AH BU ÇEVRECİLER
Zamanın birinde bir ülkenin bir yerinde, Devletten Cumhurbaşkanı kadar, Belediyeden de Başkan kadar maaş alan görevli çevreciler varmış. Halktan toplanan vergileri lüpleten ve lüks içinde yaşayan bu çevreciler yüzünden neler olmuş neler.
Hipodrom olduğu bilinen bir yerin üzerine sanayi sitesi yapılmış ancak kimseler anlayamamış. Hipodromu açığa çıkaracak olan arkeologlar geçici çalışma mekânı ve ikamet edecekleri barakalar inşa ediyorlar zannetmişler. Çevrecilerden de pek fazla ses çıkmayınca, inşaat kamyonlarının önüne yatıp imdat diye bağırıp halkı uyarmayınca, kimseler bir şey yapamamış ve inşaat bitince de eh artık ne yapalım kullanalım bari demişler. Bütün suç bu çevrecilerin abi! Hem onca maaş al, bir elin yağda bir elin balda, hem kamyonların önüne yatma!, olacak iş değil abi!
Kaya mezarının üzerine kimse fark etmeden ve gizlice süpermarket inşa edilirken, Anıtlar Kurulu, Kaymakamlık, Belediye, Müze Müdürlüğü, Zabıta, Jandarma, Polis, Mimarlar Odası, İnşaatı Yapan Mimar ve Mühendisler olayı fark edip hep birden itiraz etmişler kahramanca ancak çevrecilerden ses çıkmayınca engelleyememişler hay adı batsın bu çevrecilerin.
Çevreciler! İşte o çevreciler; oteller ve siteler fosseptiklerini arıtmadan gece gizlice denize pompalarken, Belediye başkanları ve zabıtalar baskın yapıp suçluları yakalatacaklarmış ancak “çevreciler, otellerin kapılarına dayanıp protesto gösterisi yapmadığına göre asayiş berkemaldır” diye uyumuş kalmış zavallıcıklar. Yok, anacım bu çevrecilerden bir halt olmaz.
Bu çevrecilerin ne olduğu daha çocukken belli imiş Kilise yıkılıp Halk Eğitim Merkezi yapılırken henüz Ortaokulda, bazıları ilkokulda okurken, hatta bazıları henüz doğmamışken, hiç gıkları çıkmamış bu çevreci çocukların, göz göre göre yıktırmışlar Kiliseyi. Dedim ya daha çocukken belli anam bunların ne olduğu.
Bu kasabada, Mars Tapınağının üzerine villalar yapılmışta “yahu siz ne yapıyorsunuz onca yetkili, görevli ve devletli varken imarı nasıl aldınız” diye hiçbir çevreci sormamış. Hatta mitolojik Salmakis Çeşmesi üzerine otel yapılıp, Salmakis otel adıyla turizm bile yapılmış, “bu bize yapılır mı?, kim bunun suçlusu” diye sorulduğunda herkes çevrecileri göstermiş, elbette yani başka kim olabilir ki bunun sorumlusu.
Bir rivayete göre Rodos Şövalyeleri kaleyi inşa ederlerken yıkılan Mozolenin taşlarını kullanmalarına hiç itiraz etmemiş bu çevreciler, öylece seyre dalmışlar, biri çıkıp da ne yapıyorsunuz dememiş, yazıklar olsun bu çevrecilere, taşların taşınmasına yardım bile etmişlerdir, bunlardan her şey beklenir valla.
Bu çevreciler, bir gün, sopayla topa vurup deliğe sokmak isteyenler gurubuna, suyumuzu boşa harcayacaklar, tarım alanlarımızı yok ediyorlar, yer altı sularını zehirleyecekler, üstelikte yerel halka hiçbir katkıları olmayacak gibi ipe sapa gelmez nedenler yüzünden kazan kaldırmışlar. Bunu duyan ülkenin Dartanyan kalemşörü çok kızmış. Bu çevreciler olmasa ne iyi olurdu demiş, onlar olmasaydı herkes istediğini yapamazdı demiş.
Başbakanı, Bakanları, Anıtlar Kurulu, Valileri, Kaymakamları, Belediye Başkanları canla başla mücadele edip binlerce yıldır yaşayan eserleri koruyacaklarmış ancak çevrecilerin gevşekliği yüzünden gaflete kapılıp başarılı olamamışlar.
Kusura bakmayın polisle, zabıtayla, jandarmayla ve hatta Marko Paşayla çevrecileri karıştıran kalemşörlerimiz çevreciler varken bunca kuruma suçsuz yere laf söyleyecek kadar nankör değillerdir.
Anlayan sivrisinek vızıltısından uyuyamaz, anlamayan gök gürültüsünü duymaz.
Dedim ben size bu çevreciler atasözlerini bile değiştirirler, ah bu çevreciler ah!
Sağlıcakla kalın saygılarımla.
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar