Bodrum Gündem

Tarihi, Kurultay… Değişim… Sorumluluk, Sandık

Tüm CHP’li seçmenler gibi 4-5 Kasım da aklım o gün yapılan kurultaydan gelecek haberdeydi. İlk kez Kurultayda olmak istememiştim… Çünkü seçmenler gibi benim de artık genel merkeze ve yöneticilere olan inancım kalmamıştı. Gönlüm kırgındı. Pazarda, çarşıda halkın sorularına yanıt veremiyor, konuşamıyordum. Her dönem de, her koşulda hiçbir zaman umutsuz ve karamsar olmamıştım. Ancak bu sefer çok farklıydı. CHP seçmeni benim gibi 14-28 Mayıs seçimlerindeki yenilgiden ve genel başkan Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrası yaşattıklarından sonra partisine ve genel başkana çok kırgındı. Bu kırgınlık daha sonra kızgınlığa dönüşmüştü. Bilinen, yaşanan durumlara hiç girmeyeceğim. Öyle ki yapılan, söylenen hatalar demokratik, laik, sosyal hukuk devletini (ne kadar kalmışsa tabi) tehlikeye atmaya başlamıştı. Bu nedenle değişim şarttı. Nedeni niçini tartışılmadan bir değişim şarttı. Çünkü sokak bunu istiyordu. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’sine oy vermeyeceğini ilan eden seçmenin talebinin mutlaka görülmesi gerekiyordu. Değişim diyerek yola çıkan sağduyulu delegeler sayesinde DEĞİŞİM gerçekleşti. Şimdi bekliyoruz ve bakıyoruz. Kurultay da verilen sözlerin ne kadarı yerine getirilecek. Yaşayıp göreceğiz. Bu dönem Bodrum örgütü olarak hiç olmadığı kadar güçlüyüz. Bodrumlu milletvekili, parti meclisi üyesi, yüksek disiplin kurulu üyesi ve il yönetiminde beş Bodrumlu. İlçe, il, Genel Merkez üçgenindeki seçilmişler siyasetin sağduyusunu kaybetmez, kişiler değil ilkeler doğrultusunda beraberliklerini koruyabilir omuz omuza kalabilmeyi sağlarlarsa Bodrum ve Muğla da gerçek DEĞİŞİM yakalanır. Kurultay sonrası gelen değişimle bir kıvılcım yakıldı. Dilerim bu kıvılcım ateş olur ülkemizi aydınlatır.

Kurultaydan sonra bir müddet yazmak istemedim. Eski yazılarıma bakarken 2018 yerel seçimlerinden beş ay önce Bodrum Gündem de yayınlanan yazımı tekrar okuduğumda aynı duygu ve düşüncelerimin 2023 yerel seçimlerine beş ay kala hiç değişmediğini gördüğümde hiç değiştirmeden siz okurlarımla da paylaşmak istedim. Umarım bir kez daha ‘’ben demiştim ‘’demem.

Yorum sizlerde.

Sandık Olmadan Asla! Diren Umut

Dünyayı kapitalizm yönetiyor. Yarattığı Dünya bugünün dünyası. Savaşların, açlığın, mutsuzluğun, adaletsizliğin kol gezdiği dünya. Böyle olmak zorunda mıydı? Bizler sürdürülebilir ilişkileri olan daha yaşanılası bir dünyayı ve çevreyi yaratamaz mıydık? Duvarlar keskinleşmeden gelecek adına birazcık açık bir umut kapısı bırakamaz mıydık?

Siyasetle ilgilenmeye başladığım ilk gençlik yıllarımdan beri çözümün siyaset içindeki sağlıklı örgütlenmeden geçtiğini fark etmiştim. O nedenle sürekli, sağlıklı yapılanmanın peşinde değişimin yanında oldum. CHP’li olmayı seçtim. Hak, hukuk, adalet diye yollara düştüm. Kadınsız, gençsiz siyaset olmaz, olamaz diyerek aktif siyasal yaşamda sorumluluklar aldım. Karar organlarında yer bulabilmek için bir sonraki seçimleri değil, yarınları düşünerek mücadeleden vazgeçmedim.  Ancak en verimli ve üretken olabileceğime inandığım bu süreçte kesinlikle görev talep etmemeye karar verdim. Çünkü belirsizliklerle dolu bir sürecin yaşanacağı kesindi. Hiç bir dönemde bu kadar güvensiz bir süreç yaşanmamıştı. Siyaset in her türlü yolunun mubah olarak yaşandığı bu süreç tüm kararlılığıma ve mücadele gücüme rağmen özellikle birçok kadın arkadaşım a olduğu gibi bana da fazla gelmişti.  .Bu karar benim için çok yaman çelişkilerle dolu olarak verilmiş bir karardı. Mücadeleden geri adım atma düşüncesi bile kendimle ters düşmeme sebepti. Elbette siyaset kurumu benim için çok değerliydi ve onun için üretmeye, çalışmaya devam edecektim. Onurlu, ilkeli insanca duruş sergileyen, yol yürüyen yol arkadaşlarıma destek olacaktım. En önemli görevimde siyasetin kaybettiği samimiyeti ve güven duygusunun önemini vazgeçmeden, bıkmadan gençlere anlatmak ve bu yolu açık tutmak olacaktı.

