Corono Virüslü Günler -2 …/ Nuran Yüksel Bodrum Gündem Yazıları…
65 YAŞIM
Covit 19 lu pandemi, salgın günleri devam ediyor. Havalar iyice ısınmaya başladı. Toprak yeşerdi, ağaçlar çiçeğe durdu. İçim kıpır kıpır. Evlere sığamıyorum. Karantina günleri başladığından beri bahçede çalışıyorum. Toprakla uğraşmaktan bedenim yorgun düştü. Kollarım begonvil dikenleriyle çizik içinde. Sanırım ne kadar çok yorulur meşgul olursam daha az olumsuzlukları görürüm düşüncesiyle yoruyorum bedenimi.
Bir hafta, bir ay sonra ortamın nasıl olacağını düşünmek istemiyorum. Bu sezon nasıl olacak diyerek, geçimleri turizme bağlı bölgemizde yaşayan onlarca dostumun, insanların haklı kaygılarını düşünmek istemiyorum. Aslında bir kaçış olsa gerek benim ki. Keşke kaygılara çözüm olabilecek bir durumda ve konumda olabilseydim. Keşke umut, küçük iyilikler yerine daha kalıcı ve sevdiklerimi rahatlatıcı çözümler sunabilseydim. Maalesef bugün içimden çok farklı düşünsem de hem yaşım ,hem de sosyal konumum gereği arzu ettiğim gibi davranamıyorum. Üstelik birde yaşım 64 .
Evet, dünyayı saran bir salgınla karşı karşıyayız. İnsanlar ölüyor ve ölmeye devam edecek. Hayat adeta durdu. İnsanlar işsiz, açlık sınırıyla karşı karşıya. Çocuklar uzaktan kumandalı bir eğitim çıkmazının içinde. Ulusal egemenlik ve çocuk bayramının 100. Yılını sanal ortamda evlerinde tek başına kutlama çalışmalarına hazırlanıyorlar. Bunların sorumlusu ise şimdilik COVİT 19. Bu virüs gelecekte yaşamımızdaki çok şeyi, alışkanlıklarımızı, kısaca insanların hayata bakışlarını da değiştireceğe benziyor.
18 yılda yaptığı en iyi işin kutuplaştırmak olduğunu düşündüğüm iktidarın yaptıkları veya yapmadıkları birçok konunun dışında PANDEMİ günlerinin başından beri en iyi becerdiği ilk işin yine toplumu kutuplaştırmak olduğunu gördüm… Özellikle Bu konuda yine çok büyük bir başarı sağladığını düşünüyorum. Böyle bir ortamda bile ayrıştırmada başarılı olabilmek her iktidarın harcı olmasa gerek.
Evet, salgın çok şeyi değiştirecek. En önemlisi hiç beklenmedik zamanda, koşullarda, hiç alışık olmadığımız bir biçimde sevdiklerimizi, tanıdıklarımızı ,yakınlarımızı kaybedebileceğiz. Öncelikle bünyesi zayıf olanlar, kronik rahatsızlıkları olanları kaybedebileceğiz. Bu zaten bilinen olasılıklı bir durum. Ancak ilk günden beri yapılan çok yanlış bir algı operasyonuyla 65 yaş ve üstü insanlar adeta bombardımana tutuldu. Güya yaşlıları koruyoruz, seviyoruz diyerek onların duygularını hiç düşünmeden ötekileştirdiler.60 yaş üstü insanların bir anda kendilerini kötü hissetmelerine, çocuklarının, torunlarının onlardan uzaklaşmalarına sebep oldular. Salgınla mücadelenin en önemli 1. Maddesi 60 yaş üstü olarak gündeme düştü. Özellikle sosyal medyada bazı kendini bilmez gençlerin dalga geçtikleri veya aşırı sahiplenme ve koruma duygusuyla yalnızlaştırılan yeni bir ‘’65likler’’sınıfı yaratıldı.
Ben mesleğimin 20. yılında 44 yaşında emekli oldum. En yoğun çalışma günlerim daha sonra başladı. O nedenle hiçbir zaman ‘’emekli ‘ olduğumu düşünmedim. Yaşama hep yapacak daha çok işim var diyerek baktım… Neyse ki Pandemi de bir yılla ucundan kurtardım. Henüz 65 yaşı geçmediğim için ‘’ihtiyaç sahibi, yaşlı, muhtaç, hasta’’ sınıfına girmiyordum. İtiraf etmem gerekirse benim için bu duygu corono virüsten daha çok etkili oldu. Çevremde ve sosyal medyada gördüğüm okuduğum kadarıyla da aynı duyguları yaşayan milyonlarca insan vardı.
