Bodrum Gündem

Yüzleşme… 3 / Değişim

Ülke insanları olarak çok kötü bir süreçten geçiyoruz. Çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek bırakamayacağız. Hal böyle iken hiçbirimizin ‘’beni ilgilendirmez’’ deme gibi bir lüksü olamaz. Artık bugün yaşanılanların veya yaşatılanların her biri ortak meselelerimiz olarak görülmeli ve değerlendirilmelidir.

Bugün görmemiz gereken en önemli gerçek şudur. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum CHP’nin içinde bulunduğu durumdan kaynaklanmaktadır. Maalesef CHP içindeki ilkesizlik, tutarsızlık karşısında her geçen gün öfkemiz, isyanımız daha da artıyor. O nedenle bugün CHP’nin acilen gerçek sosyal demokrat duvarlarını aktif hale getirecek partililerine ihtiyacı vardır. Öfkemizde, isyanımızda haklı dahi olunsa geri çekilme gibi bir durum söz konusu bile olmamalıdır.

CHP artık değişimi / yenilenmeyi yaşamak ve gerçeğine dönmek zorundadır. Değişim artık CHP’de kaçınılmaz bir durum olarak karşımızda duruyor. Ve CHP’liler bulunduğumuz kurultay sürecinde  bu değişimi sağlıklı bir şekilde gerçekleştiremezsek bundan en büyük zararı önce CHP sonra ülkemiz ve çocuklarımız görecektir. Çünkü CHP laik Türkiye’nin ve Cumhuriyetimizin güvencesidir. Ona göre bugün içinde bulunduğumuz durumları görerek özellikle yöneticiler, yönetici adayları, CHP’liyim diyen tüm üyeler akıllarını toplamak zorundalar.

CHP olağan kongre sürecine 14-28 Mayıs genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucu çok büyük bir travmayı yaşayarak ve yaşatarak girdik. Genel merkez gerçek gündemden uzaklaşarak tabanının ve halkın hiç görmek istemediği bir şekilde DEĞİŞİM RÜZGÂRINA kapıldı umarım bu rüzgâr fırtınaya hortuma dönüşerek temel değerlerimize zarar vermeden sonlanır. Öyle ki ülkenin ve laik cumhuriyetin kaderini etkileyen kaybedişin nedenlerini sorgulamadan, %25’ e çakılıp kalmanın nedenlerini samimice ortaya koymadan değişimin nasıl gerçekleşeceği düşünülmedi bile.

Evet olağan kongre sürecine girilen bu günlerde mahallelerde başlayan delege seçimlerini, Türkiye’de ve Bodrum’da yaşıyor, izliyoruz. Tüzük değişikliği yapılmadan yönetimlerin üye bazında seçim kararlarını almadan yapılan her seçimin yine “mış” gibi olduğunu üzülerek izliyorum. Önceden belirlenen listelerle renklerin çarpıştığı bir süreci yaşıyoruz. Değişim diyen yöneticiler katılımcılığı teşvik ederek her durumda hazırlanması kaçınılmaz olsa dahi anahtar listelerin gölgesinde kalan demokrasinin ışığını bir nebze olsun açabilirlerdi. Bu yöntem uygulanmadığında sonuç ta  kazanan hangi liste olursa olsun yandaş kadrolarla oluşturulan örgütler önyargılarla  etkisiz kalmaya mahkumdur.

