Bodrum Gündem

VATİKAN VE HİTLER / Ronald Karel yazıları

vatikan ve hitler ronald karel yazıları

Vatikan hakkında birçok spekülasyonlar yapılmıştır, naçizane ben de bir Latin Katolik olarak bu konudaki fikirlerimi yazmak istedim, ne de olsa on bir yaşındayken Vatikan’dan yılda bir kez  İstanbul’a gelen ‘’Eveque’’ tarafından omuzuma kılıç konularak Katolikliğimi ispat etmiştim. Ölmeden bâri bu kılıcın hakkını vereyim dedim ve hep bu bilinmeyen konu üzerinde yabancı basından araştırmaya başladım.

Son zamanlarda Papa – Hitler ilişkisi üzerine L Histoire TV kanalında bir belgesel beni çok etkilemişti. Gizli ve okunmamış mektuplar yer almıştı programda.

Vatikan’a gittiğimde sarayın zenginliği başımı döndürmüştü. Güney Amerika’daki Katolik dünyasının fakirliği nasıl başımı döndürdüyse, Vatikan’daki zenginlik beni aşırı şekilde şaşırtmıştı.

Ama bugün yazmak istediklerim daha değişik. Vatikan’ın Nazi politikasıyla ilgili. Büyük basında pek yayınlanmamış, incelenmemiş makaleleri topladım, L Histoire TV kanalında oldukça ilginç bir dokümanter izledim ve daha önemlisi derin araştırmalardan sonra bazı mektupları da inceledim.

Bu makalemde kimseye karşı hiçbir iddiam yok. Muhakkak okuyucularımızın küçük bir çoğunluğu gerçekleri benden daha iyi bilmektedir.

Vatikan Devleti Pius XII öncülüğünde, İkinci Dünya Savaşı sırasında tarafsızlık politikası izlemiş. Roma şehri 1943 yılında Almanya ve 1944 senesinde müttefikler tarafından işgal edilmesine rağmen, Vatikan özgür kalmış.

Hep duymuşuzdur, Hitler sahneye çıktığı zaman Papa’nın Nazilerle antlaşma imzaladığını. Hâlbuki çok iyi araştırıldığında gerçekte öyle bir tutum olmamıştır. Vatikan Katolik mezhebini koruyabilmek için dünyada var olan bütün rejimlerle antlaşma imzalamıştır. On sekiz adet olan bu antlaşmalara ‘’Concordats’ adı verilmiştir. Nazilerle imzalanan bu antlaşma sadece Hitler’in başta Almanya olmak üzere diğer katlettiği ülkelerdeki Katolikleri koruma amacıyla imzalamıştır. Lakin pratikte bu antlaşma hiçbir işe yaramamıştır, Hitler gerek Almanya’da gerekse Polonya başta olmak üzere birçok Katolik din adamını da yok etmiştir.

Almanya’da o tarihlerde Katoliklerin partisi Zentrum’un yanında 20.000 papaz ve 100.000’den fazla Katolik din adamı bulunmaktaydı. Halkın sadece %32’si Katolik olmasına rağmen geniş çapta bir Katolik gençlik kolları Nazileri rahatsız ediyordu.

Vatikan İkinci Dünya Savaşı başlamadan on yıl önce, 1929 yılında kurulmuştur.  Aynı tarihte 1929’da İtalya ile imzalanan Lateran Paktlar Antlaşması ile Vatikan’ın egemenliği tanınmıştır. Vatikan tarafsız bir ülke olarak, uluslararası ilişkiler ve taraflarca talep edilmediği takdirde bir savaş halinde herhangi arabuluculuk imtiyazına sahip olmayacaktı. 1939 yılında, Vatikan devlet olarak 38 ülke tarafından kabul edildi.

Lakin Papa, İtalyan ordularının 7 Nisan ile 12 Nisan arası Arnavutluk’a yaptığı saldırıyı kınamakla kalmamış, 2. Dünya Savaşı öncesi Hitler’in antisemit propagandalarını, Meksika ihtilalini ve komünizmi de kınamıştır. Ancak hemen hemen bütün ülkelerle antlaşmalar imzalayarak Katolik dünyasını korumaya çalışmıştır. Yoksa Papa’nın Nazilere karşı hiçbir sempatisi olmamıştır.