Siyaseti ve partili olmayı yurtseverlik çerçevesi içinde görenler bilirler ki bugün her zamankinden çok farklı bir durumdayız. Önümüzdeki yerel seçimler sıradan bir yerel seçim olmayacak. Bugün parlamenter sistem yerini tek bir kişi yönetimine bıraktı. Laiklik, kadın ve çocuk hakları, kısaca aydınlanma, CUMHURİYET değerleri nerdeyse yok olmak üzere.

Yazık oluyor insanlarımıza yazık oluyor, ülkemize yazık oluyor, çocuklarımıza yazık oluyor…

Artık gerçekleri görme ve kendimizle yüzleşme zamanıdır.  Oylarına talip olduğumuz, olmazlarsa asla iktidar olamayacağımız Halkımızın yeterince yanın da olamıyor onlara dokunamıyoruz.

Muhalefet, özellikle bizim takım sürekli mazeretlerle kendini avutuyor. Aslında tüm yaşananların tek sorumlusu var. O da kendimiziz, bizleriz. Sağlıklı, adaletli yapılandırmayı beceremeyen örgütlerimiz… Suçlu aranıyorsa herkes önce aynaya baksın. Az ya da çok, hak ettik ya da hak etmedik.  Sessiz çoğunluk her şeyi göre göre, bile bile hala bize güvenmiyorlarsa bunun çok iyi düşünülmesi gerekiyor. Hiç kimse kendini dünyanın akıllısı olarak görmemeli artık…

Erdal Atabek bir yazısında “Atatürk sentez ustasıydı…” der. O kendisi gibi düşünmediğini bildiği kişilerle çalışmıştır. Bu aynı hedefe yönelmiş enerji kaynaklarının buluşmasıdır. Elbette bu sentez ilkesel özellikleri korumaktan geçmelidir. Bugün böylesi bir senteze ihtiyaç duyduğumuz çok özel bir süreçten geçiyoruz. Özellikle CHP, benim partim bugün bu zorlu süreci çok iyi değerlendirmek zorundadır. Yerel seçimlere giderken özellikle yöneticiler “ben bilirimcilikten”, kendini ya da işaret ettiğini seçtirecek sığ düşünce ve küçük ilişkilerden kesinlikle vazgeçmelidir.

Küresel kapitalizmin merkezinde “para-mal” vardır. İnsan ve emek yoktur. Günümüz post modern toplumda, yani piyasa ekonomisiyle yönetilen toplumumuzda da artık insanın değerinin anlamı hiç kalmamıştır. Gerçek sosyal demokratlar için her zaman yaşamda ve siyasette asıl olan insandır. Tüm yönetmelikler, tüzükler, yönetimler önce insan için vardır. Siyasi partilerde direk üyelerine karşı sorumlulardır. Benim partimin yöneticileri bugün, bu zorlu ve sorumlu süreci geçerken tüm halkın ve üyelerin gördüğü gerçeği görmek ve gereğini yapmak zorundadır. Aksi halde bedelini çok ağır ödeyebiliriz.

Evet, dünyayı kapitalizm yönetiyor dedik. Bugün maalesef siyasette, piyasanın ve egemen kapitalist ilişkilerin elinde oyuncak olmuş durumda. Bugün Türkiye’de siyaset kurumlarında büyük bir aldatmaca yaşanıyor. Demokrasi adı altında demokrasiyle yakından uzaktan ilgisi olmayan düzenler kurulmuş. Bu durumda belli güç odaklı kişiler ve çevreler iktidarlarını koltuklarını korumaktadır. Maalesef günümüz siyaseti halk, insan, liyakat merkezli olmaktan çıkarılmıştır. Ne yazık ki; güya siyaset yapıyorum diyenler de güç odaklarının iktidarını koruyan bir araç haline gelmiştir.

Bugün, benim partimdeki yöneticiler, siyasette yol almak isteyenler bu düzenini bozmak gibi büyük bir sorumluluklarının olduğunu artık fark etmek görmek zorundalardır…  Genel Merkez, il ve ilçe yönetimleri unutmamalıdır, önümüzdeki seçimler sadece yereli yönetecek insanların seçileceği seçimler olmayacaktır.

