Bodrum Gündem

Romanım, yazı serüvenimin kilometre taşı

Romanım, yazı serüvenimin kilometre taşı

Seyfettin Araç, ikinci romanı Unutulmuş Topraklar’da okurunu, Türkiye’nin en bahtsız, en acılı coğrafyasına götürüyor. “Yazı serüvenimin ilk düşsel yolculuğunu bu romanımla yaşadım” diyen yazar, çizdiği sahici ve etkileyici karakterleri, güçlü kurgusu ve diliyle dikkat çekiyor.

UNUTULMUŞ Topraklar için olgunluk dönemi eseriniz diyebilir miyiz? Sizin yazı serüveninde nerede koymalı onu?

Tam aksine ben biraz daha çıraklık dönemi eseri olarak görüyorum. Belki yazması yıllarımı aldığı, kimliği, kişiliği oturmuş bir eser olduğu için siz böyle yorumluyorsunuz. Bu da onur verici. Ama gerçekten çok daha iyi eserlerim yolda ve geliyor. Ama yine de Unutulmuş Topraklar yazı serüvenimin kilometre taşı diyebiliriz. Çünkü bir gün bu yaşanılanları herkes okusun ve öğrensin istiyordum, bunu için çabalıyordum. Yazı serüvenimin ilk düşsel yolculuğu bu roman oldu diyelim.

GİDENLERİN UNUTTUĞU TOPRAKLAR

Unutulmuş Topraklar sizin gözünüzde neyi simgeliyor?

Mezopotamya’yı, güneşin doğduğu ama hâlâ karanlık kalan insanları, masum çocukları, acılı kadınları, mutsuz babaları, gün görmemiş yaşlıları, kuru toprakları, sefalet dönemleri, kan deryaları, çatısı akan evleri simgeliyor. Düşleri olmayan çocukların bir oyuncağa sahip olamamasını simgeliyor. Açlığın ve yoksulluğun kader gibi sunulduğu dönemi simgeliyor. Sonsuz ovaları, atları, ilkbahar yeşilliğini de tabii.

Kimileri uzun yıllar kan ve gözyaşıyla yoğrulan topraklar için bu adlandırmayı yumuşak bulmuş olabilir. Böyle bir tepki aldınız mı?

Olumlu olumsuz çok tepki aldım. Hepsini de alıp kabul ettim. Ama o yılları, acıları, zorlukları yaşayan benim. Kendi penceremden bulduğum ilk isim buydu. Bu roman taslağını yaratırken ilk yazdığım kelimeler bunlardı; Unutulmuş Topraklar! Devletin, sistemin, insanların ve hatta tanrının unuttuğu topraklar. Gidenlerin unuttuğu topraklar. Kalanların unutulduğu topraklar.

BEKLENTİM ÇOK BÜYÜK

Aldığınız tepkilerden memnun musunuz? Amacına ulaştı mı Unutulmuş Topraklar?

Daha tam ulaştım sayılmaz. Hedefleri yaşından daha büyük olan bir insanım ben. Düşleri gördüğü rüyalardan daha çok olan bir yazarım. Beklentim çok büyük. Salt bu roman için değil, tüm eserlerim için beklentim arşa çıkmış halde. Ve pek tabii ki aldığım tepkiler inanılmaz güzel ve etkileyici. Başlarda, bir dostuma romanımı okuması için gönderdiğimde aşırı eleştirmişti ama sonradan eleştirilerin gerçek roman okuyucularından gelmesi gerektiği düşüncesini benimsedim. Gerçek sahibi okuyucular çünkü bu romanın ve onlar da yere göğe sığdıramadılar. Sağ olsunlar.

Yazmak sizin için bir hobi mi? Yoksa bir görev ya da içten gelen kaçınılmaz bir dürtü mü?

Aslında üçü de değil. Belki de üçü de. Hobi olarak başladım ilk gençlik yıllarımda. Görev olarak yazdım uzun seneler boyu, dergilerde. Dürtü olarak devam ediyorum, hâlâ yazmaya. Ama yazmadığım gün yaşamamışım hissi beni darmadağın ediyor. Yazmadığım gün ömrümden geçen koca bir boş gün olarak haneme yazıyor. Mutsuzluk beni esir alıyor. Yazmayan bir yazarın yaşamını sorgulaması gerek diye de kendimle kavgalar ediyorum. İşin gerçeği; yazmaktan başka çarem olmadığı için yazıyorum. Yazarlık nasıl yapılır göstermek için yazıyorum.

BİR ÜÇLEME PLANLIYORUM

Romanınız sanki sezon finali yapmış bir dizi gibi devam edecekmiş hissi verdi. Unutulmuş Topraklar’ın öyküleri sona erdi mi?

Unutulmuş Topraklar bir seri olacak. Modern çağ edebiyatına dair bir üçleme planlıyorum. İkinci cilt Naze var ve üçüncü cilt Aksak İsmet var. Bu iki karaktere dair iki ayrı dönem romanı gelecek. Aslında başta düşünmediğim bir gelişme oldu bu. Romanın ortalarında bunu üçlemeye dönüştürme kararı aldım çünkü tek romana sığma şansı yoktu. Çok anlatacak detay var, çok hikâye, çok acı var. İnsanlar benim kalemimden okumalılar bunları.

Özkan Saçkan

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.