Bodrum Gündem

ŞEFKAT, BARDAKİ SARIŞIN KIZ / Serap Eflanlı Yazıları

serap-eflanlı-yazıları-bodrum-gündem

“1860 yılında Hacı Kasım Efendi tarafından basılıp satışa sunulan ilk takvim olan Saatli Maârif Takvimi, dinî ve millî özel günleri, bayramları, açıklayıcı kısa bilgiler ile haber veren, yıllık iklim değişikliklerini bildiren, Türk büyüklerinin yaptığı hizmetleri, savaşları, antlaşmaları yıldönümlerinde bildirerek ve hayata dâir, günün yemeği, o gün doğan çocuklara isimler gibi, hoş bilgiler de veren başarılı bir örnektir. “
(bir blogdan alıntı)

Saatli Maârif Takvimi, yeni nesil reklâm söylemiyle, “… bir takvimden, daha fazlasıdır!”

****

Çocukluğumun her yeni yılında, duvarda, onun için çakılmış olduğu aşikâr olan çiviye; yılına göre kapak dahil 366-367 yaprağı taşıyabilen, sert kartonlu, küçük perçinli asma yuvarlağı olan Saatli Maarif Takvimi asılırdı. 31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçişin, yegâne yeniliğiydi, hayatımda.

Okumayı öğrendiğim yıllarda, biten günün ardından kopartılan yaprağın arkasındaki, kısacık meselleri ve o gün doğan çocuklar için önerilen kız-erkek isimlerini okumak, heyecanlı ve keyif vericiydi. -Bazen gizlice, ertesi günün isimlerini de okurdum- J

Kız                               Erkek
Adâlet                         Âdil
Sevgi                           Barış
Nezâket                      Güven

****

Gün gelip, insanları tanımaya, kelimelerin anlamlarıyla ilgilenmeye başlayınca; ebeveynlerin çocuklarına, doğar doğmaz ve hatta daha doğmadan, isim verme lüksü olmaması gerektiğini fark ettim. Zirâ, bazı isimlerin yükü ağır; bazılarının anlamı bile, işe yaramıyor…

Anne-baba ya da ailenin en ileri geleni olarak, 3,5 kilo ağırlığında, 50 santim boyunda bir erkek varlığa, “Güven” ismini veriyorsun misâl, kayıtlara da geçirtiyorsun. Sonra O, ilerleyen yaşlarında, hayatına dâhil olduğu insanların, O’na emanet ettikleri her şeye, zarar veriyor.

İsmini, “Tekin” koyuyorsun evladının. O, bir seri kâtil oluyor yıllar içinde; gazete manşetlerine çıkıyor. Sen, vicdanın ve utancınla kalakalıyorsun.

Saatlerce volta attığın ameliyathane koridorunda, gözünün önünde âl yanaklarıyla, burnunun sızlayan direği, kirpiklerini titreten gözyaşın kadar kıymetli karın, sevişmeleriniz, daha neler neler. Aile büyüklerin, küçüklerin, dostların, “…sakin ol be oğlum!” derken sana; sen yerdeki seramikleri sayıyorsun, defalarca. Yetmez, sağlamasını da yapıyorsun… Âniden “… bilmem ki beeeyyy… müjdemi isteriiiim!” diyen, hemşirenin tiz sesiyle, kendine geliyorsun. Ardından, ıkınmaktan ve acıdan yorulmuş, terlemiş sevgili sevdiğinin, memesine yapışmış minik bedeni gördüğünde, ismi “Sevgi” olsun, diyorsun.
Sevgi’nin hayatında “Sevgi”, sadece ismi olarak kalıyor. Ne seviyor ne de seviliyor.

****

Kendisi büyük, hikâyesi kendinden büyük, anlatıcı ve sahiplenicilerinin büyüklüğü ölçülemez bir ülkenin, güneydoğusunda, bir kız bebeğe, Anlamı özel olan, “Taybet” ismi veriliyor. (Orijinali: Taybetî) O’nun, yıllar içinde 11 çocuğu oluyor. Sonra öldürülüyor ve cesedi yedi gün sokakta kalıyor.

****

Artık;
buy albuterol Barış = Ölüm
Vefa = Semt adı
Şefkat’se = Bardaki sarışın kız…

Fluconazole no prescription misoprostol buy saatli maarif takvimi

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.