Bodrum Gündem

Çocukluk, Gökyüzü Gibi Olsun!

2023’e girerken umut dolu bir yazı yazmaya kendimi nasıl zorladım, yazı başlığını kaç kez değiştirdim bir bilseniz… Aralık ayını “haklar” ayı gördüğümdendir, çıkmaz sokak olsun istemedim. Kaptan, nice ağır fırtınalarda bile sığınacak bir liman bulur, değil mi?

Yıllardır, varlığından güç aldığım gazetemizden, içimi ısıtan bir röportajla başlayalım: Efes Selçuk Belediye Başkanı Avukat Filiz Ceritoğlu Sengel, halkının “Bizim Gız”ı olmuş. Bu takma ad, yakışmış ona. “Odağımız halk olmalı. Yol yapılır, çöp toplanır, park-bahçe bakılır; aslolan insana dokunmaktır.” diyor. Bir eğitimci olarak yüreğimde duydum, sesini. “Görevler ve makamlar, gelip geçicidir. Önemli olan görevi bıraktığımda herkesin gözünün içine gururla, onurla, utanmadan bakabilmek.”

8600 yıllık Efes Selçuk’un kadın belediye başkanına yakışan da budur. Dünü, bugüne, yarınlara taşıma sevdasında. Yörenin narına, ayvasına, mandalinasına, zeytinine kendi malı gibi bakıyor; çocuklarını, kadınlarını, toprağını, antik değerlerini koruyor. Uygar, insanca, ekolojik bir yaşam biçimini içtenlikle sözcüklere döken bildirimi ile “Efes Tarlası Yaşam Köyü” kurmuş, tarım işçisi kadınların çocukları için geliştirdiği “Masal Evi” tasarımı ile de ödül almış; yine tarım müzesi açıp adını “İsmail Hakkı Tonguç Tarım Müzesi” koymuş. Ziraat Odası mühendislerinin, çiftçileri bilgilendirmelerini sağlamış.

Bodrum Belediyesi de Garova Etrim Köyü’nde, benzer çalışmalarla yöremizin tarımdaki yüzünü ağartmaya çalışıyor. Sayıları 41 olan (yazıktır), %3’ü geçmeyen kadın belediye başkanlarımızı kutlarken T.C. Devleti’ne yakışmayan siyasetteki cinsiyet eşitsizliği yıllardır -nedense- sürmektedir. Oysa siyasette, ekonomide, toplumsal yaşamda, bilimde, sanatta “Bizim Gızlar” yerini almalı. Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, Prof. Dr. Türkan Saylan gibi “At Kızlar” çoğalmalı, öncülükleri unutulmamalı… Koç Üniversitesi Rahmi Koç Bilim Madalyası’nın yedincisini alan Prof. Dr. Bilge Yıldız’ı, nice kadın yıldızlar izlemeli… “Ulu Önder”imizin de dediği gibi “Dünyada gördüğüm her şey kadının eseridir. Kadınları geride bırakılan toplum, geride kalmaya mahkûmdur.”

2022’yi, derin yoksulluklarla kapatıyoruz. Bu, en çok çocuklarımızı, kadınlarımızı vuruyor. Yirmi beş milyon çocuğumuz aç, eğitimsiz, sağlıksız… Göç, savaş, kaygı, korku çemberinde yaşıyorlar üstelik. Eksik beslenme, çocukları büyütmüyor. Yaşlar büyüse de boy atmıyor, beyin gelişimi olumsuz yönde etkileniyor. Beş kadından biri, çocuk yaşta oyun oynayamadan evlendiriliyor. Bir milyon çocuk, çalıştırıldıkları için okul yüzü görmüyor (hediyesi mi-cezası mı günlük 15 TL). Sokak çocukları uyuşturucu tuzağında, dört-altı yaş çocukları Kuran kurslarında. Latin harflerine ters düşürülüyor.

***

Eğitim Birliği Yasasına baş düşmanlık… Bilgisayarın, kitabın ulaşamadığı nice çocuk…
İyi bir yaşam, öncelikle çocukların hakkıdır… İçimizdeki çocuğu yaşattıkça insanızdır…

Çocukluğun, 18 yaşın sonuna dek sürdüğünü, sonrasında bu yoklukların, sorunların kuşaklar boyu aktarıldığını düşünecek olursak bu ağır sosyokültürel yük nasıl kaldırılacak?

***

Ana tanrıçaların yurdu Anadolu, bugün çocuklarını ve kadınlarını koruyamama, yaşamları sürdürülebilir kılamama noktasında çırpınmaktadır… Cinsiyet eşitsizliğinin son trajik olayı, din bezirganlığının kollarından biri olan tarikatlardan çıktı! Altı yaşındaki kız çocuğu, ailesi tarafından 29 yaşındaki bir tarikat müridiyle evlendirme anlaşması ile yıllarca işkence gördü!

Özgür basın olmasa ne yapardık, bilmiyorum! Siyaset ticaret tarikat üçgeninin kurbanları bitmiyor. Adalet terazisinin ayarını bozmaya gör… “Vurulduk ey halkım, unutma bizi!” diyen Uğur Mumcular bugünkü cumhuriyetin yitik kadınlarıyla çocuklarının sesini yıllar önceden duyurmuştu, üstelik…

“Büyükler, çocuklar kadar “laik” olsaydı kimse cenneti başka yerde aramazdı.”

Çocuklarla birlikte geleceğimiz de çalınıyor. Bataklık genişliyor. 2016’da yazdığım “Çocuklara Dokunmayın Efendiler”de Adana-Aladağ tarikatının kız yurdunda, orta öğretim çağında on çocuğumuzun ölümü ile arkasındakilerin çaresizliği sürüyor. Daha nice hesabı sorulmayan haksızlıklar, utançlar… Oysa Türkiye, BM çerçevesindeki temel insan hakları sözleşmelerine taraftır. Birleşmiş Miletler Çocuk Hakları ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgelerinde imzaları vardır siyasetçilerin, yöneticilerin.

***

Şairler söz alsın, tatlıya bağlasın yazıyı…

Cahit Sıtkı: “Affan Dede’ye para saydım, sattı bana çocukluğumu.”

Nazım Hikmet: “Dünyayı çocuklara verelim, allı pullu bir gelin gibi verelim oynasınlar, yıldızların arasında.”

Tahsin Saraç: “Sakın kuş vurma yavrum, uçar kuşlar gökyüzünde.” “ Çocuklar kardeş oldu mu ne açlık kalır, ne korku, barışır kurtla kuzu.”

Yeni yılda, şiirlerdeki duyguların dünyayı ve ülkemizi sarması dileğiyle…

Eğitimci

Hatice Yücel

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Nazan Tümer dedi ki:

    Değerli Öğretmenim,
    Yüreğinize, kaleminize sağlık. Yeni yıl, gönlünüzdekileri versin…
    Saygılarımla…