Bodrum Gündem

Kurultay’da “taktik” savaşları, konuşma stratejileri

CHP’nin 38. Kurultayı’nda sonucu, Özel ve Kılıçdaroğlu’nun konuşmaları belirledi. Adayların konuşmaları sırasında, delegenin oyları bir Kılıçdaroğlu’na bir gitti, bir Özel’e.

Nasıl mı, anlatayım.

Öncelikle, kurultayda genel başkan adaylarının konuşmalarının sıralaması anlamlıydı.

CHP Kurultaylarında adaylar, konuşmalarını arka arkaya yaparlar. Normal olarak önce, genel başkan sonra da diğer adaylar konuşur. Böylece adayların konuşmaları tamamlanır sıra, delegenin oyuna gelirdi.

Ancak dün öyle olmadı.

Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmalarının sıralamasında “taktik savaşları” yaşandı. Tabii bu taktiklere Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu da ortak oldu ve “genel başkan adayım” dediği, Özgür Özel lehinde adımlar attı.

İlk atak, Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu ikilisinden geldi

38.Kurultay çalışmalarını kısa ve “tarafsız” bir konuşma ile başlatan İmamoğlu, daha sonra konuşmasını yapmak üzere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu davet etti.

Buraya kadar normal.

Ancak Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından sonra, “normal akışa” göre, diğer genel başkan adayı Özgür Özel’i konuşmasını yapmak üzere kürsüye çağırmadı.

Ancak öyle olmadı.

Özel, yarışta, “son konuşmacı” olmak istedi. Salondakiler, Özgür Özel’in konuşmasını bekliyordu. Divan Başkanı İmamoğlu ise bu konuda bir açıklama yapmadan diğer gündem maddelerine geçti. Adayların konuşmalarının sıralaması değiştirilmişti.

İbre, Kılıçdaroğlu’na yöneldi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması delege üzerinde olumlu bir etki yaptı ve coşkuyla alkışlandı. İbre Kemal beyin lehine döndü.

Kemal beyin, “sırtımdaki hançerlerle seçimlere girmek zorunda kaldım”, “yüküm sırtımdaki hançerlerle ağırlaşmıştı”, “ateşi ve ihaneti gördüm”, “bay kemalin arkadaşı olmak için vefalı olacaksın arkadan hançerlemeyeceksin” sözleri önemliydi. Konuşmasının sonundaki veda sözcükleri, “bir sonraki kurultayda sizlerin arasında oturup yeni genel başkanı alkışlayacağım” salonu ve delegeyi ayağa kaldırdı.

Oylar Kılıçdaroğlu’na gider gibiydi.

Eczacılık Kongrelerinden deneyimli Özgür Özel, Kemal beyin hemen arkasından konuşsaydı, salonu oldukça etkileyen Kemal beyin bu coşkulu konuşmasının gölgesinde kalacaktı. Özel, daha önce hazırladığı konuşmayı okuyacak ve Kemal beye vereceği cevapları hazırlamak için zamanı olmayacaktı. Adaylık yarışında “son konuşmacı” olmak istiyordu.

Özel’e, Kemal beye vereceği cevaplar için zaman kazandırıldı.

Konuşmasını revize etmek için zaman kazanan Özgür Özel, yakın kurmaylarıyla kurultay salonundaki bir odaya çekildi. Ve, Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını masaya yatırdı, analiz etti. Kemal beyin, hangi iddialarına verecekleri cevapları belirledi.

Konuşmasını tamamlamak için zaman kazanan, konuşmasına eklemeler yapan ve Kemal beye vereceği cevapları belirleyen Özgür Özel akşam saatlerine çıktığı kürsüde etkileyiciydi.

Kemal bey konuşmak istemedi.

Sabah saatlerine Kılıçdaroğlu ve Özel’i arka arkaya konuşturmayarak Özgür Özel’e zaman kazandıran Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu, akşam saatlerinde yeni bir “stratejiye” başvurdu.

Özgür Özel’e söz verebilmek için gündeme “adaylık konuşması” diye bir madde ekledi. Kemal bey sabah saatlerinde bu konuşmayı yaptığı için kürsüye çıkmadı.

Böylece sıra Özel’e gelmişti.

Adaylık yarışında, “son konuşmacı” olmanın avantajını iyi kullandı. Salona hakimdi. Kazandığı zaman içerisinde konuşmasında yaptığı şu değişiklikler önemliydi.

“Hiç üstüme almadım. CHP’de hançer yok, hançerleyecek de kimse yok”, “39 milletvekili verilirken biz yoktuk. Gizli protokol yaparken biz yoktuk”, “Sağcı danışmanlar gidecek. O katta 12 oda var. O 12 odada 12 sekreter olacak. İl başkanı, ilçe başkanı Ankara’ya gelince o 12 ofis örgütün ofisleri olacak.”

İbre, Kemal beyden Özgür Özel’e döndü

Kemal beye saatler sonra yanıt veren Özgür Özel’in konuşması gerçekten çok güzeldi. Etkileyiciydi ve salonu yeniden heyecanlandırdı ve ayağa kaldırdı. D”Son konuşmacı” olmanın avantajını iyi kullanmıştı.

Delege, bu coşkuyla sandığa giderse Özgür Özel kazanacaktı.

Sataşma nedeniyle söz istedi

Oturduğu yerden Özgür Özel’i dikkatle dinleyen Kılıçdaroğlu’nun bir şeyler yapması gerekiyor, Özel’in iddilarına cevap vermesi gerekiyordu. Salonun bu haliyle seçimi kaybediyordu.

Can havliyle divandan söz istedi. Ancak “adaylık” konuşması yapmak istemediği için, bir formül bulmalıydı. Delegeyi kendine döndürebilmek için “son konuşmacı” olmalıydı.

“Sataşma” aklına geldi. Yine teamüllere göre çok uygulanmayan “sataşma” maddesinden söz isteyen Kemal beye cevap hakkı verildi.

Bu taktik te yetmedi Kılıçdaroğlu’na.

Kemal bey, Özgür Özel’i CHP’yi tanımamakla suçladı. Parti çatısı altında, Dış politika kurulu olduğunu bile bilmediğini söyledi. ABD, İngiltere ve Almanya’ya yaptığı gezilerin ana temasının yapay zeka ve teknoloji olduğundan bile haberdar olmadığını anlattı. Sonuçta, “genel başkanlarda çifte standart olmaz” diyerek kürsüden indi.

Ancak bu cevap delege üzerinde etkili olmadı. Salonu coşturamadı son konuşmacı avantajını kullanamadı. Hatta, Özgür Özel’e cevap vermesi bile eleştirildi.

38.Olağan Kurultayın sonucunu, konuşma sıralaması, konuşma taktikleri ve konuşma içeriği etkili oldu.

Bay Kemal etkili olamadı, “Eski CHP Genel Başkanı” ünvanı alarak evine döndü.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.