Bodrum Gündem
Abbas Coşar

Abbas Coşar

Abbas Coşar, 30.08.1970 tarihinde Malatya'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Malatya'da tamamladı. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mekteb-i Mülkiye) iktisat Bölümünden mezun oldu. 1993 yılında açılan sınavda başarı göstererek Maliye Bakanlığı Stajyer Gelirler Kontrolörü olarak göreve başladı. Maliye Bakanlığında Gelirler Kontrolörü ve Gelirler Başkontrolörü olarak 14 yıl görev yaptıktan sonra 2006 yılında Yeminli Mali Müşavir olarak çalışmak üzere özel sektöre geçti. Halen Yeminli Mali Müşavir olarak görev yapmakta ve Bir Bağımsız Denetim Şirketler Grubu bünyesindeki şirketlerin Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmektedir. Vergi Hukuku alanında yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmakta olup, Vergi Sorunları Dergisinde 2 yıllık bir süreyle yazı işleri müdürlüğü yapmıştır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

    İmalatçı ihracatçılara %10 KDV iade uygulaması

    Pek çok ülkeyle benzer biçimde Güney Kore ve ülkemizde de Kalkınma Plan ve Programları “ithal ikameci sanayileşme stratejisi” temelinde uygulanmıştır. İthal edilen ürünlere karşı ulusal ürünler ithal kotaları ve gümrük uygulamalarıyla desteklenmiştir. 1980’li yıllarda ortaya konulan “ihracata yönelik strateji ” ile dışa açılım sürecine girilmiştir.

    İki ülke ekonomisi de 1962-1980 yıllarında planlar ile yönetilmiştir. Türkiye’de uygulanacak kalkınma planlarının tespiti için “Devlet Planlama Teşkilatı”(DPT), Güney Kore’de ise “Ekonomik Planlama Kurulu” (EPB) kuruldu.[1]

    Dolayısıyla 1960’larda dünya tica- retinde hammadde sağlayıcısı olarak dâhil olan Güney Kore ve Türkiye’deki ekonomik gelişmişlik farkı, Batı’nın dünya egemenliği içindeki yeri ile ilgiliy- di. Güney Kore, Batı’nın dünya egemenliğine tehdit oluşturan komünizmin tecrit edilmesinde stratejik öneme sahipti ve bu önem Türkiye’ye nispeten Güney Kore’ye çok daha fazla maddi destek verilmesini sağlamıştı. ABD’nin Güney Kore’ye 1961’e kadar yaptığı yardımlar 1,9 milyar doları, BM yardımları ise 150 milyar doları bulmuştu (Nahn, 1998: 222-228). 1960’a kadar Türkiye’ye ABD ve uluslararası yardım kuruluşları tarafından yapılan yardımların toplamı ise 2 milyar dolar idi. Buradan Güney Kore’nin ayağa kalkmasında ABD’nin ve uluslararası kuruluşların son derece etkili olduğu söylenebilir.

    Ekonomik açısından da zorlu eğitim ve iş hayatının meyveleri alınmış.

    IMF’nin 2021 milli gelir tahminlerine baktığımızda Güney Kore’de kişi başına düşen milli gelir 34 bin 866 USD iken, aynı listede Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 9 bin 327 USD olarak tahmin ediliyor. Ülkemizde yükselen döviz kurlarını dikkate aldığımızda bu rakamların bile hayal olduğu açık. Listede Türkiye’nin altında kalan ülkeleri bu yazıda konu etmeyelim.[2]

    Güney Kore eğitim sisteminin avantajları kadar dezavantajları olduğunu da söylemek mümkün. Ülkeyi teknoloji, milli gelir, yüksek kalitede eğitim açısından dünyadaki sayılı ülkeler arasın sokan bu yaklaşım, aynı zamanda yüksek intihar oranına ve çekilmez bir iş-özel hayat dengesizliğine de sebep oluyor.

    Aynı yollardan geçmekte olan Türk gençliğini düşündüğümüz zaman, yoğun işsizlik, düşük gelir, liyakat ile başarılı olunamayan KPSS sistemi, dünya ölçeğinde bir değer ifade etmeyen üniversite diplomaları, 40 yıldır aynı çabaları gösterip benzer sıkıntıları çektiğimiz ama meyvelerini alamadığımız gerçeğini net olarak ortaya koyuyor.

