Bodrum Gündem

İpek Ünsal Turan, Deniz Poyraz, Ercan Yangöz ve Alınacak Dersler!

Başlıkta ismini gördüğünüz ikisi kadın, biri erkek üç kişinin birbirleriyle hiç ilişkisi yok. Tek ortak noktaları, birbirlerine çok yakın zaman dilimlerinde kahpe kurşunlar ve kahpe bir hastalık nedeniyle bu dünyaya veda etmek zorunda kalmalarıdır!

Bu hayat dolu güzel kadınlardan biri 37, diğeri 38; arslan gibi güçlü ve yakışıklı erkek olanı da henüz 26 yaşındaydı.

Her ölüm erkendir ama onlarınki maalesef çok çok erken oldu!

Ölümlerin ardından konuşmak bazıları için boş lâftan başka bir şey değildir. Çünkü gideni geri getirmek artık mümkün değildir.

Ama bu yanlıştır. Çünkü her ölümden alınacak bir ders, bir başka erken ölümü önler.

Çelik Yelek Niye Yok?

26 yaşındaki Ercan Yangöz, kısaca KOM olarak tanınan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Birimi’nin Muğla İli Şubesi’nde görevliydi.

Bir süreden beri takip altına aldıkları şüphelilerin aracını Bodrum Ortakent’te sıkıştırdılar. Ve anında çatışma da başladı.

Çatışma sırasında, göğsüne dört kahpe kurşun isabet eden Ercan Yangöz yaşamını yitirirken, bir polis arkadaşı olaydan yaralı olarak kurtuldu.

O katiller yakalandı. İşleri silah kaçakçılığı olduğu için iyi silah kullandıkları belli. Çünkü gencecik Ercan’ı hayattan koparan 4 kurşun da en ölümcül yere, göğsüne isabet etmişti.

Peki planlı yapılan bu takipte, polislerimiz neden çelik yelek giymemişlerdi? Eğitimlerinde bunlar yeterince anlatılmıyor mu?

Hadi eğitimi geçtik; onları göreve gönderen şube müdürü, emrindeki bu gençleri operasyona niye çelik yeleksiz gönderdi? Ya da kendi gözetiminde, niye çelik yelek giydirmedi?

Ya da çelik yelek vardı da, kurşunlar çelik yeleği mi deldi geçti? Ki en facia durum emniyet için bu olur.

O zaman, “O güvensiz çelik yeleği emniyete hangi vicdansız aldırdı?” sorusunu sorma hakkımız da doğar!

Kısacası 26 yaşındaki Ercanımızı çok ama çok bedavaya kaybettik. Sedat Peker’in videolarından başını kaşımaya vakti kalmayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “…Vatan evlâtları, kahramanlar…” edebiyatını çok duyarız.

Geç bunları Süleyman Bey, eğer şerefli bir bakan isen bu evladımızla ilgili çelik yelek olayını soruşturur, sorumlulara da gerekeni yaparsın. Nokta.

Ya HDP yönetimi?

Yaşama sıkı sıkıya bağlı Deniz Poyraz isimli genç kadın, HDP İzmir İl Merkezi’nde çaycı olan annesinin rahatsızlanması üzerine, onun yerine erken saatte partiye gitti.

Ortalığı toparladıktan sonra bir köşede kahvaltısını yapacaktı. Kahvaltısını da hazırlamıştı bile.

Ama o, ne olduğunu bile anlamadan; karşısında siyahlar giymiş bir caninin tam 6 kurşununa hedef olup oracıkta can verdi.

O kahpe kurşunları sıkan 26 yaşındaki alçak, Onur Gencer isimli karanlık bir tipti.

Bu kahpenin ardındaki gerçekler elbette ortaya çıkacak.

Bu olayda, başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve onun gibi çemkirip, haftalardır HDP’yi ve HDP’lileri hedef gösteren siyasilerin, “Dolaylı azmettirici” diye bir sorumluluğu yok mu?

Bal gibi var.

Ama bu işte hem HDP yöneticilerinin hem de İzmir il merkezindeki yöneticilerin ihmali yok mu?

Var canım, var; hem de ağır ihmaliniz var!

Burayı, başbakanının işe bisikletle gittiği Hollanda mı sandınız?

İl merkezlerinize niye en azından bir koruma yerleştirmiyorsunuz?

Partiye sabah sabah gelen katil, elini kolunu sallaya sallaya binanıza nasıl girebildi?

Katilin kendisi ve onun azmettiricileri elbette baş suçludur.

Ama önlem almamakla maalesef siz de bu suça dolaylı yoldan ortak oldunuz.

Olan da gencecik Deniz’e oldu. Onu kendi yerine gönderen talihsiz anne Fehime Hanım da artık maalesef yaşayan bir ölüdür artık!

5 Yaşındaki Arya’nın Hayatı Karardı!

Bodrum’dan, bu hafta bir acı haber de, ünlü Veli Bar’dan geldi.

Veli Bar’ın işletmecisi Ağıt Turan’ın 7 yıllık eşi, 5 yaşındaki Arya kızın annesi İpek hanım maalesef Lösemi denilen kan kanseri illetinden vefat etti.

Bizim sitenin haberinde; rahatsızlanan henüz 37 yaşındaki İpek hanımın İstanbul’a götürüldüğü ve lösemi tedavisi sırasında fenalaştığı ve hayatını kaybettiği yazıyor.

Çok acı ve çok çok erken bir ölüm.

Ama eşi, eminim bu hastalığın geç mi teşhis edildiği, ya da kendi ihmalleri sonucunda mı geç teşhis edildiği ve tedavi sırasında fenalaşmasının nedenlerini araştırıyordur.

Eğer ders çıkarılması ya da soruşturma açılması gibi durumlar var ise, sanıyorum gerekeni yapıyordur.

Ama en çok olan henüz 5 yaşındaki Arya’ya oldu. Arya kız artık annesiz, artık öksüz.

Bunun eksikliği ve acısını hep çekecek olan da Maalesef Arya. Tabii acılı baba Ağıt’ın, kızı için elinden geleni yapacağına da inancım tam.

Hayat Bir Okuldur!

Üç merhumun da mekânlarının cennet olmasını diliyorum.

Evet, üç acı ölümü ve üç acı ölümden çıkartılacak dersleri konuştuk.

Hayat zaten, ölene kadar öğrencisi olduğumuz bir okul değil midir?

18 Haziran 2021-Cuma-Fatih Güllâpoğlu

[email protected]

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar