Bodrum Gündem

İNANDIĞINI GÖRENLER: VEHBİ KOÇ (1901 – 1996)

vehbi-koç-metin-aycıl-bodrumgundem-yazılarıKoç Topluluğu’nda yirmi yıl çalıştım. Bu sürenin önemli bir bölümü Holding’te oldu. Her ne kadar merhum Vehbi Koç ile doğrudan çalışma fırsatını yakalayamamış olsam da, çok şükür ki, bazı anılara sahibim. Bunlardan bazılarını ileriki yazılarımda paylaşacağım.

Vehbi Koç iki kitap yazmış ve yayınlamıştır: “Hayat Hikâyem” ve “Hatıralarım, Görüşlerim, Öğütlerim”. Hayat Hikâyem kitabında yaşamını anlatmaya şöyle başlıyor:

“Çocukluğumun geçtiği yıllarda, evlerimizde ne akarsu, ne elektrik, ne de ısınmak için kömür sobası vardı. Bahçenizde akarsuyunuz ya da kuyunuz yok ise, mahalle çeşmenizden eve su getirip küplere ve ibriklere doldurur, böylece yıkanma ve içme suyunuzu sağlardınız. Çamaşır yıkamak için çay kenarına gidilir, orada çaydan su alınıp kazanda çamaşırlar kaynatılırdı. Ailece yıkanmak için de mahalle hamamına gidilirdi, o da ancak ayda bir yapılan bir işti.

Evlerde elektrik yoktu, çeşitli gaz lambaları yakılırdı. Bunların 3, 5, 8, 14 numaraları olurdu. Eğer varlıklı bir evse, sonradan çıkan, gazyağı yakan lüks lambaları ile aydınlatılırdı.

Yemeklere gelince, yemeklerimiz evin serin bir yerine konan tel dolaba yerleştirilir, yazın çabuk bozulacak yemekler de kuyuya sarkıtılırdı.

Çocukluğumun geçtiği Ankara’da otomobil yoktu. Hiç unutmam, Ankara’ya ilk otomobili Arslangiller adında Katolik bir tüccar getirdi. Bütün Ankara Taşhan’ın önünde toplandı. Otomobil istasyona insan taşımaya başladığı zaman herkes şaşkınlıkla bakıyordu.”

Bu satırları okuduğumda, Koç Topluluğu’nun ülkemiz için ‘ilk’ olanlarını düşünmüştüm. İlk Buzdolabı, ilk Çamaşır Makinası, İlk Ampul, İlk Aygaz Ocağı, ilk Otomobil, vb.

Acaba bunlar tesadüf müydü? Sanmıyorum. Herhalde Vehbi Koç, çocukluk yıllarındaki yaşamından çok etkilenmiş ve hayallerinin temelini atmıştı.

1928 yılında Ford Ankara acenteliğini aldığında yıllık satışı 60 adedi geçmemesine rağmen, Vehbi Koç bu sektörün çok gelişeceğine inanıyor ve bunu çeşitli vesilelerle, değişik ortamlarda dile getiriyordu. 1946 yılında ilk ABD seyahatine çıkıyor ve Detroit’te Henry Ford ile görüşmeye çalışıyor. “İmkânsız” cevabını alıyor. Tabii ki vazgeçmiyor. 1948 yılında ABD’ye gittiğinde bu sefer Henry Ford II Ford’un başındadır. Bu sefer daha iyi hazırlanarak Detroit’e gider Vehbi Koç; ancak Mr. Ford çok meşgul olduğu için kendisiyle görüşemeyeceği söylenir ve Vehbi Koç üzülerek Detroit’ten ayrılır. Tabii ki yine vazgeçmiyor Vehbi Koç. İsterseniz bundan sonrasını yine kendisinden dinleyelim:

“1956 başlarındaydı. Ford’un 34 Yakın Doğu ülkesi acenteleri arasında açtığı bir yarışmayı Ankara acentesi olarak biz kazandık, Amerika’ya davet edildik… Yolculuktan önce Başbakan Adnan Menderes’i ziyaret etmiş ve Henry Ford II’ye yazmış olduğu mektubu almıştım.

Henry Ford’a ben de bir mektup yazarak Amerika’ya geleceğimi ve kendisiyle görüşmek istediğimi bildirmiştim. Bundan on gün sonra kendi imzasıyla aldığım mektupta Henry Ford II, Avrupa’ya gideceğinden, 15 Eylül’den önce veya 15 Ekim’den sonra Amerika’da benimle görüşebileceğini yazıyordu. Bana 15 Ekim’den sonra gitmek uyduğu için, bu tarihten sonra randevu istedim.