    Tarih içerisinde başa baş rekabet ettiğimiz Güney Kore ise Türkiye’den 4 kat daha fazla milli geliri, dünyanın en önemli markalarını yaratmış iş dünyası, yüksek kalitede eğitim seviyesi ile çekilen sıkıntılara değen sonuçlara ulaşmış.

    Türkiye ve Güney Kore benzer ekonomik politikalar uygulayan iki ülke konumunda olmalarına rağmen  özellikle  ulusal  gelir  ve  sanayileşmeyle  teknoloji  birikimi  açısından  Güney  Kore 2000’li yıllarda Türkiye’den daha büyük performans sergilemiştir.

    Güney Kore’deki başarılı sonuçlar piyasa temelli olan politikalar ile devletçi temele dayanan politikaların zaman ve ekonomik yapıya göre değişen kombinasyonları ile elde edildi. Türkiye’nin Güney Kore’nin gerisinde kalması ise neoliberal bakış açısıyla, içe dönük sanayileşme politikası, devletçi bakış açısıyla, etkin olmayan devlet müdahalesi, piyasa dostu yaklaşıma göre ise devletin sınırlı görevini yerine getirememesi şeklinde açıklanabilir.

    İhracata dayalı büyüme modeline geçen iki asya ülkesi arasındaki kalkınma modeline kısa bir perspektif ile görme biçimleri üzerinden bir dil oluşturmaya çalıştık.

    İhracat Bedeline Göre KDV İade Uygulaması

    Hazine ve Maliye Bakanlığı, imalatçı ihracatçıların hem talep edebilecekleri iade tutarlarını artırarak KDV kaynaklı finansman yüklerini azaltmak, hem de iade işlemlerinde kolaylık sağlamaya yönelik yeni bir uygulama geliştirdi.

    İmalatçıların bizzat üreterek doğrudan ihraç ettiği malların %10’una kadar götürü olarak hesapladığı tutarı isteyen mükelleflere iadeye konu etmesi imkanı getirildi. KDV iadesi uygulamasını kısaltarak %10’a kadar KDV iadesi uygulaması olarak ifade edeceğiz.

    41 Seri No’lu KDV Tebliği ile KDV Genel Uygulama Tebliğinde yapılan düzenleme kapsamında hayata geçirilen bu uygulama, sektör ayrımı yapılmaksızın tüm imalatçı ihracatçılar için geçerli.[3]

    Sektör ayrımı yapılmaksızın imal ettikleri malları doğrudan/bizzat ihraç eden imalatçılar uygulamadan faydalanabilir. Bu durumda ihraç kayıtlı satışlar ya da imalatçı vasfına sahip olunmasına karşın bizzat üretimi yapılmadan ihraç edilen ticari emtia için bu uygulamadan faydalanılamaz.

    √ Sanayi siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesini haiz olması veya (üretici belgesi) herhangi birine sahip olması, ( “imalatçı belgesi” olarak anılacaktır.),

    İlgili meslek odasına kayıtlı bulunması,

    Üretimin yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan Sanayi Sicil Tebliğlerinde öngörülen sayıda işçi çalıştırması ve gerekli araç parkına sahip olması veya kapasite raporundaki üretim altyapısına sahip olması, gerektiği ifade edilmiştir.

    İmalatçı belgesinde yer alan üretim kapasitesine (kapasite raporuna) göre imal edilebilecek mallar (hem cins hem kapasite olarak) ile bu kapsamda fason olarak imal ettirilen mallar için bu uygulamadan yararlanılabilir.

    İmal ettikleri malları doğrudan ihraç eden imalatçılar, ihracat teslimlerine ilişkin olarak yüklendikleri KDV tutarına bakılmaksızın ihracat bedelinin %10’una kadar devreden KDV tutarı ile sınırlı olarak iade talep edebilirler. Bu ifadeden mükelleflerin kendi ihtiyarında daha düşük oranda/tutarda iade talebinde bulunabilecekleri anlaşılmaktadır.

    İmalatçıların doğrudan ihraç ettikleri malların bünyesinde yurtiçi veya yurtdışından KDV ödemeksizin temin ettiği malların bulunması halinde, ihracat bedeline ilişkin iadenin hesabında, ihracat bedelinden bu şekilde temin edilen malların bedeli düşülür. İade edilecek KDV kalan tutar dikkate alınarak belirlenir. Anlaşılacağı üzere bu yöntemle iade alınabilecek tutar (azami iade tutarı), ihracat teslimlerinden KDV ödenmeksizin yapılan alımlar düşüldükten sonra kalan tutarın %10’undan fazla olamaz. Örneğin ihracat bedelinin 4.000.000 TL, KDV ödenmeksizin yapılan alımların 1.000.000 TL olduğunu varsaydığımızda bu yöntemle iade talep edilebilecek tutarın hesabında 3.000.000 TL (4.000.000-1.000.000=3.000.000) dikkate alınacaktır. İade tutarı ise 300.000 TL’dir (3.000.000 X %10 = 300.000).