Bodrum, Muğla seçimleri en az İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri kadar önemlidir. Bu seçimlerin sonuçları Türkiye’nin de siyasal kaderini etkileyecektir. Yıllardır izlenen yanlış politikalar yüzünden maalesef bugün CHP’nin kalesi olarak görülen Bodrum, Muğla ve ilçelerinde seçimlerde kayıpların yaşanabileceği söylentileri başlamıştır. Bu durum hızla çözülmelidir. CHP BÖLGEMİZDE YİTİRDİĞİ GÜVEN DUYGUSUNU TEKRAR KAZANMALIDIR. Bölgemiz yine “demokrasinin kalesi” olarak anılmalıdır. Bunun için tekrar belirtiyorum il, ilçe ve genel merkez yöneticilerine ve tüm aday adaylarına çok büyük görevler düşmektedir. Alacakları kararlar, ağızlarından çıkacak sözler ve davranışlarıyla sadece yöremizin değil ülkemizin de aydınlık geleceğinde önemli sonuçları belirleyeceklerdir.

Siyasette almak yoktur. Kazanılan tek şey halkın takdiri ve saygısıdır.

Belediye başkanlığı ve meclis üyelikleri meslek değildir

Belediye ve örgüt çalışmaları asla birbiriyle karıştırılmamalıdır.

Belediye seçilmişleri ancak hizmet üreterek örgütlerine güç verirler.

Aday adayları genel merkez kapısını aşındırmak yerine halkın içinde olmayı tercih ederlerse kendileri de, örgüt te o kadar güç kazanır.

Aday adayları üye bazında önseçimi şiar edinmelidir.

Aday adaylarının atamaya karşı olması PARTİMİZİN YERELDE İTİBARININ ARTMASINI ciddi olarak etkileyecektir. İlçe ve il yönetimleri isterlerse bunu organize edebilirler. İsterlerse Bodrum-Muğla olarak tüm dengeleri alt üst edebilirler.

İl ve ilçe yönetimleri kongrelerde alınan kararları uygulamakla sorumludur. Yerel yöneticilerimizi bütün üyelerin katılımıyla seçme haklarını üyelerine sağlamak görevidir.

Yönetimler önce üyelerine güvenmek sonrada sandıktan çıkan adaylarına sahip çıkmak zorundadır. Örgüt içi yarışla geçmiş dönemlerde olduğu gibi ortalığın yangın yerine dönüşmesine ve kamuoyunda daha fazla güven duygusunun zedelenmesine asla fırsat verilmemelidir.

Partimin içinde yıllardır vazgeçmeden üretmeye çalışan bir siyaset kadını olarak Anadolu da kadının mührünün olduğunu, ancak bugün değil mührü nün adının bile olmadığını acı çekerek, büyük bir üzüntüyle bizzat yaşayarak öğrendim, görmeye devam ediyorum. Bunun sorumlusunun da sadece erkekler veya erkek egemen sistem olmadığını biliyorum. Öncelikle “siyasetle ilgileniyorum” diyen kadınların aynanın karşısında uzun uzun kendileriyle yüzleşmelerini, Mustafa Kemal’in nasıl bir sentez ustası olduğunu görmelerini öneriyorum. Kadınlar erkeklerin yaptığı ego ve güç sarhoşluğunu asla yaşamamalıdır. Aktif Kadın dayanışması sınırlı kadrolarla yapılamaz. Geçmişte siyaset yolunu açık tutan emek veren deneyimli kadınlarla ortak hareket geliştirmek yaşanılan tecrübelere saygı duyup görüş almak aktif görev yapanlara sadece saygı ve güç kazandırır. Siyaset kurumunu yalnızca belirli gün ve haftaların kutlandığı çalışmalar, alanlar olmaktan kurtarır. İşte o zaman kadınlar olarak gölgede değil, belirlenen değil, görüntüde değil, yolda dik yürüyen, sonuçları belirleyen, iz bırakan oluruz.

Yürekten inanıyorum bu devran bir gün mutlaka dönecek.

Bu dünyayı, günümüz çirkin siyasetini; bugünün kırgınlıklarla, öfkelerle dolu yetişkinleri değil, hayallerini barış dolu, sevgi dolu, aşk dolu özgür bir dünyada kurmak isteyen gençler değiştirecek. Onlar içlerinde benim hayalini kurmaktan asla vazgeçmeyeceğim cenneti, dünyayı barındıran tohumlar. (Yürüyüşümden İZLER)

YIL 2023…
Bugün Bodrum, Muğla ve genel merkezde değişim rüzgârları esiyor. Umutlarımı çoğaltan genç arkadaşlarıma güveniyorum. Tarihi kurultay sonuçlarının yarattığı enerjinin halkımızla buluşarak halkın iktidarıyla taçlanacağına inanıyorum.

Bodrum’un, Muğla’nın, ülkemin, çocuklarımızın aydınlık yarınları için  başlayan seferberlikte ‘’ben de varım ‘’diyerek yola çıkan aday olan, olmayan tüm yol arkadaşlarımın, halkımızın, yolu açık ve aydınlık olsun.

Nuran Yüksel/Bodrum

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.