Bodrum Gündem

ÇOCUK ERDAL (İNÖNÜ) / Metin Aycıl yazıları…

İkinci-Adamın-İkinci-OğluRahmetli Erdal İnönü’nün çocukluğunu ben, yaşım gereği bilemem; ancak ailemden duyup biriktirdiklerimi paylaşacağım. Atatürk ve İnönü hakkında oldukça fazla, birinci elden duyduğumuz ve yaşanmış gerçek hikâyelere sahibiz çok şükür. Nereden kazanılmıştır bu yaşanmış hikâyelerdir?

Babamım Dayısı 1930’lu yıllarda Çankaya İlkokulu’nda öğretmen ve idareciymiş. Şimdi rahmetli olan Büyük Dayımızdan, çocukluğumuzdan beri Atatürk, İnönü ailesi ve dönemin diğer ileri gelenleri ve bunların aileleri hakkında sayısız hikâyeler dinleyerek büyüdük. Söz konusu ailelerin çoğunun çocuğu Çankaya İlkokulu’nda okumuşlar.  Dayımızın eşi, ailemizin en büyüğü, zarafet timsali Hâdiye Yengemiz çok şükür hâlâ bizlerle. Kendisi de, çocukluğumuzdan bu yana çok değerli anılarını bizlerle paylaşır. Bunları ben kayıt altına almaya çalıştım ve bu çabalarımı sürdürüyorum. Yeri geldiğinde, gerektiği kadarını paylaşıyorum ve paylaşacağım. ‘Gerektiği kadarını’ diyorum; zira bazı anıları, ailemizin ketumiyet ve ahlâk anlayışı gereği, paylaşmıyoruz; bunlar bizimle kalacaklar. Hazırlamakta olduğum yeni kitabımda da, söz konusu anılar önemli bir yere sahip olacaklar.

Sizlerle burada paylaşacağım yaşanmış hikâyeyi bana, geçen günlerden birine Dayımızın küçük kızı Çiğdem Ablam anlattı; o da Babasından duymuş:

İlkokul öğrencisi olan Erdal İnönü teneffüste arkadaşları ile okulun bahçesinde oynuyormuş. Oyun sırasında, arkadaşlarından biri Çocuk Erdal’ı arkasından itmiş. Kötü bir şekilde yere düşen Çocuk Erdal’ın dizi yarılmış ve kanamaya başladım. Burada ‘Çocuk Erdal’ vurgusunu özellikle yaptım. İleriki satırları okuyunca sizlerin de anlamlandıracağınıza eminim.

İkinci-Adamın-İkinci-Oğlu11Yaralanan çocuk, Erdal İnönü olunca, herkesi bir telaş almış. “Aileye ne diyeceğiz? Ne yapacağız?” türünden kaygılanmalar belirmiş doğal olarak. Çocuk Erdal’ı müdür odasına almışlar, ilk tedavi yapılmış ve ardından “Kimdi seni itip düşüren Erdal?” diye sormuşlar. Çocuk Erdal hiç cevap vermemiş. Israrlı sorgulamalar devam etmiş, diğer öğretmenler de devreye girmiş, ancak Çocuk Erdal arkadaşının ismini söylememiş ve onu ele vermemiş…

Bizler çoğumuz, Erdal İnönü’yü çocukken bilemiyoruz doğal olarak; bu konuda, anılarla beslendiğim için, kendimi ayrıcalıklı hissettiğimi itiraf etmeliyim. Kendisinin ileri yaşlarındaki kimliği, çocukluğunu ne kadar doğruluyor değil mi? Hayran kalmamak, duygulanmamak elde değil. Nur içinde yatsın.

Olay yerine dönelim yeniden. Yukarıda da bahsettiğim gibi, okul idaresini ve başta Dayımızı bir telaş ve huzursuzluk kaplamış. “İsmet Paşa’ya ne diyeceğiz?” diye düşünmeye başlamışlar. Yapacak bir şey yok tabii; Çocuk Erdal’ı elinden tutup Pembe Köşk’ün yolunu tutmuş Dayımız. Kapıyı çalmış, İsmet Paşa’nın huzuruna çıkmış Çocuk Erdal ile birlikte ve durumu anlatmış, sıkıntı ve üzüntüyle. İsmet Paşa, elini Dayımızın omuzuna koymuş. Cevap mı? İşte:

ismet inönü_mevhibe_inönüAman Hocaaamm, dert ettiğin şeye bak. Çocuk bunlar, tabii ki düşe kalka büyüyecekler”.

Bugün çok kısa yazdım; umarım çok şey anlatabildim…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.