Biz ‘Queen Mary’ vapuruyla yola çıktık. Vapurdan bir telgraf çektim, 30 Ekim’de New York’ta olacağımı, bu tarihten sonra ne zaman kabul edilirse hazır bulunacağımı bildirdim. Ford, 2 Kasım’da New York’ta kaldığımız otele gönderdiği telgrafla beni 6 Kasım’da kabul edeceğini bildiriyordu.

New York’ta bizi karşılayan Ford şirketi müdürlerinden John Miller’e Ford’un mümkünse, 6 Kasım’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra bizi kabul etmesini rica ettim. John Miller hemen Detroit’e telefon edip benim isteğimi bildirmiş, böylece randevu 9 Kasım’a ertelendi. Randevuyu seçimlerden sonra istememin iki nedeni vardı: Biri, bu çapta bir iş adamının politikayla ilgileneceğini, bizimle görüşürken aklının bu seçimlerde olabileceğini düşünmemdi. Bir de Henry Ford’un hangi partiyi tuttuğunu öğrenmek istiyordum.

9 Kasım (1956) Cuma günü saat 12.45’te Henry Ford’un bizi kabul edeceği ve birlikte yemek yiyeceğimiz bildirildi… Mr. Ford’un bizi 12.45 yerine 12.15’te kabul edeceği bildirildi, gittik. 12. Katta sekreterin odasına girdik. Henry Ford bizi kapıda karşıladı, odasına aldı, görüşmeler başladı.

Mr. Ford ile görüşülecek hususları, Queen Mary vapurunda gelirken güzelce hazırlamış ve kendisinin de hazırlıklı olması için, konuları yazılı olarak göndermiştim. Bu raporumuzu okumuştu, bize çeşitli sorular sordu, bunları cevapladık.

Sonradan yemeğe geçtik. Yemekte samimi görüşmeler oldu. O yıllarda dünyada Ford’un 7 bin acentesi olduğunu öğrendim. Biz bunlardan biriydik, Ford’un uygun bir fırsat olmadıkça bizi kabul etmesine imkân yoktu. Bu fırsat çıkınca ben de, dünya çapında büyük bir kuruluşu idare eden, genç yaşta iş başına geçmiş, fakat işbirliği yaptığı insanlara kendini saydırmayı ve sevdirmeyi başarmış bir insanla tanışabilmiş oldum.

Yemekten sonra yaptığımız ve ondan sonraki görüşmelerde anladık ki, Ford, 1928’de İstanbul’da Tophane’de kurduğu montaj tesisinin acı tecrübesinden sonra, Türkiye’de kurulacak bir montaj tesisine adını vermek veya ortak olmak istemiyordu, ama böyle bir işi kredi vererek desteklemeye taraftardı.”

Vehbi Koç 1928 yılında Ford Ankara acentesiyken ve yılda ancak 60 araç satabilirken, otomobil imalatının hayalini görebiliyor ve buna inanıyor. Vehbi Koç da -çoğunlukla olduğu gibi- ‘gördüğüne inanlar’ sınıfına girmiyor; aksine ‘inandığını görenler’ arasında yer alıyor. Ölümsüzlüğü bundandır.

Hayalini gerçekleştirmek için Henry Ford ile görüşmeye karar veriyor. İlk girişimi 1946 yılında mümkün olmuyor, ikincisi 1948 yılında yine gerçekleşmiyor. Ancak 1956 yılında görüşme gerçekleşebiliyor; yani ilk teşebbüsten on yıl sonra, Ford acenteliğini aldıktan ise yirmi sekiz yıl sonra. Burada tekrar vurgulamak istiyorum ki:

“Vizyonu olanın sabrı da olur”

Vehbi Koç’un yaşamında bunun birçok örneği bulunmaktadır; aynı yukarıda örneklerini gördüğümüz diğer girişimcilerin olduğu gibi.

Vehbi Koç, çok büyük sorunlarla karşılaşıyor yaşamında; ancak yılmıyor. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki:

 “Engeller bazılarının vazgeçmesine, bazılarının ise başarmasına neden olur”

Vehbi Koç vazgeçmeyenler, dolayısıyla başarılı olanlar arasında yer almıştı.

Başta da söylediğim gibi, Vehbi Koç’un hayatından kesitler vermeye devam edeceğim.

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.