İSTİKRAR MI DEDİNİZ ?
Order Natrexone Elbette ki bir ülkede istikrar olması ilerleme için bir ön şart. Ancak istikrardan ne anladığımız veya istikrarı sağlamak uğruna nelerden vazgeçtiğimiz de son derece önemli.
Özellikle son seçimlerde AKP’nin seçim stratejisini dayandırdığı temel direklerden biri de istikrarın korunması meselesiydi. Ben burada özellikle istikrarın korunması uğruna AKP’ye oy verenler ile bir beyin jimnastiği yapmak istiyorum.
Öncelikle can alıcı bir soru: her 4 veya 5 yılda bir istikrarın bozulmasına yol açabilecek seçimler mi yapmak daha mantıklıdır sizce, yoksa ölene kadar kimin yöneteceği belli olan, ve hatta yöneten kişi öldükten sonra da kimin yönetimde olacağı bilinen bir sistemde olmak mı?
Lafı dolandırmadan sorayım; seçimlerin yapıldığı bir Cumhuriyet mi yoksa sırası ile kimin yönetime geleceği belli olan bir monarşi mi? Yani padişahlık/krallık mı?
İşe “istikrar” penceresinden bakarsanız eğer elbette ki monarşi kimin yöneteceği belli olması açısından daha mantıklıdır.
“İstikrar” kelimesini ağızlarından düşürmeyenler şimdi hemen tepki göstereceklerdir; “Ama demokrasi..! Halkın istekleri..! Vay gerici vay..!”
Güzel kardeşim, demokrasi, halkın istekleri, hak, hukuk güzel kelimeler. Peki bir ildeki halkın 60 – 70%’i bir partiye oy veriyor ise ve o parti sen istikrar adına konulmuş ve işine gelmediği için değiştirmediğin ülke barajının altında kaldığından o ilde 10% gibi bir oy ile milletvekili çıkarıyor isen, bundan utanman gerekmez mi?
“Vay bölücü vay..!”
“İstikrar düşmanı..!”
Peki, diyorsun ki ben çoğunluk oyu aldım, istediğim gibi anayasayı değiştiririm.
Peki, madem oy almak önemli, nasıl oy aldığın değil. O halde başka bir can alıcı soru daha sana: 50% oy ile 97% oy almış bir anayasayı değiştirmek nasıl açıklanacak?
Eminim bir açıklaması vardır, benim aklım ermez böyle şeylere.
Peki, daha da ilginç bir soru; İngiltere gibi bir meşruti monarşide mi yaşamak istersin, yoksa Çin gibi bir “halk cumhuriyeti”nde mi? Eğer yanıtın “İngiltere” ise hemen google’da “Magna Carta” kelimelerini aratıp bir okumanı tavsiye ederim. Yanıtın “Çin” ise sözüm yok, aynen böyle devam et kardeşim.
“İnsan” olmanın en önemli ayrıcalığı düşünebilme yetisi. Ancak “insan” olarak doğmuş olmak maalesef düşünmeyi gerektirmiyor. Maalesef bazı insanlar düşünmek yerine ne düşünmeleri gerektiğini kendilerine dikte eden kişilere itibar ediyorlar ve yaradılışlarına aykırı davranıyorlar.
Düşün sevgili kardeşim, düşün..! Araştır, kendine verilenle yetinme. Bak o zaman daha mutlu olacaksın.
Ha, bu sistem içinde aç mı gezersin tok mu, bak orasına karışmam. Sonra “iş bulamıyorum, açım, belediye yardım kolilerini de vermiyor artık bana,” deme. Demezsin zaten, anlarsın niye kolilerin kesildiğini.
Düşünüyorsun ya…
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar