Bodrum Gündem

Birileri toz yutuyor, diğerleri yeşil

İş makineleri, sabahın erken saatlerinden, ertesi gün sabahın ilk ışıklarına kadar taş kırıyor, hafriyat kamyonları, kesilen çam ve mandalina ağaçlarını çöpe taşıyor.

Döviz kaynağı tatil köyleri, villaya dönüştürülüyor.

“Rant” peşinde koşan sadece büyük müteahhitler değil, Bodrum’da oturan yazlıkçılar da yasa dinlemeden  “imar planlarına” aykırı yapılaşmaya, evlerini büyütmeye başladı. Evlerine ilave depolar, teraslar için kolları sıvadı.

Seçim öncesinde çıkarılacağı iddia edilen “imar affı” beklentisiyle,  ikinci konutlarda oturanlar da hummalı bir “imar tecavüzüne” başladı. Hatta ne zaman çıkacağı belli olmayan imar affını yakalayabilmek için zaman kazanmaya çalışıyor, Bodrum Belediyesi’ne “sen bana niye ceza yazdın”  diye karşı dava açıyorlar.

Arkasında oturan komşusunun deniz manzarasını kapatacak şekilde, yasalara, imar planlarına aykırı pergolalar, ilave teraslar ve ilave balkonlar yapılıyor. Bir oda bir salon yazlıklarını, 3 oda haline getirerek, “rant” a ortak oluyor. Bu nedenle de Bodrum’da komşusu ile mahkemelik olmayan kalmadı.

Yarımada’da davalar patladı

Bodrum Belediyesi ‘ne ve Cimer’e adeta şikâyet yağıyor. Bodrum Belediyesi’nin mühürleri sökülüp atılıyor, kaçak alanlar kullanılmaya devam ediliyor. Bazı meslek gruplarının, kaçak inşaatları önce şikayet edip sonra, ranta ve ticarete dönüştürdükleri iddia ediliyor.

Bodrum Belediyesi’nde bu konuda bir istatistik var mı onu da bilmiyorum ama Bodrum’da, komşusu ile mahkemelik olan dava sayısını da merak ediyorum.

BURASI, TÜRKBÜKÜ- HEBİL KOYU  

Yazının ekine fotoğrafları ekledim. Bu fotoğraflar aynı yerden, çeşitli zaman aralıklarında çekildi. Burası, Bodrum’un ünlülerin akın ettiği Göltürkbükü Mahallesi ve HEBİL KOYU.

Geçtiğimiz yıl bu koyda,  yeşiller arasında VOYAGE isimli bir tatil köyü vardı. Yabancı turist kalıyor, ülke döviz kazanıyordu.

Şimdi ise, aynı yerde inşaat makineleri çalışıyor. İnşaat sezonun başlamasıyla birlikte Hebil Koyu’na, vinçler, taş kırma makineleri ve hafriyat kamyonları girdi.

Tatil köyü, villa-konuta dönüştürülüyor. Mandalina bahçelerinde olduğu gibi…

“Yok ya, olmaz” demeyin. Voyage Tatil Köyü’nü yıkarak yerine villa-konut yapanın, her gün tatil bölgelerinde gezen bir bakan olduğu iddiaları var.

Bu nedenle de, inşaatla ilgili şikâyetler arttıkça inadına, gürültü de artırılıyor. Hiç kimseyi dinlemeden yeşil gördükleri her şeyi, ağaçları kesmeye, kayal arı yok etmeye devam ediyorlar.

Buradaki yeşil yağmayı, maalesef her gün izliyorum. Yazının devamında anlatacağım, aynen İncirlipınar’daki BO Viera inşaatında olduğu gibi…

İnşaat sezonunun açılmasıyla birlikte girdiler Hebil Koyu’na…

İlk gün; dışardan görülmemek için içerden çalıştılar. Ağaçları seyrelttiler, aradaki ağaçları kestiler. Hızlı çalışıyorlar.

İkinci gün; Hebil Koy’dan, bulunduğum yerden, oturduğum iskeleden, 2 adet vinçin daha inşaat alanına geldiğini gördüm. Vinç Sayısı 3’e yükseldi. Yeşilin ve ağaçların azalmasıyla, toprak rengindeki  iş makineleri ve hafriyat kamyonlarını görebiliyordum artık.

Üçüncü gün; Fotoğraf makinesiyle iskeleye gittiğimde, “bir tatil bakanına” ait olduğu iddia edilen inşaat alanının dışındaki ağaçlar da artık yoktu. Yeşil kalmamış, toprak ortaya çıkmıştı. Hatta, evlerin  yapılacağı zemin teraslanmaya bile başlamıştı.

Kalan ağaçlar da yok edilmişti.

Tıpkı, Hebil Koy’un  sol  kıyısındaki İncirlipınar’da olduğu gibi.

Kayaköy’ün yanıbaşında yıllardır süren BO ViERA inşaatına da maalesef tanıklık etmeye devam ediyorum.

Çünkü, evimin terası doğrudan o yeşile, Kayaköy’e bakıyor, Bo Viera karşımdaydı. Yıllarca, buradaki yeşilin yok edilişini belgeledim. Halen taş kırma makinesinin gürültüsüne ve çıkan toza tahammül etmek zorunda kalıyorum.

Hekimköylülerle birlikte…

Benim gibi, iki inşaat arasında sıkışan Hekimköy sakinleri, iş saatlerine uymadan yapılan çalışmalar ve çıkan gürültüler nedeniyle rahatsızlar.  Hebil Koyu ve BO Viera şantiyelerinden gelen seslere ve toza tahammül ediyorlar.

Birileri toz yutuyor, diğerleri  ise yeşil…

Afiyet olsun mu?

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Fikret Mandiraci Hess dedi ki:

    Yazik ki ne yazik.Bir bucuk ay evvel kuzey ve Baltik denizinde bir gezi yaptim.Alman-Danimarka-Isvec adalarini da gezdim.Bunlardan Sylt ada’sini bize gezdiren rehber 100 yillik tertemiz güzel evleri göstererek buralara yeni evleryapilmasinin yasak oldugunu sadece renovasyona izin verildigini anlatti .Bir cok toprak sahibi kendi topraklarina bile ev yapmaya müsadeli degil(gelgit olayindan)dan dolayi.Adaya arabayla degil, yalniz araba ve otobüsler icin anakara (Almanya)ve ada arasina dösenmis raylar üzerinden gidilebiliniyor.Hava kirliligi ve gürültüye karsi.Imrenmedim desem yalan olur.Insallah gözünü rand bürümüs insanlar bir gün paranin yenilmeyecegini ondan daha kiymerli seyler oldugunu anlarlar.