    İmalatçılar bu uygulama kapsamındaki işlemlerini, ilgili dönem KDV beyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığının “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 338 kodlu “İmalatçıların Mal İhracatları [KDVGUT-(II/A-1.1.4.2.)]” satırını kullanmak suretiyle beyan ederler.

    İade Taleplerinde Aranacak Belgeler

    Standart iade talep dilekçesi

    İlgili meslek odasına üyelik belgesinin onaylı örneği (Belgede değişiklik olmadığı sürece bir defa verilmesi yeterlidir.)

    İmalatçı belgesi (Belgede değişiklik olmadığı sürece bir defa verilmesi yeterlidir. Yukarıda da bahsedildiği üzere vergi dairelerince ayrıca bir imalatçı belgesi talep edilse de KDVGUT’nin II/A-8.3 bölümünde belirtilen imalatçı belgelerinden birinin yeterli olması gerekir)

    Satış faturaları listesi

    Gümrük beyannamesi veya listesi (ihracatın niteliğine göre serbest bölge işlem formu, ETGB, ilgili gümrük idaresince onaylı antrepo beyannamesi)

    İhracatın beyan edildiği döneme ait indirilecek KDV listesi

    İadesi Talep Edilen KDV Hesaplama Tablosu

    Teminat karşılığı iadelerde teminat

    İhracatın beyan edildiği dönemden önceki son 24 döneme ilişkin indirilecek KDV listesi (Aynı dönemleri kapsayan indirilecek KDV listesinin bir defa verilmesi yeterlidir. Önceki dönemlerin herhangi birisinde ödenecek KDV beyan edilmesi durumunda, ödenecek KDV beyan edilen dönemden sonraki dönemlere ilişkin indirilecek KDV listesi verilmesi yeterlidir.)

    Bu uygulama kapsamındaki iadelerin nakden/mahsuben (kısmen nakit kısmen mahsup şeklinde de olabilir), teminat/artırımlı teminat karşılığında,  İTUS/HİS uygulamaları kapsamında, YMM Raporuna (ön kontrol raporu dâhil)/Vergi İnceleme Raporuna göre talep edilmesi mümkündür.[4]

    Bu Uygulamanın Artısı Eksisi Nedir?

    *Yüklenilen KDV listesi oluşturmak suretiyle veya ihraç kayıtlı teslimde bulunarak halihazırda ihracat/ihraç kayıtlı teslim bedelinin %10’unun üzerinde KDV iadesi alıyorsak, yeni uygulama daha az KDV iadesi almamıza ve devreden KDV kaynaklı finansman yükümüzün artmasına neden olabilecektir.

    *KDV ödemeksizin yapılan; Dahilde İşleme İzin Belgesi ve Dahilde İşleme İzni kapsamında yapılan mal alımları, KDV Kanununun 17/4-g maddesi kapsamındaki metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıkları ile konfeksiyon kırpıntıları alımları, KDV Kanununun 13/ı maddesi kapsamında yapılan yem ve gübre hammaddesi alımları, KDV mükellefi olmayan basit usule tabi mükellefler ve çiftçilerden yapılan mal alımlarının, bu kapsamda değerlendirilerek, iadeye ilişkin hesaplamada ihracat bedelinden KDV’siz yapılan bu alımlara ilişkin malların bedelinin düşülmesi gerekmektedir.

    *İhracatçı lehine veya aleyhine ortaya çıkan kur farklarının iade hesabında  dikkate alınmaması gerektiği hususu,

    *E-fatura uygulamasında yapılan değişiklik uygulamayı zorlaştırabilir.

    *İbraz edilmesi istenen 24 döneme ilişkin indirilecek KDV listesinin yeniden risk analizine tabi tutulacağını işaret etmektedir. Bu kadar uzun bir listenin tekrar risk analizine tabi tutulması, iş yüküne  ve yeni risklere sebep olabilecektir.