Günümüzde kim yaşlı, kim genç sadece bir rakamla belirlenemeyecek bir değer. Bugün, sağlıklı beslenen, sporunu yapan, sosyal yaşamın içinde olan her konumda ve koşulda okuyan, üreten, beden ve ruh sağlığı pek çok gençten daha iyi durumda olan o kadar çok 50-60-70-hatta 80 yaş üstü insan var ki. O nedenle iktidarın yanlış algı yönetimiyle yarattığı bu kutuplaştırma ülkemizin çocuklarına ve gençlerine ve de biz yaş almış insanlarına büyük bir haksızlık ve yanlış olmuştur. Neyse bugünlerde yaratılan bu büyük yanlışın doğru olmadığı, salgının genç, çocuk yaş almış ayrımı yapmadığını tedbirlerin ona göre alınması gerekliliği yetkililerce de net olarak ifade edilmeye başlanmıştır.
Tarih de böylesi büyük salgınların önemli sonuçlar doğurduğu görülmüştür. Covit 19 salgını da ülkemize, dünyaya ve insanlığa mutlaka büyük değişimler getirecektir. Bu değişimler çağın gerçekleriyle, bilim ve teknolojinin ışığında, bu çağın gençleri ve çocuklarıyla olacaktır. Çocuklarımız için yaş aldıkça olgunlaşan bilge gençlerin yaşanmışlıkları çok önemlidir. Onların aktardıkları bilgiler çok önemlidir. Gençler kimliklerini, kültürlerini ve gerçek tarihlerini unutmadan değişimlerini sağlayabildikleri ölçüde gelişip özgür olacaklarını unutmamalıdır. Bunu da yine hep beraber yaşayarak göreceğiz.
Covit 19 un bugün insanları daha ne kadar esir alacağı, yaşamı daha ne kadar tutsak edeceği net olarak bilinmese de artık unutmamamız gereken çok önemli bir şey var. Virüslü veya virüssüz yaşamak için çocuk, genç, yaşlı önce sağlıklı kalabilmeyi öğrenmek zorundayız. Nasıl mı ?
Yaşama dört elle sevgiyle sarılarak
Dünü unutmadan, bugünü severek ,yarına güvenerek
Her şeye rağmen Sevgiyle ,inançla ,umutla yaşayarak
Bedenimize ve ruhumuza saygı duyarak (sağlıklı beslen, spor yap, oku)
Üretmekten, evrensel değerleri yok saymadan ortak değerlerimize ve doğaya sahip çıkmaktan vazgeçmeden
Bugün sadece bireylerin değil, insanlığın tehlikede olduğunu unutmadan siyasi oyunlara boyun eğmeden,
Aydınlığın ancak bilim ve teknikle gerçekleştiğini içselleştirerek
#PANDEMİDE EVDE KALALIM,BİLİM İNSANLARININ UYARILARINI DİKKATE ALALIM.
# SAĞLIKLI YAŞAYALIM.
# HER KOŞULDA KENDİMİZE VE YARINLARA SAHİP ÇIKMAKTAN ASLA VAZGEÇMEYELİM.
Nuran Hanım….. Bodrum’u arkamda bırakıp çıktığımda eksik bıraktığım şeylerden biri de size duyduğum saygıyı ifade etmekti. Zarif tavırlarınız. dik duruşunuz ,yaptıklarınız, yapmak isteyip yapamadıklarınız bir yana, insan sıcaklığınız bu saygıdan çok daha fazlasını hakediyor mutlaka. Ama en yalın ifadesi bu bende. yüreğinize, kaleminize, düşlerinize sağlık…
Sağolun Nuran Hocam .Tüm duygu ve düşüncelerimize tercuman olmuşsunuz.Bu zor günlerimize işık olmuşsunuz.
Dileriz bu zor günlerimizi zararsız saģlıkla atlatırız ve kiymetini biliriz. Sağlıklı gunler ve sevgiler.