Düşünülenin tam tersine 20 Temmuz 1944 tarihinde Hitler’i yok etme komplosunu dahi desteklemiştir. Alman bir Katolik papazı olan Joseph Müller, Ludwig Kaas’a müracaat ederek, Büyük Britanyalıların rızasıyla Hitler’i yok etmeye çalışmışlardır. Bu iki papaz Papa’nın en yakın danışmanlarından birisi olan Robert Leiber’ı bulup Papa’ya mesajlarını iletmişlerdir. Papa birkaç gün düşündükten sonra İngiliz Dayanışma Servisi’ne, Alman Dayanışma Örgütü’nün Hitler’e suikast yapacaklarını iletmiştir. Ama ne Fransız dayanışmacılara ne de kendi, yani Vatikan Genel Sekreterliği’ne haber vermiştir.

Papa XII Pie Büyük Britanya’dan Francis D’Arcy Osborne’u şahsen kabul ederek, kendisine bu sabotaja katılacak olan bütün generallerin isimlerini bildiğini söylemiş. Ancak uzun konuşmalardan sonra Papa bu listeyi Fransız dayanışmacılara ve diğer Hitler karşıtlarına vermemiştir. Aralarında geçen uzun konuşmalar sonucunda Papa fikrini değiştirmiş ve listeyi yok etmiştir.

Türk basınına bakıldığında Papa Hitler’in adamıydı. İşte bunu belgeleyen birkaç makale;

Gençliğinde Nazi hayranı olmasının ötesinde Gençlik Örgütü’nün üyesi olan Tanrı’nın Rottweiler’ı lakaplı Alman Joseph Alois Ratzinger, XVI. Benedictus adıyla Papa olduktan sonra Pius XII’a Azizlik yolunun açması, Yahudilerin tepkisine neden olmuştu.

Gençliğinde Nazi hayranı olduğu, Waffen SS’e katıldığı için Enginizyon-Kutsal Ofis’in başına geçtiği Kardinallik döneminden beri eleştirilen XVI. Benedictus, imzaladığı kararla Pius’a ”Ululuk Ünvanı” vermesi Musevileri ayaklandırmıştı.

Asıl adı Eugenio Pacelli olan 1876 doğumlu İtalyan Papa 12. Pius, Almanya’da Vatikan büyükelçisi olarak da görev yapmasının ardından, 1939 yılında Papa seçilmişti.

İkinci Dünya Savaşı boyunca tahtta kalan ve 1958’de ölen Pius XII, özellikle Yahudiler tarafından Hitler’in politikalarını sessizce onaylamak ve Yahudi soykırımına karşı çıkmamakla suçlanıyor.

Bu aşırı suçlamalar aslında doğru değildi, bakın bu konuda Pacelli hakkında ne yazılmış.

Pacelli Almanya’dayken İtalya’da faşizm iktidara gelmişti (1922). Pacelli’nin gene hukukçu olan kardeşinin de katkısıyla papalığın Benito Mussolini’yle gerçekleştirdiği konkordatoyla Katolik Halkçı Parti gözden çıkarılmış, faşizmi devirme olanakları da feda edilmişti. Ama Vatikan Kent Devleti’nin (1929) kurulmasını sağlayan Laterano Antlaşması’yla XI. Pius’un ve pek çok İtalya’nın isteği yerine gelmişti. Pacelli de Almanya’da bulunduğu yıllarda Alman toplumundaki sistemli ve yorulmak bilmez çalışma disiplinine hayran kalmış, Vatikan’da kendisine Alman yardımcılar edinmişti. Ama Almanya’yı çok yakından tanıması Nazizm konusunda yanılmasını önledi. Büyük ölçüde onun girişimleri sonucunda Hitler yönetimiyle yapılan konkordato (1933), düşman Alman toplumu içinde Katolik misyona bir yaşam alanı sağlamaya yönelik, bilinerek alınmış bir riskti. Pacelli, XI. Pius’un Nazi karşıtı Mit Brennender Sorge (1937) başlıklı genelgesine katkıda bulundu; papalık danışmanı sıfatıyla Almanya’ya çok sayıda nota ve memorandum gönderdi; Nazi Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop’u Roma’da oldukça soğuk ve sözünü sakınmayan bir tutumla kabul etti.

ronald karel yazıları vatikan ve hitler

XII. Pius Papa seçildikten sonra da savaşı diplomatik yollarla ama ödün vermeden önlemeye çalıştı. Birleşik Krallık ve Fransa’nın Münih Antlaşması’yla (1938) Çekoslovakya’yı Almanlara sunması Vatikan tarafından olumsuz karşılanmıştı. Bu koşullarda Pius özellikle İtalya’nın yansızlığını korumaya çalıştıysa da başarılı olamadı. 1939-48 arasında Noel dolayısıyla yaptığı radyo konuşmalarında savaş sonrası geleceğe güvenle baktığını, savaşı besleyen bencil milliyetçiliğin yerini alacak ve uluslar topluluğuna gerçek anlatım olanaklarını kazandıracak yeni bir düzene inandığını belirtti. Ama yansızlık politikası uğruna, zulme uğrayan Hristiyanları ve Yahudileri korumak için sesini yükseltmemekle suçlandı.

