Bodrum Gündem

SEN KARIŞMA CHP?

SEN KARIŞMA CHP?
15.06.2012
0
A+
A-

Adını ne koyarsanız koyun, ister KÜRT sorunu, ister TERÖR sorunu, Türkiye’nin kuruluşundan bu yana en büyük ve en can alıcı sorunu 30 yıldır ?akan kan? sorunudur.

Kaç hükümet, kaç başbakan ve kaç siyasi partinin sonunu getiren binlerce insanımızın canına mal olan, binlerce yetim bırakan, binlerce acılı ana bırakan ve hala binlerce anayı ağlatan; korkarım daha nice anaları ağlatmaya, nice çocukları yetim bırakmaya aday.

Dünyada hiçbir sorun çözümsüz olamaz ve dünyada hiçbir terör sorunu bu kadar uzun soluklu olamamıştır.

10 yıldır bu ülkeyi ?mutlak üstünlükle? yöneten bir parti var, ancak sorunda en ufak bir iyileşme yok…

Seçimler yaklaştıkça ?güvercin? seçimler bittimi ?şahin? bir başbakan?

Seçimler öncesi öylesine ?güvercin? ki habur da ?devlet töreni? ile terörist karşılamayı ?demokratik açılım? diye topluma satmaya çalışan ve ederini seçimde bölgeden tahsil eden, ama seçimin hemen ertesinde bölgenin siyasi temsilcilerine topyekün savaş açan bir başbakan.

CHP lideri tarihi misyonunun da gereği  olan bir insiyatif alıp, sorunun demokrasi içinde, TBMM de çözülmesi için yapılması gereken en temel açılımı, yol haritasını Türk siyasetinin önüne koydu. Kelimenin tam anlamıyla ?taşın altına? elini değil, kellesini hatta gövdesini koydu.

?Genel başkanlığıma da mal olsa ben bu sorunun çözümü için her şeye varım, yeter ki kan dursun, yeter ki analar ağlamasın? dedi. Belkide ilk defa, AKP’yi ?tek ayak üstünde? yakaladı.

Sırasıyla bütün siyasi partilerden randevu isteyip ?müzakere? önerilerini sunmak için yola çıktı. İlk randevu iktidar partisinden istendi ve alındı. O tarihi görüşmede başbakanın önerisi bazılarımızın gözünden kaçtı yada kaçırıldı.

Ne dedi başbakan; ?Diğer partiler olmazsa, gel beraber çözelim.?

Hoppala!

cheap Lithium

Daha ortada fol yok yumurta yok. Kılıçdaroğlu diğer parti liderlerinden daha randevu bile talep etmemiş. Ne söyleyeceklerini bilmiyoruz. Ama başbakan diyor ki; ?Onlar olmasada olur, gel beraber çözelim, ikimiz bi araya geldiğimizde, toplumsal mutabakat sağlanmış sayılır.?

?İleri demokrasi? nin toplumsal mutabakat anlayışı bu. Halk %50 bana oy verdi, halkın iradesi benim. (Suriye’de son seçimlerde Esad % 96 oy almıştı)

buy xenical

Asıl tiyatro bundan sonra başladı. Güya kürt sorununu çözmek konusunda çok hevesli olduğunu söyleyen başbakan hemen ertesi günü MHP’ye çok ağır ithamlarla saldırmaya başladı. İşi ?morg bekçisisiniz? diyerek ağır hakaret noktasına vardırdı. BDP ye kandildeki Karayılan’a gösterdiği saygıyı bırakın göstermeyi, adeta provake etmek için olağanüstü bir çaba içine girdi. Hemen arkasından Beşir ATALAY koşa koşa NTV’ye çıktı ve ?yakında PKK silah bırakma noktasına gelebilir? açıklamasını yaptı, hemen ardından Irak cumhurbaşkanından bir açıklama ?PKK silah bırakacak? Yani CHP sen otur oturduğun yerde, biz zaten sorunu çözdük.

