Bodrum Gündem

2000 Yıllık Bir Resmin Anlattıkları

Sıcaklar arttı, tüm sahil kasabaları gibi bizim buralar da doldu taştı.

Kıyılar artık cıvıl cıvıl.

Tatilcilerin arasında her türlüsü var.

Mayolusu da, bikinilisi de, az da olsa haşemalısı da.

Mayolular çoğunlukla göbekliler.

Özellikle de erkekler.

Göbeklerini içlerine çekseler de nafile.

Çünkü göbekliler hemen fark edilmekte.

Mayolu kadınlar da genelde kilolu olanlar.

Ama onlar kilolu sözünü sevmiyor, kendilerini “Balık etli” diye tanımlıyorlar.

Evet, balıketli de, zargana da balık, balina da!

Gençler ve fiziğine güvenenler ise bikini giyiyor.

Genelde de spor yapıp, yediğine içtiğine dikkat edenler.

Bikini gerçekten fiziği düzgün olana yakışıyor.

 

Mayo dilimize Fransızca’dan geçmiş.

Maillot kelimesinden.

Bedeni sıkıca saran giysi anlamında.

Peki ya bikini ne demek?

Neden bu iki parçalı deniz giysisine bikini diyoruz?

 

Tarih 1 Temmuz 1946’ydı.

Amerika Birleşik Devletleri Pasifik Okyanusu’nun kuzeydoğusundaki Marşal Adalarının mercan atollerinde nükleer denemeler yapıyordu.

Ardı ardına atılan bombalar cennet adalarda yaşamı perişan ediyordu.

Öyle ki, radyoaktif maddeler doğaya ölüm saçıyordu.

67 değişik bomba kullandı.

En son hidrojen bombası attı.

1 Mart 1954 yılında  “Castle Bravo” kodu altında yapılan denemede 15 megatonluk bir kuvvetle patlayan hidrojen bombası, 1945’de Hiroşima’ya atılan  atom bombasının  1000 katı gücündeydi.

Radyasyon 11 bin km karelik bir alana yayıldı..

Patlama sırasında 145 km uzaklıkta bulunan “Lucky Dragon No. 5” isimli Japon balıkçı teknesinde bulunan 23 balıkçı radyasyondan zehirlenirken, biri yaşamını yitirdi.

Radyoaktif maddelerin izleri Avustralya, Hindistan, Japonya, ABD ve Avrupa’da da gözlemlendi.

Karadaki ve denizdeki canlılar katliama uğradı..

Adalarda yaşayan yerliler zorla vatanlarından sürüldü.

Zamanla bunların çoğu öldü.

Evlerine geri dönmek isteyenler ise adaların tamamen radyoaktif maddeden temizlenmesini bekledi.

İşte o günlerde Paris’te bir defile vardı..

Fransız Louis Reard tarafından yeni deniz giysileri tanıtılıyordu.

O güne kadar özellikle kadınlar denize tek parça bir giysiyle, yani mayo ile giriyordu.

Modacı Reard’ın tasarımı ise farklıydı.

İki parçalıydı.

Defile büyük ilgi gördü.

Tasarımın sahibi Reard’a yeni giysinin adını sordular.

Hiç düşünmeden “Bikini” dedi.

Herkes şaşırmıştı..

Çünkü Bikini, Amerika’nın Pasifik’te nükleer bombalarla ölüm kustuğu o adaların ismiydi.

Bikini Adaları’nda yaşayan Bikinililer’e destek olmak amacıyla bu isim verilmişti.

Fransız  Louis Reard bikiniyi tanıttığında ise Vatikan ayağa kalktı.

Bikininin müstehcen ve günah olduğunu açıkladılar.

Avrupa ve Akdeniz’de kiliseler bikiniyi yasakladı.

Ancak zamanla halk benimseyince ve bikini milyarlarca dolarlık bir sektör olunca geri adım attılar.

Müslüman ülkelerde hala caiz değil.

 

Oysa Fransız modacı Louis Reard’ın “benim tasarımım” dediği bikini yeni bir giysi değildi, antik çağdan ç’alıntıydı.

Hem de Anadolu’dan.

Kuruluş tarihi MÖ 6000’lere kadar giden Çatalhöyük’te ana tanrıça bikiniye benzer iki parçalı bir giysiyle tasvir edilmişti.

Antik Yunan ve Roma döneminde de kadınlar bikini benzeri giysiler giyebiliyordu.

Onların tanrıları ve tanrıçaları kadınların giyimine kuşamına karışmıyordu.

Paylaştığım Roma mozaikleri Sicilya’da Piazza Armerina’daki

bir villanın taban süsü.

Ne çok şey anlatıyor aslında değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.