Bodrum Gündem

Atatürk’ten Miras: Zeytin Kanunu

Mitolojiye göre, Zeus kendisine en değerli hediyeyi getirene kutsal Olimpos’un bulunduğu kentin koruyuculuğu unvanını verecektir. Açılan yarışmada denizler tanrısı Poseidon, Zeus’a,  savaşta yenilmeyecek güçlülükte bir at armağan eder. Athena ise mütevazı bir zeytin ağacı ile katılır yarışmaya.  Zeytin ağacının olağanüstü güzelliği ve etkileyiciliği karşısında, Zeus ve diğer Olimpos tanrıları hayranlık duyarlar. Sonuçta yarışmayı Athena kazanır. Zeus, yarışmayı kazanan Athena’nın adını Atina şehrine verir. Athena, yarışmayı kazandığı zeytin ağacından bir dal kırıp yarışmayı kaybeden rakibi Poseidon’a uzatır. Böylece, o günden itibaren “düşmana zeytin dalı uzatmak deyimi” tüm dillerde ve kültürlerde yerini alır.

Artık zeytin, ölmez ağaçtır, bilge ağaçtır, barış ağacıdır.

Kutsallık içeren tüm metinlerde zeytin ağacı; bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca, insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür.

İşte on binlerce yıllık bir mitolojik kültürden gelen Akdeniz’in bu en değerli ağacı zeytin, Atatürk devrimlerinin de ilgi alanına girecekti.

Atatürk’ün liderliğinde yapılan Türk aydınlanma devrimi; insan haklarına, eğitim haklarına, sanat haklarına, kadın haklarına, çocuk haklarına, çevre haklarına, doğa haklarına kadar uzanan oldukça geniş bir yelpazeyi içerir.

Atatürk devrimlerinde, zeytine de özel bir yer ayrıldığını görüyoruz.

Cumhuriyet devrimleri ile ilkin, 1927 yılında Zeytincilik Kanunu Layihası çıkarılmış, zeytinlik alanlar korumaya alınmıştır.

Ardından 1939 yılında, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun yürürlüğe sokularak, zeytinlik alanların ıslahı, korunması ve genişletilmesine yönelik önlemler alınmıştır. Bu Kanunun hazırlıkları Atatürk’ün sağlığında ve O’nun bilgisi dâhilinde yapılmış, ancak kanunun çıkmasına ömrü yetmemiştir.

Cumhuriyet devriminin çıkardığı bu kanunlar, dünyada bir benzeri olmayan kanunlardır.  Başka hiçbir ülkede yalnızca zeytin ağacı için çıkartılmış özel bir kanun yoktur. Cumhuriyet’in zeytine verdiği değerdir bu…

1939 tarihinde yürürlüğe giren Zeytin Kanunu, 1995 ve 2008 yıllarında yapılan değişikliklerle bugünkü haline getirildi.

Zeytin Kanununun en önemli maddesi, bugünlerde de oldukça yoğun tartışmalara konu edilen 20. maddesidir. Kanunun 20. maddesi ile zeytinlik sahalarına 3 km. mesafeye kadar, zeytinliklerin gelişmesine engel teşkil edecek şekilde kimyevi atık bırakabilecek, toz veya duman çıkarabilecek tesislerin yapılması ve işletilmesi yasaklanmıştır.

Siyasal erkin, bugün yönetmelik yoluyla ortadan kaldırmak istediği madde budur.

Daha önceleri de birçok kez, zeytinlik alanları koruyan 20. maddeyi doğrudan ya da dolaylı şekilde ortadan kaldırmayı amaçlayan yasa teklifleri gündeme getirilmişti. Ancak bunların hepsi, kamuoyunun duyarlı tepkisi karşısında geri çekilmişti.

Şimdi ise farklı bir yolla,  zeytinle hiç ilgisi olmayan Maden Yönetmeliğinde değişiklik yapılarak  Zeytin Kanununun 20. maddesinin işlevsiz kılınması yoluna gidiliyor. Arkadan dolanaraki kanuna karşı hile yapılıyor.

