MASKELER DÜŞERKEN…

Hatırlayınız,Tükiye Başbakanı′nın Davos′ta insanlık adına mazlumdan yana tavır koyduğu, siyasi tarihimizde bir onur levhası olarak yerini alan “ONE MİNUTE”hadisesinden sonra,içerideki siyaset ve diplamat müsvetteleriyle müstemleke ruhlu icazetli basın cüceleri korkudan kaçacak delik aramışlardı.Sonra gördüler ki dik duruş Türkiye′ye çok şey kazandırdı.Hemen kendilerine çeki düzen verdiler.

Aynı zevat İsrail′le yaşanan son büyükelçi krizinde aynı hataya düşmedi ve aslanlar gibi Türkiye′nin ardında dimdik durdu.O halde parlementer demokrasiye karşı kurulan binbir çeşit “BALYOZ”gibi tuzaklara rağmen Türkiye′de çok güzel şeyler de oluyor,tabular yıkılıyor.En azından ön yargılarına mahkum olan kesim kendisi gibi düşünmeyenleri ve kendisi gibi yaşamayanları “vatan haini”ilan etmekten yavaş yavaş vazgeçiyor.Yani iktidara ve Başbakan′a karşı olmak adına her şeye “red cephesi” oluşturma eğilimi yavaşça terk ediliyor.

Natrexone order
Ergenekon süreci bile,başlı başına devrim niteliğinde bir gelişme.Darbe teşebbüslerine ve hukuk dışı illegal yapılanmalara karşı gelinen nokta Türkiye′nin 50 yıldır özlemini duyduğu bir durumdur.Bir bakıma Türkiye,ertelemeli de olsa bir demokrasi sınavından geçiyor.Korkutma,sindirme ve paranoyalarla,asimetrik psikolojik yöntemlerle ülkeyi kardeş kavgasına sürüklemek isteyenlere artık halk,basın ve sermaye pabuç bırakmıyor.Son gelişmelerde bunu net olarak gördük.Karanlık odaklar panikte,çünkü tahrikler tutmuyor.

Devlete sızmış illegal yasa dışı yapılanmaları ilk defa deşifre eden ve bunu canıyla ödeyen rahmetli savcı Doğan ÖZ′ün eşi ve rahmetli Uğur MUMCU′nun oğlu ve ağabeyi bile bu gerçeği görmüş durumdalar.İşte ülkemizin geldiği en güzel nokta burasıdır.O halde rahatlıkla “GÖZÜN AYDIN TÜRKİYEM”diyebilirim.O halde tam “açılım zamanı”diyebilirim.Çünkü maskeler düşmeye başladı,at izi it izinden ayrılmaya başladı.Yakın gelecekte daha ne maskeler düşecek göreceğiz.Ummadığımız kişiler de deşifre olmaya başlayınca belki küçük dilinizi yutacaksınız, sabırla bekleyiniz.Çünkü bunlar olmadan Türkiye′nin bağırsakları temizlenemez.Tekrar söylüyorum:AÇILIM şart!Hepimiz için!Hemen şimdi!

Bir “kardeşlik”ve demokratikleşme projesi olarak sunulan açılmların adı ne olursa olsun,Türkiye kendi iç problemini,dışarının müdahalesine fırsat vermeden kardeşçe çözmelidir.Şimdiye kadar hem Kürt,hem Alevi kardeşlerimizin sorunları ve talepleri hep hasıraltı edildi.Sorun bitti mi?Hayır!Geçen yazımda belirttim 30 yıldır terörle mücadele ediyoruz.Güneydoğu′da neredeyse bomba yağdırmadığımız dağ kalmadı,bunca şehit verdik,sorun çözüldü mü? Hayır!Alevi kardeşlerimiz, kendi öz vatanlarında inandıklarını istedikleri gibi ifade edebildiler mi?Hep kendilerini saklamaya Aleviliklerini gizlemeye çalıştılar.Çünkü Alevilik ayıp bir şeymiş gibi lanse edildi.Hatta onlara yalan-yanlış ahlak dışı iftiralar atıldı.Yanlış politikalarla onları da ötekileştirdik,asimile etmeye çalıştık.Peki Alevi sorunu çözüldü mü?Hayır!

O halde yeni bir yönteme,her türlü siyasi beklentilerden arındırılmış,tamamen insani-demokratik bir projeye ihtiyaç var.

Peki daha niçin direniyoruz,daha niçin bekliyoruz?Beşbin yıllık geçmişi olan,insanlığa bir medeniyet bahşetmiş adil devlet,güçlü devlet,büyük devlet,kısacası”devlet baba”kendi halkından,onun inançlarından ve etnik kökeninden korkmaz,korkmamalıdır.

Şayet müstemleke muamelesine alıştıysanız,kölelikte ısrarcıysanız ve itilip-kakılmak karakteriniz olduysa,hiç açılıma falan gerek yok.Nasıl olsa birileri gelir elinde sopayla bizi hizaya sokar.İşte Atatürk′ün kemiklerinin sızladığı an o an olacaktır.

Eğer bu yaftayı kabul etmiyorsak,ortak paydamız olan bin yıllık ortak geçmişimiz,bayrağımız ve vatanımız bizim için bir anlam ifade ediyorsa,devletin tepe noktasındaki ortak iradesinin böyle bir kardeşlik projesini başlatmasından daha doğal ne olabilir?

purchase orlistat
70 yıldır Kürt sorunu yoktur diye diye,Kürtleri yok saya saya bugüne geldik.Ama Kürt sorunu veya Kürtler yok oldu mu?Gerçekçi olalım.Dönemin özel şartlarından ve reflekslerinden kaynaklanan Alevi ve Kürt kardeşlerimize yapılan hatalar ve kalplerde açılan yaralar devlet şefkatiyle onarılacağına,yangına körükle gidildi.Ve şimdi karşımıza kocaman etnik ve dinsel sorun olarak çıktı.Yine de vakit çok geçmiş değil.Bu kardeşlerimizin büyük çoğunluğu devletine bağlı,milletine sevgilidir.Onların da vatan sevgisi en az bizimki kadar güçlüdür,buna inanalım. Baksanıza,herşeye rağmen,PKK destekli partilerin Güneydoğu′da aldıkları oy oranı %20yi geçmemiştir.

cheap Fluconazole
Sonuç olarak dış güçlerin istismarına daha fazla meydan vermeden kendi yaramızı kendimiz saralım.Sizce hangisi gerçek milliyetçilik,halkçılık,gerçek kardeşlik?Hangisi vatan hainliği?Yorum sizin.
Hoşça kalın,dostça kalın.

NOT:Açılım Rüzgarları yazı dizimiz devam edecek.