    Sonuç olarak artılar ve eksiler konusunda şu hususun altını çizmekte fayda var; Gerçek KDV yüklenimi ihraç bedelinin %10’undan fazla olan imalatçı  ihracatçılar bakımından götürü KDV iade tercihi anlamlı değildir.

    Ancak yüklenilen katma değer vergisi yerine sektörler itibarıyla ihracat bedelinin %10’u oranında iade yapılması  devreden KDV yükü fazla olan mükelleflerin söz konusu KDV yükünün azaltılması ve firmalara finansman sağlaması bakımından avantajlı bir uygulama olacaktır.

    2012 yılında hazırladığı ihracat stratejisi ile 2023 için 500 milyar dolarlık ihracat hedefi belirleyen Türkiye, bu hedefi yakınsayamasa da, küresel ticareti baskılayan beklenmedik gelişmelere rağmen dünya ortalamasının üç katı ihracat ivmesi yakaladı. İhracatın, 2023’de 265 milyar dolayında kalacağı hesaplandı.

    Dünya ihracat hacmi de 2023’te beklenen 34,6 trilyon dolarlık düzeyin çok gerisinde kalırken; Türkiye’nin 2023 için belirlediği hedefin yaklaşık yarısı düzeyinde kalacağı, ancak dünya ihracat liginde 2 basamak yükselerek 30’uncu sıraya yükselmesi bekleniyor.

    İhracatçı sayısı 100 bine yaklaştı; 2012 yılında 50 bin dolayında bulunan ihracatçı sayısının, 2023 sonuna kadar 20 bin kişinin eklenmesiyle 70 bine ulaşması stratejik planın performans kriterleri arasında yer alıyordu. İhracatçı firma sayısı öngörülerin üzerine artış gösterdi.

    Güney Kore’ye gelince 2022 yılı sonu itibarıyla İHRACAT 644,4 Milyar $. 2021 yılı sonu kişi başı GSMH 34.757 $.

    Orta-yüksek teknolojili ürünlerin toplam imalat sanayi ihracatı içinde 2011’de yüzde 28 olan payının 2023’te yüzde 35’e yükselmesi hedefleniyordu. Söz konusu pay, TÜİK’e göre bu yılın Ocak-Ekim dönemi itibariyle yüzde 33,1 oranı ile 2023 hedefini yakınsadı.

    Küresel ekonomik zorluklar ve yaşlanan nüfusundan kaynaklanan demografik baskılar gibi uzun süredir devam eden zorluklarla mücadele etmeye yönelen Güney Kore, ihracata dayalı dinamik üretim yapısı sayesinde oluşturduğu güçlü istihdam ile güçlü ekonomik konumunu sürdürüyor.

    Yüzyıllık cumhuriyet birikimiyle adım atacağımız ikinci yüzyıldan ne bekliyoruz sorusunun cevabını ararken; bu zor zamanlardan geçerken keşke Yeni Türkiye hayalimizi hep birlikte konuşabilsek birbirini dinleyen iktidarı muhalefetiyle siyaset üstü anlayarak, her kesimin umut ve hayallerini içeren ortak bir gelecek noktasında birleşebilseydik.

    [1] https://www.researchgate.net/publication/349075058_GUNEY_KOREDEKI_KALKINMA_MODELI_TURKIYE%27DE_UYGULANABIR_MI

    [2]https://t24.com.tr/yazarlar/tamer-yakut/guney-kore-mi-turkiye-mi-ayni-yolun-yolcusu-mu-ayri-dunyalarin-insani-mi,31274

    [3] Uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlendiği 41 Seri No.lu KDVGUT 8.maddesi 21.04.2022 tarihinde, Mayıs 2022 ve sonraki dönem iadeleri için uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.

    [4] Nakden İade:  10.000 TL’yi aşmayan nakden iade talepleri vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilir. Süresinde düzenlenmiş YMM Tam Tasdik Sözleşmesi bulunan mükellefler(Her yıl en geç Şubat ayı sonuna kadar yapılan sözleşme) için bu sınır 100.000 TL olarak uygulanır (bu uygulamayı ihracat kaynaklı standart iade taleplerinden ayıran önemli bir kolaylıktır) √ İade talebinin 10.000 TL’yi veya YMM Tam Tasdik Sözleşmesi bulunan mükellefler için 100.000 TL’yi aşması halinde, aşan kısmın iadesi vergi inceleme raporu veya YMM raporuna göre yerine getirilir.

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.