Çelik Amca (Mustafa Bacaksız) Özel Röportajı…. / Cezmi Çoban BG Yazıları
Bodrumlu araştırmacı-yazar Cezmi Çoban, 2012 yılında yayınlanan Belleklerde Yaşayan Bodrum kitabında, Mustafa Bacaksızla gerçekleştirdiği söyleşiye de yer vermişti. Bu söyleşiyi, Bodrum Gündem okurlarıyla paylaşıyoruz:
Mustafa amca, kısaca kendinizi tanıtabilir misin.?
Adım Mustafa Bacaksız. 1930 Yeniköy doğumluyum. Mesleğim çalgıcılık. 32 yıl düğünlerde çalgıcılık yaptım. Babamın adı Ali. Babam, İstiklal Harbi madalyasına sahip bir gaziydi. Devletin kendisine bağlamak istediği gazilik maaşını: “Bir Mehmetçiğin ihtiyacı karşılansın” diyerek kabul etmemiş. Anamın sülalesi Aşıklar Sülalesi olarak bilinir. Hayatım boyunca iki defa evlendim. 5 çocuğum var. Lakabım Çelik.
Çelik lakabını size kim verdi.? Bu lakabın hikayesi nedir.?
Köylüler taktılar bu adı bana. Az hastalandığım, sağlam olduğum için. Şimdi, Mustafa diye seslenmezler. Çelik dediler mi, hemen kafamı çevirir bakarım.
Türkülerinizden söz etmek istesek, şimdiye kadar kaç türkü bestelediniz.? Belli başlı olanlarını sözleriyle birlikte söyleyebilir misiniz.?
Bestem 100’ün üzerindedir. “ Bodrum Hakimi ”, “ Karaova Düğünü ”, “ Hayıtlı ”, “Karakazık ”, “ Halil İbram ”, “ Gel Bana Bana ”, “ Arapsaçı ”, “ Kıbrıs ” türküleri şu anda hatırladıklarım…
Bodrumlular eken biçer ekini,
Feleğe kurban mı gitti Bodrum Hakimi,
Fermanlara yazmışın kalbindekini,
Nasıl astın Hakim hanım ipe kendini,
Altın bıçak gümüş makas ile doğradılar tenini.
Karaovaya geldim güle oynaya,
Aziz arkadaşımı güvey soymaya,
Acımadın mı Murat beni vurmaya,
Al kanlar içinde kabre koymaya.
Karakazık Tütküsü:
Karadağı karanlığa bakar mı.?
Adam evladına da babam kurşun atar mı.?
Oğlunu öldürüp mapushanede yatar mı.?
Katil baba zalim babam nasıl vurdun beni.?
Şu genç yaşta kara yerlere nasıl koydun beni.?
Kabristanın oldu,
Dere yolları.
Çifte saplık mı vurdular oğlum,
Tutmadı mı kolların.
Vurdular aslan evladım,
Ah seni vuranlar.
Gece gündüz hep ağlaşır,
Hep seni duyanlar.
Gel Bana Bana Türküsü:
Dolambaç dolambaç yolun olayım,
Al yanağında gülün olayım,
Söyle sevgilim neyin olayım,
Dar döşeğinde yarin olayım.
Gel bana bana güzelim,
Gel bana bana güzelim,
Doldur kadehleri de süzelim,
Bu yılda mı bekar gezelim.
Kıbrıs Türküsü:
Beşparmak dağlarına kazmışlar mevzi,
Tayyarelerden indirdiler bizi,
Sizi gidi çocuk katilleri sizi,
Ağlama Kıbrıs’ım işte biz geldik.
Türkü konusunda, kendinizi nasıl görüyorsunuz.?
“ Benim türkülerimin benzerini yakan adam sende diyenin biri çıksın karşıma vallahi elini öpeceğim. Eğer oturalım yarış edelim, ben sağ iken, beni mest edebilecek biri varsa çıksın şu Ege bölgesinde. Ben her zaman bu lafı söylüyorum. Hazırım, gelsin benim karşıma, gelsin…”
Türkülerinizi nasıl bestelersiniz.?
Hindi, akşamları yatarım. Son sesi “ d ” ise, dört tane üstüne gorum. Yattığım yerde uyuksıra ben türkü besteler dururum. Gözlerimi yumuncek.