Süreçte yol alan, yer alan CHP’li kardeşlerime seslenmek istiyorum. Kazanmak sadece sandıktan çıkmak değildir. Kazanmak yapılanlarla, söylenenlerle topluma verilenlerdir. Siyasette hiç kimse tek başına veya hangi renk liste olursa olsun sadece listedekilerle başarılı olabilmesi mümkün değildir. Temsil yetkisini kazananlar yeteneği olanları, yüreğinde vicdanı ve vatan sevdası olanları, her şeye rağmen bedel ödemeye hazır olanları, özellikle yapılan yanlışların farkına vararak kendisiyle yüzleşip doğru yola girenleri yanlarına alarak yol yürümeleri gerektiğini görmeleri gerekir. Temsil yetkisini kazananlar eski oyunları sahneye koyanlara, vatanını milletini LAİK Cumhuriyetin kurucusu olan bir partinin geleceğini değil, bir sonraki seçimleri düşünerek yaşamı sorgulayanları yok sayanlara karşı safları sıklaştırmalıdır. Milletin asıl gündemine bir an önce dönmeleri gerektiğini tünelin sonundaki son çıkış olduğunu görmeleri şarttır.

CHP’nin bu süreçteki tarihi kurultayında rol alanlar, tabanındaki en sade üyesinden tepedeki en yetkili kişilerine kadar herkesi halkımız ve üyeler olarak yakından izliyoruz. Bu süreçte Onların attığı her adım kimliklerini tarihe olumlu veya olumsuz olarak yazdıracaktır.

Bugün CHP hem içerden hem de dışarıdan çok ağır saldırılarla karşı karşıya. Bugünü ülkemize ve değerlerimize yaşatan anlayışlara asla fırsat vermemeliyiz. O nedenle 14-28 Mayıs seçimlerini kaybetmenin faturası sadece bir yâda birkaç kişiye çıkarılamaz. Seçim kaybedildiyse tepeden tırnağa hep beraber kaybettik. Bugün gerçek yurtsever CHP’lilerin birlik ve beraberlik içinde dayanışarak, emeğe, bireysel ve kurumsal kişiliğe, vefa duygularını yok etmeden sarılmaları gerekir.

Muğla’yı ve Bodrum’u çok iyi tanıyan, siyasi yapısını ve değişimini içinde var olma mücadelesini bir kadın olarak vererek öğrenen, her şeye ve her duruma karşı ülkesinin CHP’ye olan ihtiyacını görerek gelişim ve değişiminden yana liyakat, gençler, kadınlar diyerek yol alan bir partili olarak içimde fırtınalar kopuyor. Görüyorum Türkiye’de olduğu gibi Muğla’da da gözler CHP üzerine çevrilmiş durumda. Yerelde ve genel de değişim rüzgârları maalesef isimler üzerinden yapılmakta. Evet, ilçe, il örgütlerimizden başlamak üzere öncelikle zihinsel değişimi sağlamak zorundayız. Dayanışmayı ulaşabildiğimiz kadar çok inanmış dava insanıyla güçlendirmek zorundayız.

Muğla ve ilçelerinin çoğu 21 yıldır CHP yönetimi ile yerelde iktidar. Muğla ve ilçeleri ülkenin aydınlık yüzü olan bir bölgedir. Buna rağmen seçilen üç milletvekili ile, seçmenin %90’ını sandığa taşıyamadıysa öz eleştirisini mutlaka samimiyetle yaparak bölgenin siyasi gerçekleriyle yüzleşmek zorundadır.

CHP’nin tüzüğünde CHP sol ve sosyal demokrat bir partidir der. CHP kişilerin partisi değildir… CHP asla belediye başkanlarının güdümünde olamaz. CHP örgütleri yenilenerek, değişmek zorundadır. Unutmayalım ki Türkiye’nin aydınlığa çıkabilmesi, önce CHP’nin kendi aydınlığını bulmasıyla mümkün olabilecektir.

Nuran Yüksel

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Oya Altunbağ dedi ki:

    Fikirlerinizle emeklerinizle bodruma katkılarınızdan dolayı sonsuz teşekkürler ♥️♥️♥️

  2. Leyla Duman dedi ki:

    Sizin fikirlerinizi çok önemsiyorum , özeleştiri en çok ihtiyacımız olan şey. Umarım sizin gibi sağduyulu insanlar CHP yönetiminde daha çok yer alır.