Çıkartılan bu yeni yönetmelik, Zeytin Kanununa dayanılarak değil, farklı bir kanuna, Maden Kanununa dayanıyor. Böylece zeytinlik alanlarda, kimyevi atık bırakabilecek, toz veya duman çıkarabilecek tesislerin yapılması ve işletilmesi mümkün hale geliyor.

01 Mart 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan bu yönetmelik değişikliği şöyle:

“… madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı alanlara denk gelmesi durumunda… Zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir.”

Bu yönetmeliği çıkaran, zeytinle hiçbir ilgisi olmayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. Oysa Zeytin Kanunu, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülen bir kanun.

Tarım ve Orman Bakanlığı, ormanlarımızı ve tarımımızı koruyamadığı gibi, şimdi de ne yazık ki, bir başka bakanlık tarafından çıkartılan yönetmelikle zeytinlerimizi koruyamıyor.  Oysa bu yönetmeliğe, en başta Tarım ve Orman Bakanlığının itiraz etmesi gerekiyordu. Çünkü kendi görev ve yetki alanına, bir başka bakanlık tarafından el atılması söz konusu.

Zeytin Kanununa dayanılarak değil de, Maden Kanununa dayanılarak çıkartılan bu yönetmelik ile, Zeytin Kanununun 20. maddesi delinecek ve işlevsiz kalacak. Amaç bu… Hukukun ve yasanın ihlali…

Yönetmelik alt hukuk normudur, kanun ise yönetmeliğin üstündeki bir hukuk normudur. Bilindiği üzere normlar hiyerarşisinde, alt hukuk normu ile üst hukuk normu değiştirilemez.  En azından iki bin yıl öncesinden, Roma hukukundan gelen temel bir ilkedir bu. Yönetmelik, yasayı ortadan kaldıramaz. Yasaya aykırı olacak şekilde, yönetmelik de çıkartılamaz.  Ama ne yazık ki, 01 Mart tarihli Yönetmelik ile 1939 tarihli Zeytin Kanunu ihlal edilmektedir.  Yönetmelik bu haliyle, açık şekilde hukuka aykırıdır. Bu yönetmeliğe dayanarak zeytin alanlarına zarar verenlerin, hukuka aykırı davranmış olacakları ve çevre suçu işlemiş olacakları ortadadır.

Cumhuriyet devrimlerini korumak, aynı zamanda zeytini de korumaktır.

Zeytin Kanunu, bize Atatürk’ten miras bir kanundur.

ÖLÜMSÜZ

hesiodos der ki:
tanrılar bile yoktu daha
khaos vardı yalnızca
zeytin ağacından önce

ilk kutsal kitabın
hakimler kitabının
en başında yazılıdır
ağaçlar krallığı, zeytinin

athena’nın armağanı
barış ve bereket ağacı
troya’lar olmasın diye
kollarıyla herkesi sardığı

direniştedir pers işgalinde
savaşçı kraliçe artemisia ile
solon’un kanunlarında
hüküm idamdır, zeytini kesene

yaz bunları heredot
halikarnassos surlarında
yaz zeytinin erdemini
akhilleus’un kılıcında

delphi’nin girişine yaz
gnothi seauton’un yanına:
“tabii ki herkese aitim
ve kimseye ait değilim”

“siz gelmeden çok önce,
buradaydım ben” diye yaz
“siz gittikten sonra da
burada olacağım yine”

tanığımsınız ey insanlar
kutsal soydan gelmenin ilk şartının
gölgesinde doğmak olduğunu
kutsal zeytin ağacının

themis gibi bağladım gözlerimi
elimde yasa, vasiyetimdir:
“ey ölümlüler, her ölüme
bir fidan  dikin, bir fidan!”

bir fidan dikin ki, adınız yaşasın
zeytin ağacı kadar kahraman
zeytin ağacı kadar bilge
kadîmden istikbale

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.