Mesleki hayatınızda unutamadığınız bir anınız var mı.?
32 sene boyunca gittiğim düğünlerde dümbek, keman, gırnata çaldım; hatta Yeniköy’de yapılan bir düğünde, Çakır Hüseyin lakaplı zurnacı arkadaşımın yerine tecrübem olmamasına rağmen zurnanın sesini yakalayarak, tamamen doğaçlama çalarak düğünü ettim geldim.
Düğünlere kimlerle birlikte çalgıcılık yapardınız.?
Malik vardı kemancı, Davulcu Murat vardı, Mehmet vardı, Yılmaz vardı. Gırnatacı Nurettin vardı,… Çoğu öldü gari onların.
Eşiniz, (Fatma Bacaksız) kendisine yaktığınız türküden söz etti. Bu türküyü bizimle paylaşabilir misiniz.?
Alçecik tepede kavuştum yarime,
Alçecik tepede kavuştum yarime.
Hazırlamış bohçasını sarmış beline,
Hazırlamış bohçasını sarmış beline.
Kendine de aşık değilim, tatlı da diline,
Kendine de aşık değilim, tatlı da diline.
Ağlamazsan kara da gözlüm bu işler olur,
Seni benden ayıranlar Allahtan bulur…
Bodrum Hakimi Türküsü, bugün ilçenin sınırlarını aşarak, tüm ülkeye mâl olmuş bir değerimiz. Bodrum Hakimi Türküsünü bestelemenizin ardından “ Devlet memuruna türkü yakmak ” suçuyla mahkemeye çıkarılmışsınız. Bu olayın nasıl yaşandığını anlatabilir misiniz.?
Hakime Hanım türküsünde, iki jandarma geldi. Vallahi vela korktum bak … Korktum. Neyse gittik. Köprü başına vardık. Eveli Koçu Mustafa vardı. Bodrumlu efe, Kör Üseyin vardı efe. Bunlar bekletturumuş orda bene. Doldurdula bi topurcuk doldurdula, bi depdile. E ben dedim savcıya gidiyom. Senlen gideriz. Efe, savcıya girdim emme, en aşağı 200, 300, 400 kişi birikti mahkemeye. Savcı diyor ki:
“ Sen nasıl devlet memuruna türkü yakarsın ”
Kafam da neşeli:
“ Kaldır kollarını savcı bey bir de sene besteleycem ” dedim. Vallahi böyle:
‘ Bodrumun yolları taşlık,
Cebimde kalmadı harçlık,
Sen savcı bey al ifademi,
Böyledir bu gençlik…’ dedim. Tamam tamam dedi. Söyle.
Hindi okukduru: “ Bodrumlular erken biçer ekini ” manası:
“ Bizde o sene, arpa orağını biçerler ” dedim.
E, “ Feleğe kurban gitti Bodrum Hakimi ”.
“ Keçi, koyun, deve, sığır, olsa eti bizim. İnsan etini kim yer ” dedim ben.
Bütün böyle bir yaptık, bir aldılar beni omuza. Bodrum’un içinden böyle bir çalıyorum, gezdiriyorlar beni böyle. Eski yıldızın lokantası vardı içerde Hasan vardı, Karakaşın güveysi. Ben orada içerde çaldım Bodrum Hakimini, bu camlar tangır tangır, millet kırdı. Ben bu günleri gördüm…
Günümüzde yapılan düğünler hakkında ne düşünüyorsunuz.?
Düğünlerde org çıktı bizim kültürümüz bitmiştir. Org öldürdü hepsini.
Mustafa Bacaksız amcanın yanından ayrılırken, güzel bir gün geçirmenin ve Türk kültür tarihine not düşürecek yeni bilgiler edinmenin heyecanıyla Bodrum’un yolunu tutuyorduk. Yüzyıllar içinde, isimleri unutulan saz şairlerinin ruhları Çelik usta sayesinde huzur bulduğuna eminim.
Ömrün uzun olsun Mustafa amca. Yeniköy/Mumcular, 2010.
Kaynak:
(Cezmi Çoban, Belleklerde Yaşayan Bodrum,
İstanbul, 2012, sayfa: 36-44.