ne kazandırır ki? Öyle bir şey yok zaten… Ben evrak üzerinden konuşuyorum. Bu durumda bu polemiklerden uzak durmamız lazım. Halkımız şu anda siyasilerden kavgayı değil bir arada olmayı bekliyor. Herkes bir olsun, birlik olsun bunu talep ediyor. Biz halkımızın ihtiyacı için gece gündüz çalışıyoruz. Kimse kusura bakmasın, bu çabaları da hiç kimsenin yıpratılmasına izin vermem… Dış kapının mandalının çıkıp bir şeyler söylemesi beni de hiç enterese etmiyor. En ufak bir şekilde hiç kale almıyorum. Çünkü işime bakıyorum. Benim sorumluluğum partili partisiz bütün vatandaşlarıma karşı… Benim bir hatam varsa vatandaşım bunu bana söyler. Telefonumu veriyorum, herhangi bir eksiğim varsa arayın lütfen bana söyleyin: 0532 426 79 86. Bu benim özel telefonumdur. Ben de durur ya da toplantıda iken özel kalemimde durur. Lütfen şikayetlerinizi, önerilerinizi, fikirlerinizi bana iletebilirsiniz, ben her zaman hazırım. Hiçbir zaman eleştiriden kaçmıyoruz.”

 

Daha ne olsun? Kendi özel telefonunu veren bir belediye başkanına çok sık rastlanmaz. Bu da ancak Bodrum’dan yapılabilirdi. Ben de teşekkür ediyorum.

“Belediye kamunun en önemli ayaklarından bir tanesidir. Belediye ya da merkezi idare birbirinden ayrı işler değildir. Biz koordinasyon içinde halkımızın yardımına koşmak zorundayız. Ben emniyetle, milli eğitimle, kaymakamlıkla koordine etmek zorundayım. Onlar da benimle çalışmak durumunda. Eğer hizmet etmek istiyorsak… Ha siyaset yapmak istiyorsak hiç kimse bir şey kazanamaz. Vatandaşın gözünde de siyaset yapan her zaman daha aşağıya iner. Şu anda Bodrum Belediyesi herkesin belediyesidir. Ak Parti’nin de belediyesidir, CHP’nin de belediyesidir, HDP’nin de belediyesidir, İyi Parti’nin de belediyesidir, MHP’nin de belediyesidir, Vatan Partisi’nin de belediyesidir ya da ismini sayamadığım diğer bütün partilerin de belediyesidir. Hiç kimseyi ayırmadan görevimizi yaparız. Burası Bodrumlunun belediyesidir. Buradan herkes eşit şekilde hizmet alır. Alamıyorsa da az önce telefonumu verdim oradan bana ulaşsınlar ben gerçekten gereğini yapayım.”

 

Özellikle merak edilen bir şey var. Ayrı bir pandemi mezarlığı oluşturuldu mu, bir de gömü işlemleri nasıl yapılıyor?

“Ayrı bir pandemi mezarlığı oluşturulmadı. Definlerin, bize gelen tebliğlerde belirtilen şekilde, sadece önlemlerin alınarak ceset torbasında gerekirse yıkanmadan, gerekirse tabutla ve bizim personelin de kendisini sterile edecek önlemleri alarak yapılması gerekiyor. Ayrı bir yere defnedilme kesinlikle yok. Normal aile mezarlıklarına ikametgahlarına göre defin yapıyoruz.”

 

Biraz da güzel bir şeyden bahsedelim. Öğrenci kızlarımız burada zor durumdalardı ve belediye onlara da yardım etti. Kısaca ondan da bahseder misiniz? Herkes elini taşın altına soktu, güzel bir şey yapılmış oldu.

“Öğrencilerle ilgili ilk haberi yaptınız zaten. O haberin altına not yazdım ‘Sevgili öğrencilerimiz yapabileceğimiz bir şey varsa derhal bize ulaşın…’ dedim. Sosyal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcımız Emel Hanım da hemen olayı inisiyatife aldı ve görüşmeler yapıldı, ihtiyaçları, talepleri belirlendi. Daha sonra belediye tarafından karşılanacak olanlar karşılandı. Diğer talepler de bazı hayırseverler tarafından hiç belediye araya girmeden direkt kendilerince karşılandı. Şu anda öğrencilerimizin birçoğunun en kiralarına, cep telefonu faturalarına kadar birçok şeyi ödendi. Bunun dışında gıda yardımları zaten yapıldı. Öğrencilerimiz şu anda stabil, her şey yolunda… Eksikleri varsa tamamlamaya da devam ediyoruz.”

 

Bu süreç devam ediyor. Eğer hayırseverler bu konuda ellerini taşın altına sokmak isterlerse belediyenin Sosyal İşler Müdürlüğü’ne başvurabilirler sanırım.

“Biz artık yokuz arada… Biliyorsunuz bunlar artık suç haline geldi.”

 

Ya da kaymakamlığa başvursunlar.