Ancak; 2 gündür çok enterasan başka bir gündem oturdu mümtaz Türk basınına, sadece başbakanın uçağından haber yapan Hürriyet’in eski genel yayın yönetmeni ta Diyarbakır a giderek Leyla ZANA ile bir röportaj yaptı. (yüzyılın röportajı) ve gündem birden değişti. Kolay değil koskoca Hürriyetin genel yayın yönetmeni papyonunu takmış taaa Diyarbakır’a gitmiş ve Leyla ZANA ile röportaj yapmış. Bundan daha mühim ne olabilir ki?  Ne demiş Leyla ZANA ?Kürt sorununu Tayip ERDOĞAN’dan başkası çözemez, ben inancımı hiç kaybetmedim bu sorunu Tayip bey çözecek?

Breh! Breh!

Bütün medyada 1. haber, bütün AKP sözcülerinin koro halinde dilinde. (kafanız karışmasın, bu Leyla ZANA sizin bildiğiniz Leyla ZANA, hani yakın geçmişte düşüncesinden dolayı 10 yıl hapis cezası alan eski milletvekili Leyla ZANA. Bu açıklamadan sonra yargıtaya giden dosyası 1567. sıraya girip, 10 yılda sıra gelmezse zaman aşımına uğrarmı ben bilemem. Ayrıca Papyonunu takıp taaa Diyarbakır’lara kadar gidip asrın röportajını yapan Hürriyet in genel yayın yönetmeni Doğan grubunun maliyedeki dosyasını kaçıncı sıraya aldırdığını ben yine bilmiyorum.Yargı bağımsız benim ülkemde. )

CHP genel başkanının bütün iyi niyetiyle, bütün samimiyetiyle Cumhuriyet tarihinin en önemli sorunun çözümü konusundaki günlerdir süren çabalarının AKP hükümetinde ve mümtaz Türk medyasında bulduğu karşılık maalesef bu.

Anti Viral

Gelin diyor Kılıçdaroğlu, oturup konuşalım, tartışalım ortak çözüm bulalım, ben bir çözüm dayatmıyorum ama sorunu çözelim. Ülkemizi daha yaşanır bir ülke haline getirelim. Bunu yaparken de birbirimize karşı kırıcı olmayalım, konu önemli, konu hassas birbirimize karşı kullandığımız dile dikkat edelim. Heyyyytttt ?Sen nasihat verecek değil, nasihat alacak makamdasın? diyor Başbakan, buna rağmen Kılıçdaroğlu üslubunu bozmuyor. Kimseye nasihat vermeye haddim yok, gelin konuşalım diyor. Ama başbakan dan bulduğu karşılık hakaret ve aşağılama. Utanmasa ?Çay içmeye bile kabul etmem? diyen MHP’ye ?Sakın ha Kılçdaroğlu’na randevu verip konuşma? diye yalvaracak noktaya gelen bir başbakan.

Bir tarafta ?kan dursun, insanlar ölmesin, analar ağlamasın? diye çırpınan bir lider, öbür tarafta onu durdurmaya, geriletmeye çalışan bir başbakan ve yalaka medyası? Galiba ?terör tarlası? hala çok verimli.

Oradan daha kaldırılacak çok hasat var.

Umutla kalın.

ETİKETLER: ,
Yorumlar

  1. erol dogan dedi ki:

    GOLF orta yaşın üzerindeki zenginlerin oyunudur.

    Geniş çim sahada oynanır.

    Orda bir delik vardır.

    Orta yaşın üzerindeki zengin, küçük beyaz topa pahalı sopasıyla vurmadan(par) önce, eğilip küçük beyaz topa yakından bakar.

    Top oradadır.

    Özenle topun gidip gireceği deliğe nişan alır ki top oraya gitsin.

    Topa vurduktan sonra ise arkasından uzun uzun düşünür; nereye gitti diye.

    Sonra topun yanına gider bakar; nereye gelmiş?..

    Amaç küçük topu deliğe sokmaktır.

    Topu deliğe sokmak için harcanan para büyüktür. Özel pahalı ayakkabılar, pahalı şapkalar, pahalı giysiler ve çok pahalı sopalar.

    Orta yaşın üzerindeki zengin, topa en pahalı biçimde vurur.

    Ama top deliğe girmez.

    Sonra deliğin başına gidip içine bakar, top orada mı?..

    Top orada değildir.

    Hep birlikte mini araca binip topu ararlar.

    *

    İşte zenginler gelip böyle golf oynasınlar diye devlet orman tahsis etti ve yatırımcı turizm şirketleri Akdeniz kıyılarının en güzel ormanlarını kesip “golf sahası” açıyorlar.

