Bodrum Gündem

BODRUM PAZARI…

14.07.2010
0
A+
A-

Saat sabahın 9unu geçiyordu. Kırmızı ışıkta geçen aracın korna sesini duymamla kendimi Pazar yerinde bulmam aynı anda olmuştu sanki Temmuz sıcağı trafik karmaşasını da yanında sürükleyip getirmişti Bodruma yine.

Soluk soluğa nefes almaya çalışırken sabah radyodan dinlediğim temel fıkrasını tekrar hatırladım. Hayat ne garip diye geçirdim içimden.


 


Temel bir gün tırla yolda gidiyormuş. Tırın Freni patlamış. Karşısına bir çocuk çıkmış. Sağ tarafta ise pazar yeri. 40-50 kişi civarında insan kalabalığı. Temel pazara girmemek için çocuğa çarpmayı uygun bulmuş. Fakat ertesi gün bir haber. Pazar yerinde 20 ölü var. Temel’e sormuşlar niye böyle oldu diye. Temel ise “Herşey o çoçiğun pazara doğri koşmasıyla oldu daa” demiş.


 


Pazara gelen alıcıların yüzlerinde endişeli bir korku ifadesi vardı. Önce kornayı duymuşlar sonra beni görmüşlerdi. Pazarcı teyzeler elleriyle ağızlarını kapatmışlar korku dolu gözlerlerle beni süzüyorlardı.  Alnımdan ve boynumdan akan ter damlacıkları aniden esmeye başlayan rüzgarla karşılaşınca serinletmişti beni. Biraz rahatladığımı hissederken Hürü Ana’nın sevecen sesiyle kendime geldim. Rüzgar, toplamaya çalıştığı beyaz dalgalı saçları arasında dans ediyordu Hürü Ana’nın. Güneş yuvarlak yüzünü biraz daha esmerletmiş çakır gözleri ortaya çıkmıştı. Eminim ki bir zamanlar köyünün en güzel kızıydı simdi ise iki torunu olan en sevecen en tatlı büyükannesi “Bizim oğlan geliver garii gözleme bitiverip duru.”


 


Hasretle öptüm elini. Cumaları buluşma günümüzdür bizim yağmur, çamur, rüzgar, sıcak trafik dinlemeyiz hiç.! Halini hatırını sordum önce ayaklarının dizlerinin ağrısını, gözlerinin artık daha az gördüğünü anlattı. Sıcacık duygu doluydu. “Doktora gidivercemm garii gene, seni görüverince daha iyi olup duruyom” deyince gülüştük epey…Elif anaya da uğradım Hamza amcaya da zamanımın yettiği kadar diğerlerine de… Köy yumurtası, yeşillik, az zeytinyağı, kekik, adaçayı aldım. Kabak çiçeği dolmasını da unutmadım. Yeter teyze “Domat datıveremmi bi gilo bizim taladan gızım toplayıvedi ” durdm önünde “aha suracıkta alıvercen mi ?” alcem dedim. almamı hiç parami cikariveemedim bekleyiveecen mi?  “bekleyiveririm nolcek ki…” dedi. Buy Prozac no prescription


 


Merdiven başında Medine teyzeyi gördüm. Kendi gönlü gibi sergisi de zengindi. Fırınlanmış bademli cevizli kuru incirinden ikram etti. Kabak, patlıcan aldım “böörülcee almaycan mı” diye sordu çok kılçıklı ayıklayamıyom ben onu dedim. “Aaa dedi bilmeyip durun naal bodrumlun sen. Önce böörülceyi alcan. Durupduru ya orda ordan gari…alıalıveeyon böörülceyi,bi güzel yıkıyıp duruyon. sonra atcen kaynamış suya, kaynatıveecen gaari…kaynadımıydı börülce, alcan cıkıveecek kılçıklar.gözeelce…soona alcan limonu,zeytinyaanı,bi de sarmısağı….garıştırıvecen gaari dadından yenmez gaaarı …


 


dağdan topladıkları bin bir çeşit otları kendi ürettikleri mevsimsel sebze ve meyveleri kurutulmuş ürünleri ufacık tezgahlarda, yere serdikleri bezlerde sergileyen bu güzel insanları seviyorum ben. Üreten insanı, üretimi, topluma yararlı olma bilincini ve emeğini seviyorum aslında.


 


Bir an için bu güzel insanların engelli olduklarını düşünün. Sizin yıllardır alışveriş ettiğiniz insanlar, umudu emeğe, emeği üretime dönüştürüp hayatın içinde yer almak için üreten; ürettiğini tüketen, fazlasını satıp farklı ihtiyaçlarını karşılayan insanlar engelli.


 


yıllardır beş duyunuza (gürme,işitme,dokunma tat ve koku alma) emeğiyle, üretimiyle sevecenliğiyle, gönül zenginliğiyle hitap eden bu insanlar ezberinizi bozmaz mıydı. Engelli sözcüğü toplumun içinde değil sözlüklerde kalmaz mıydı. İşlevsel bozukluk veya yetersizlik tek başına bir engellilik oluşturmaz, özürlülük çevre şartlarından dolayı engellilik haline dönüştürülüyor demez miydiniz. Hatta engellilik, işlevsel yönden yetersiz olan özürlü bireyin çevre ortamının olumsuz şartlarıyla karşı karşıya gelmesiyle ortaya çıkar tezinin en ateşli savunucusu olmaz mıydınız. Olurdunuz.  Hürü Ana, Elif Ana, Hamza Amca, Yeter teyze Medine Teyze sizden biri olurdu çünkü. Sizin de ananız sizin de teyzeniz olurdu onlar. Farklı bakana kızardınız, yılların gönül birlikteliği bunu sağlardı. Cuma günlerini iple çekerdiniz.   Cheap Albendazole  


 


Belediyemiz, engellilerin toplum hayatı ile bütünleşmelerini sağladık. Sportif sosyal ve kültürel aktiviteler yaptık, teşvik ettik ve yaygınlaştırdık derdi yıllık icraatlarını anlatırken.


Yöre halkıyla birlikte sosyal politikalar ürettik bu da sosyal belediyecilik anlayışımız ve felsefemizin sonucuydu derdi. Katılımcı demokrasilerde engellilerin toplumla bütünleşmesi ancak özürlü dostu sosyal politikalarla mümkündür demez miydi son noktayı koyarken.


 


Bence derdi. Hala da diyebilir.! Vakit geçmiş değil henüz. Gelin ezberimizi bozalım yapıcı ve üretim odaklı düşünelim. Üretim yaparken görelim sizin tabirinizle ENGELLİLERİMİZİ.


 


Biraz daha ileri gidelim tarımsal biyo-çeşitliliğin, toprak ve su kaynaklarının korunması ve yerli lezzetlerin sürdürülebilmesi açısından Muğla yöresinin yerli meyvelerini doğal koşullarda hep beraber üretelim. Ürettiğimizi tüketelim. Ufacık tezgahlarda paşa narı, akkızıl üzüm,kış inciri, çör armudu , bergamot,can eriği, bova incir,beyaz karpuz, sulu çayrak armudu, helvacı kara üzümü, tavşan böbreği zeytini,kaba elma,ekşi nar,ekşi ayva,iğdelerimizi serelim. Renk cümbüşü oluştursun tezgahlar.


Hürü Ana da satsın bu meyveleri Mecit’de, Hüseyin’de Hülya’da,…

Viagra online Australia

Karşımıza tek engel olarak Temel ve kullandığı Tır çıksın,..

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.