“Kaymakamlığa da başvurabilirler. Burada yardımı kimin yaptığının hiç önemi yok. Belediye bu işi istismar edecek bir kurum değil… Herkesin belediyesi… O yüzden belediye veya kaymakamlık diye bir şey söylemek istemiyorum. Vefa Sosyal Destek üzerinden, zaten bize gelenleri de oraya yönlendiriyoruz. Buradan çağrı yapmak istemiyorum, çağrı yapınca suç işliyoruz. Ama şunu biliyorum ki gün dayanışma günü… İnsanlar şu anda bunu farkındalar. Bodrum bu konuda yine en şanslı yerdir. Çünkü Bodrum’da gelir düzeyi yüksek ve gönlü zengin insanlar yaşar. Şu anda yardım edilecek tam zaman, kefenin cebi de yok. Lütfen bir şey harcayacaklarsa şimdi harcasınlar, destek olsunlar. Şu an ülkemiz genelinde o kadar önemli bir an ki… Toplumsal barışın, ayrımcılığın, ötekileştirilmenin yok olması konusuna hiç kimse bakmıyor şu anda… Partili, partisiz ya da mezhep değişimlerine hiç kimse bakmıyor, herkes birbirine yardımcı olabilmek için koşturuyor. Kimse kimseye Alevi misin, Sünni misin, Çerkez misin, Kürt müsün, Türk müsün diye sormuyor. Bu ortamı yakalamışken buna zarar verecek söylemlerden kaçınalım ve işimize bakalım. Buradan kendilerini geçindirecek parası olan Bodrumlulara sesleniyorum, kiracıları varsa Allah rızası için kiralarını biraz ötelesinler, ya yarısını alsınlar, ya hiç almasınlar… Benim ev sahibim benden kira almıyor. Ben de ona vereceğim parayı başkasına hayır olarak yapıyorum. İnsanlar bu dönemde birbirlerine destek olsunlar.”

 

Başkanım son soru AYDEM’le ilgili. Elektrikler kesilmeye başladı. Sanırım 1.000 liraya kadar borçlar için elektrikler kesilmeyecekmiş şeklinde bir haber geldi ama AYDEM’e bir çağrıda bulunmak lazım. Aslında bunu devletin bir genelge yapması gerekiyor.

“Bunu AYDEM’le konuştum ve bunların kesinlikle doğru olmadığını söylediler. Şu anda açık da olup işini yürüten firmaların özellikle geçmişteki borçları ile ilgili bazı işlemler yapıldığını ama kesinlikle şu anda vatandaşlarımızın elektriklerinin kesilmediğini bizzat kendileri ifade ettiler. Hatta birisi, ‘Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ isimli sayfamda, elektrik faturalarının alınmamasını paylaşmış, onlar da bunu benim yaptığımı zannedip bana dava açmayı bile düşünmüşler. Şu dönemde herkesin birbirini idare etmesi gerektiğini söylüyoruz. AYDEM bu konuyu çok önceden açıkladı ve ‘Biz bu dönemde borcundan dolayı elektrik kesmeyeceğiz.’ dedi. Ama bazı sektörlerde işler devam ediyor. Belediye için de geçerli…. Mesela sen açıksın, marketlerle noktasında konuşuyorum, çatır çatır iş yapıyorsun sen öde yani belediyeye olan borcunu… Hiç kimse ödemezse biz nasıl geçineceğiz? Belediye olarak biz kendimizi nasıl toparlayacağız, bu yardımları nasıl yapacağız? O yüzden bazıları üzerine düşeni yapmak zorunda… AYDEM de belki aynı noktada… Ama yine de bir sıkıntı olursa ben bizzat sayın genel müdürümüzle de görüşürüm ve sıkıntıları, serzenişleri kendilerine iletirim, onlar da sonuna kadar destek olacaklardır. Oradaki sıkıntı, şu anda alınamayan faturaların geçmiş döneme bakılarak tekrar faturalandırılacağı, tahakkuk ettirileceği idi. Bu, insanları rahatsız etti. Benim de itirazım buna… Şu anda ben kapalıyım, sıfır sarfiyatım var. Ama şimdi sen bana ocaktan, şubattan bakıp da fatura çıkartırsan bu çok yanlış olur. Bu doğalgaz ve elektrik için böyle bir açıklama yapılmıştı. Bizim de itirazımız bunadır. Su faturalarını zaten büyükşehrimiz erteledi. Hatta buradan denizcilerimize söylemek istiyorum, onların da sıkıntıları vardı teknelerin bağlama ücretleri ve yeni zamlarla ilgili. Yeni zam yok. 2020 bütçesinde artırılan yeni vergi oranlarını arkadaşlar uygulamak zorundalar. Bunun da bugün ödeneceği diye bir şey söz konusu değil. Osman Başkanımla da görüştüm, şu anda denizcilerle ilgili bir çalışma yapıyorlar, onunla ilgili açıklamayı sayın başkan yapacaktır. Bu konular hep değerlendiriliyor. Hiç kimseye bu zor durumda gidip de ‘Kardeşim sen gidip de şunu öde’yi, hele yerel yönetim hiç diyemez ki biz de demiyoruz.”

Başkanım verdiğiniz değerli bilgiler için çok teşekkür ediyoruz. Gelen mesajlarda da bilgilendiklerini söylüyor, size teşekkür ediyorlar. Ben de gazeteciler adına teşekkür ediyorum. Özellikle sahada çalışanlara kendimizi koruyabilmemiz için maske ve dezenfektan gönderdiniz. Bugün Osman Başkan da aynı şekilde gönderdi.

“Siz de halkı bilgilendirmek açısından çok önemli bir görev yapıyorsunuz zaten… Gerçekten sizin yaptığınız çok önemli bir görev…

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.