Bodrum Gündem

Işık Saçanlar – 3: İmparator ile Köle-1

Hükümdarlar filozof, filozoflar hükümdar olsaydı,

Kentlerin yüzü ışıldardı.

PLATON (İ.Ö. 428 – İ.Ö. 348)

İmparator ile Köle, Roma Stoacılığı’nın iki önemli filozofudur. İmparator olan Marcus Aurelius (121 – 180), köle olan ise Epiktet’tir (50 – 130).

Tarihlerden de anlaşılacağı gibi, imparator kölenin izinden gitmiş ve onun ışığını taşıyarak felsefeyi yüceltmiştir.

Bu yazımda imparator Marcus Aurelius yer alacak, Epiktet ise bir sonraki yazımın konusu olacak.

Başlangıçta, çok kısa olarak Stoa Felsefesi hakkında bilgi verme gereğini duyuyorum.

Stoacılık Kıbrıslı Zenon (İ.Ö. 336 – İ.Ö. 264) tarafından kurulmuştur. Stoacılığın en temel ilkesi; doğaya uygun davranmaktır. Doğaya uygun davranmak, akla uygun davranmak demektir. Akla uygun davranmak, insanın kendi kendisiyle tutarlılığı anlamına gelir.

Stoacılığa göre mutluluk bilgelikte, bilgelik de doğaya uygun davranmaktadır.

Yeni Stoacılık ya da Roma Stoacılığı’nın en önemli iki temsilcisi olan Marcus Aurelius ve Epiktet stoacılığın Ahlak ve Erdem boyutlarını çok etkili bir biçimde temsil etmişlerdir.

İmparator Marcus Aurelius Roma İmparatorluğu’nun Altın Çağı’nın âdeta sembolü olmuştur. On yedi yaşında geleceğin imparatoru olarak seçilmiş; ancak tahta geçmesi kırk yaşını bulmuştur.

İmparator Marcus Aurelius düşüncelerinin çoğunu cephelerde kaleme almıştır. Bunu öğrendiğimde Atatürk ile Marcus Aurelius’u, bu açıdan özdeşleştirdim. Mustafa Kemal Atatürk’ün de cepheden cepheye, sandık dolusu kitaplarını taşıdığını biliyoruz…

Roma hukukunun üç temel ilkesi şunlardır: Dürüst Yaşamak, Hiç Kimseyi İncitmemek, Herkese Hakkını Vermek. Bu üç ilkenin Stoa kökenli olduğu kabul edilir ve Marcus Aurelius söz konusu üç ilkeyi kişiliğinde bütünleştirmiş bir filozof ve imparatordur…

Marcus Aurelius’u okurken “bu adam imparator mu, sâde bir yurttaş mı?” demekten kendimi alamadım; bunu özellikle vurgulamak isterim.

Şunu da vurgulamak istiyorum:

Gücü insanların yararına kullanamayanlar, güç sahibi olmak istemesinler!

Şimdi sözü imparatora bırakmak istiyorum; imparatorun “Sen” diye hitâbettiği genellikle kendisidir:

Gelecek için kaygılanma; çünkü varman gerektiğinde varacaksın oraya; şimdi yararlandığın aklını da götürerek.

Beni oluşturan parçaların her biri, evrenin bir başka parçasına dönüşecek; bu da yeniden değişerek, evrenin bir başka parçasını biçimlendirecek ve bu böyle sonsuza dek sürüp gidecek.

İnsan, Tanrı ve evren: Her biri mevsimi gelince meyve verir.

Başına gelen bir şeye öfkelenmek evrenin doğasına aykırıdır; zira o, tek tek bütün varlıkların özgün doğalarını içinde barındırır.

Övgünün ölülere hiç yararı olmadığını söylememe gerek var mı? Gerçekten de, doğanın sana bağışladığını şimdi yersizce önemsemiyorsun da, başkalarının senden sonra hakkında ne söyleyeceklerine takıyorsun zihnini.

Bir biçimde güzel olan her şey kendisi için güzeldir ve toplayabileceği övgülerden bağımsız olarak kendi içinde tamdır.

Gerçekten güzel olanın başka bir şeye gereksinimi yoktur.

Bu dünyada gerçekten değerli olan bir tek şey vardır: Her zaman gerçeğe ve adalete uygun olarak yaşamak.

Peteğe yararlı olmayan, arıya da yararlı olmaz.

Bilgisizliğin ve kendini beğenmişliğin, bilgelikten daha güçlü olması ne tuhaf değil mi?

Düşmanından öç almanın en iyi yolu, onun gibi davranmamaktır.

Utanmaz biri seni incitirse, hemen şunu sor kendine: “Dünyada utanmazların bulunmaması olanaklı mıdır? Olanaksızdır. Öyleyse olanaksız olanı isteme!

İçini kaz; çünkü iyiliğin kaynağı içindedir. Sen kazdıkça fışkırır.

Ne zaman iyilik etsen ve biri ondan yararlansa, neden aptalların yaptıkları gibi bir ödül bekler;  iyilik ettiğinin bilinmesini ya da buna karşılık sana iyilik edilmesini istersin?

İyi işler yapmak; ama karşılığında kötü bir ün kazanmak, bir hükümdârın yazgısıdır.

İşin nedir? İyi bir insan olmak.

Düşünceniz neyse hayatınız odur.

Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız,

Düşüncenizi değiştirin.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Fevziye AKÖZ dedi ki:

    Biraz farklar olsa da iyi insanın tanımı aynı kapıya çıkıyor değil mi Metin Hocam?

  2. Metin Aycıl dedi ki:

    Çok haklısınız Fevziye Hocam.
    Sevgi, Saygı ve Özlemle