    Çevreciler, Sorgun ve diğer ormanlar için ayaktalar.

    Ama siyasetçi-bürokrat-cingöz yatırımcıdan oluşan “çete” el ele vermiş bir kere.

    500 yaşındaki ağaçları kesiyorlar.

    Dozerler-greyderler birer çelik canavar gibi dalıp ormanı yok ediyor, gelecek zenginler küçük beyaz topu deliğe soksunlar diye doğayı katlediyorlar.

    Bu suçtur. Cmt 01 Tem 2006, 17:54 Golf: bunun neresi spor?

    (+)

    (+)

    bu resimler antalya belek bölgesine ait. birinci resim oradaki bir arazinin golf sahasına çevrilmeden önceki hali diğer resim ise daha önce golf alanına çevrilmiş yanındaki. arazi.
    bir spor çevreye bukadar zarar veriyorsa gerçekten spor mudur?
    aşağıdaki yazı bekir cokun tarafından yazılmıştır ve konuyu gayet iyi anlatmaktadır.
    buarada birinci resimdeki arazi de şimdi golf sahasına dönüşmüştür. bölgede az da olsa yeni golf sahaları için ormanlık arazi mevcuttur. yatırımcılarımızın!!! dikkatine sunulur

    Ormanda golf…

    GOLF orta yaşın üzerindeki zenginlerin oyunudur.

    Geniş çim sahada oynanır.

    Orda bir delik vardır.

    Orta yaşın üzerindeki zengin, küçük beyaz topa pahalı sopasıyla vurmadan(par) önce, eğilip küçük beyaz topa yakından bakar.

    Top oradadır.

    Özenle topun gidip gireceği deliğe nişan alır ki top oraya gitsin.

    Topa vurduktan sonra ise arkasından uzun uzun düşünür; nereye gitti diye.

    Sonra topun yanına gider bakar; nereye gelmiş?..

    Amaç küçük topu deliğe sokmaktır.

    Topu deliğe sokmak için harcanan para büyüktür. Özel pahalı ayakkabılar, pahalı şapkalar, pahalı giysiler ve çok pahalı sopalar.

    Orta yaşın üzerindeki zengin, topa en pahalı biçimde vurur.

    Ama top deliğe girmez.

    Sonra deliğin başına gidip içine bakar, top orada mı?..

    Top orada değildir.

    Hep birlikte mini araca binip topu ararlar.

    *

    İşte zenginler gelip böyle golf oynasınlar diye devlet orman tahsis etti ve yatırımcı turizm şirketleri Akdeniz kıyılarının en güzel ormanlarını kesip “golf sahası” açıyorlar.

    Çevreciler, Sorgun ve diğer ormanlar için ayaktalar.

    Ama siyasetçi-bürokrat-cingöz yatırımcıdan oluşan “çete” el ele vermiş bir kere.

    500 yaşındaki ağaçları kesiyorlar.

    Dozerler-greyderler birer çelik canavar gibi dalıp ormanı yok ediyor, gelecek zenginler küçük beyaz topu deliğe soksunlar diye doğayı katlediyorlar.

    Bu suçtur.

    *

    Ama daha çok; aptalların eline düşmüş bir cennet ülkenin nasıl yok edildiğini gösterir.

    Zengin, küçük beyaz topu deliğe soksun diye bir ülkenin en güzel ormanı nasıl kesilir?..

    Nasıl?..

    Bu ülkenin Çevre-Orman Bakanı, valisi, ormancıları buna nasıl izin verebilirler?..

    Ya o bölgede yaşayan sessiz-ilgisiz-pısırık çıkarcılar..

    Köylünün topragını,üçe alıp para babalarının kucagına oturmuş emlakçılar.Bunların dini imanı para,para için babalarını bile satarlar.
    ülke bu tipler için önemli degildir,önemli olan yaşamlarını zenginleştirmek.Peki golfü savunan siyasetçilere ne demeli,tek amaçları vardır kişisel başarıyı yakalamak için zengin oyununu savunmak.öyle bir zaman gelirki savundukları golf karşılarında durur,sessiz sedasız yok olup giderler.golf emperyalizimdir golf faşizimdir golfü savunanlara sizler ne dersiniz sevgili okuyucular.saygılarımla