Pie II bir hain asla değildi. Katolik dünyası, insanlık ve Hitler vahşeti arasında sıkışıp kalmış âciz bir dinî liderdi.

Şimdi gelelim Pie II’nin kişiliğine, hatta çocukluğuna.

Gençliğinin ilk yıllarında Pacelli’nin en samimi arkadaşlarından birisi Guido Mendez bir Yahudiydi. O denli samimiydiler ki Mendez Papa’ya Hebreu lisanını öğretti ve Pacelli de her Şabath’da Mendez’e eşlik etti. Hatta savaş zamanında Mendez’i Filistin’den kurtardı.

Pacelli 1917 ile 1929 yılları arasında gerçekleştirdiği  44 konferansın 40’nda Nazi mentalitesini direkt ve dolaylı bir şekilde eleştirdi.

1917 senesinde Filistin’deki Yahudileri Osmanlılardan kurtarmak için faaliyetlerde bulundu.

1926 yılında Uluslararası Siyonist Organizasyonun patronuyla Vatikan’daki otoriterlerle beraber Filistin’de Yahudilere resmen yer vermek için çaba sarf etti.

Yukarda bahsettiğim gibi 1933 yılının Temmuz ayında iğrenerek ‘’Concordat’’ı imzaladı. Lakin yine de Nazi Almanya’sı doksan papazı hapse attı ve Almanya’daki dokuz  Katolik gazetesini kapattı.

1935 yılının Mart ayında Köln’deki Eveque’e açık bir mektup göndererek Nazilerin yalancı, katil ve kendilerini beğenmiş olarak gördüğünü ifade etti. Irk ve kan üzerinden politika yapan Nazileri aşağılayıp kınadı.

Vatikan genel sekreteri olduğu zaman elle yazdığı ve yayınladığı MİT BRENNENDER SORGE adlı ve Nazileri yerden yere vuran doküman 14 Mart 1937 senesinde bütün Alman kiliselerinde okunmuş ancak basın özgürlüğü olmadığından büyük basında yayınlanmamıştı.

Vatikan’da Papa olmadan önce, Almanya’ya elli beş adet protesto mektubu gönderdikten sonra, zamanın Almanya Dış İşleri Bakanları Ribbentrop ve Steengracht Nuremberg de resmen açıklamalarda bulunmuş ve Vatikan’ın kendilerini mektuplarla bombaladıklarını söylemişlerdir.

2 Mart 1939 da Papa Pie II olduktan sonra Nazilere karşı faaliyetlerini sürsürdü.  Papa olduktan sonra ırkçı düşmanı olduğu o denli açıktı ki müttefikler uçaklarla Almanya sınırlarına gidip uçaklardan halka Papa’nın yazdığı ‘’ Summi pontificatus’’larını attılar.

Papa 1942 Noel ayininde resmen toplumların ırkları yüzünden katledildiklerini de söyledi.

Fransa’da halka ve Fransız Cumhuriyeti’ne ihanet eden Vichy hükümeti ve başındaki soysuz Mareşal  Pétain kahraman ilan edilirken, Vatikan’da Papa Pie II ihanetle suçlanıyordu. Fransız Yahudi kökenli çocukları kamyonlarla Almanya’ya gönderen Pétain yıllarca halkı uyutmuş ve kahraman olmuştu.

Bugün dahi yine Fransa’da Pétain’ciler mevcut ve Papa Pie II halen hain damgası görmektedir. Bu da dünyamızın ne denli sağlıklı döndüğünü göstermektedir.

Pie II hakkında yayınlanmamış mektuplar ve haberler mevcuttur.

Siyaset artık dine karıştığından Katolik dünyasında kimin ne olduğu bilinmemektedir. Bizim Katolik dünyamızda koyun sürüsü gibi güdülen insanlar, bırakın Güney Amerika kıtasını, Avrupa kıtasının en gelişmiş ülkelerinde dahi yaşamaktadırlar.

Yine gelelim Yaratan ve Yaratılan konusuna; istesem de istemesem de, yedi milyar küsur insanın bu dünyada, hiçbir şey anlamadan körü körüne yaşadıklarını görüyorum.

Yazdıkça da üzülüyorum, hatta kahroluyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Nasiri dedi ki:

    Dinler dinler dinler ve sahtekarlar sahtekerlar sahtekarlar.yedi milyarı güden ve allah ile aldatan din adamları neye üzülürsün be kardaş senide omuzunda bir kılıçla aldatmadılarmı.