Bodrum Gündem

Yelkenler Atatürk Rüzgârı ile doluyor

35.The Bodrum Cup, Cumhuriyetin 100.yıl kutlamaları çerçevesinde Atamıza olan minnetimizi ifade etmek üzere bu yıl rüzgârını Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu evden aldı.

Yarışa katılan tekneler, Selanik’ten Atatürk Rüzgârı ile doldurdukları yelkenlerini, Dolmabahçe önlerinde saygı geçişi ile boşalttı.

“Yelken’i tanımayan, bilmeyen” Bodrum Köyü’nde, 35 yıl önce başlayan bu yarışların öyküsünü Erman Aras’tan dinlemenizi tavsiye ederim.

Selanik’ten Bodrum’a…

“Her şeyin başlangıç noktasına gittik” diye anlatmaya başladı.

The Bodrum Cup’ın yaratıcısı Erman Aras’la, Çökertme’de sohbet ediyoruz. Çocuğu gibi büyüttüğü, uluslararası bir festivale dönüştürdüğü yarışların üzerinden tam 35 yıl geçti.

35.The Bodrum Cup, Cumhuriyet’in 100. yılına denk geldi. Birçok kurum ve kuruluşun görmezden geldiği bu önemli yıldönümü Erman Aras’ın gündemindeydi.

Aras, “Bodrum Cup olarak 100. yılı nasıl kutlayabiliriz diye düşünmeye başladık” diyerek Atatürk’ün doğduğu evin bulunduğu Yunanistan’daki Selanik yolculuğunun hikayesini anlatmaya başladı.

“Denizi seviyoruz, deniz ticareti yapıyoruz, denizden ekmek yiyoruz, deniz üzerinde keyif yapıyoruz.

Bunların hepsi Cumhuriyet’in kazanımlarıdır. Bu hakkı bizlere verenler, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarıdır.

Bizim gidip onlara teşekkür etmemiz lazım diye düşündük.”

Selanik, her şeyin başlangıç noktası

Aras ve ekibi sadece düşünmekle kalmadı. Düşüncelerini eyleme dönüştürmeye de karar verdi.

“O zaman, bu yılki Bodrum Cup’a, ‘her şeyin başlangıç noktasından başlayalım’ diye kararlaştırdık.

Her şeyin başlangıç noktası neresi, Selanik ve Atatürk’ün doğduğu ev. Selanik’e karadan da gidebilirdik. Ancak biz denizciyiz, teknelerimiz de var. Biz Bodrum Cup’ız ve teknelerimizle gideriz dedik.

Her şeyin başlangıç noktasına gittik ve 35. The Bodrum Cup’ın startını Selanik’ten verdik. Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının kesitine bakarsak;

Dünyaya gözünü açtığı Selanik’teki evinden, ebediyete uğurladığımız, gözlerini yumduğu eve (Dolmabahçe) kadar, teknelerimizle seyir yapalım istedik.

Şehitleri unutmadılar

Dönüm noktası ise Atatürk’ün silah arkadaşları, şehitlerimizin yattığı Çanakkale’ydi. Onlara da teşekkür etmek için Çanakkale’ye gittik.

Oradan, İstanbul’a geldik. İstanbul Boğazı’nda bizi yelken kulüpleri karşıladı. İstanbul Boğazı’nda bir yelken şöleni yaptık. Dolmabahçe’nin önünde Ata’mıza, 100 yıl önce Cumhuriyeti bize kazandıran büyüklerimize teşekkür ettik.

150 tekne, 2 bin insan

İstanbul Boğazı’ndan sonra yarışarak Bodrum’a geldik. 35. yıl için büyük bir filo bizi bekliyordu.

150 civarında tekne, 2 binin üzerindeki insan topluluğu ile birlikte, müthiş heyecanlı ve güzel bir hafta başladı.”

  1. yıl The Bodrum Cup haftasının başlamasının üzerinden 3 gün geçti. Çökertme-Kissebükü etabının başladığı günün sabahı, erken saatlerde sohbete devam ediyoruz.

Erman Aras, “çok kolay bir seyir olmuş gibi” anlatmıştı.

Ancak, öyle olmadığını biliyordum. Ege’nin sularını aşmak o kadar da kolay olmamış, zorlu bir mücadele ile Selanik’e gidilmişti.

“Selanik için 13 yat müracaat etti. 2 küçük tekne de kayıt yaptırmıştı. Biri Alman teknesiydi. Ancak, büyük tekneler olması lazımdı. Küçük tekneler olunca, filo onları beklemek zorunda kalır. Bu nedenle aynı süratte teknelerin olması gerekirdi. Süreç zorlu, yol uzundu. Ege’deki kanal, dünyadaki zor denizlerden biridir. O kanalı geçerken zorlanmamamız lazımdı…

Almanlara, ‘gidebilecek misiniz?’ diye sorduk. Alman denizci, ‘sorumluluk bizde’ dedi. Yola çıktık. Ancak, küçük iki tekne Selanik’e çok zor şartlarda geldi. Yol boyunca diğer büyük tekneler, onları kolladı. “

Atatürk ölmedi, siyah takım giymeyin

Zorlu yolculuk tamamlanmış, Türk tekneleri Selanik Limanına demirlemişlerdi. Sıra, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e saygıya gelmişti.

“Alman teknede büyük bir hazırlık var” diye devam ediyor Erman Aras.

“Almanlar çok heyecanlıydı. Takım elbiselerini giyiyor, kravatlarını takıyorlardı. Bizi de ‘Atatürk ölmedi. Sakın siyah elbise giymeyin, lacivert giyin’ diye uyarıyorlardı.

Bizden çok heyecanlıydılar. Eşi Türk’müş, gayet güzel Türkçe konuşuyordu. 5 senedir bizde, The Bodrum Cup’da yarışıyorlarmış. Ama bu kadar yakın olmamıştık, bu seyahatte birbirimizi daha iyi tanıdık.

Cup gazetesini yapan Fikret Hıdır’ı aradım. Almanlarla Cup için bir röportaj yapmasını istedim.  Bu Atatürk sevgisinin nereden geldiğini öğrenmek istedim, merak etmiştim.

Atatürk’ün gözleri, bir Alman’ın sözleri.

O röportaj sırasında Alman denizci, beni de şaşırtan Atatürk için şu cümleyi kullanmış.

‘Denizin mavisi nasıl sonsuzluğun sembolüyse,

Atatürk’ün mavi gözleri de bu Cumhuriyet’in sonsuzluğunun sembolüdür.’

Çok duygulanmıştım.

Ben, bu sözleri 35. The Bodrum Cup’ın açılışında okudum “

İnsanın tüyleri diken diken oluyor, öyle değil mi?”

Not: Erman Aras’la söyleşimiz devam edecek…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.