Bodrum Gündem

BİR DEVLETİN İNTİHARI…

19.07.2014
0
A+
A-

order colchicine Premarin Fast shipping generic Retin-A serdar_anlagan_bodrum_gundemBir devletin intiharı. Millet tarafından yapılıyor. Bu mevzubahis devlet yıkılınca n’olacak? Yeni bir devlet kurulmaya uğraşılıyor ve bu arada fırsatçılar bu yeni devleti ele geçirmeye çalışıyorlar, büyük bir siyasi mücadele oluyor, sonuç devlet ölemiyor, ölürse herkes biliyor ki devletsizliktir asıl intihar. Bu durum kaosun sınındaki hassas denge.

Devletin mutluluk manasına geldiğini biliyoruz. Argoda yellenme manasına da geliyor. Devlet, soyut bir kavram. Basitçe, insanların Birleşmiş Milletler’in Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nde yazdığı temel hakların korunması ve bu hakların ihlal edilmesini önlenmesi için oluşmuş sisteme devlet denir.

Bu devlet anlayışı, son ve en uygar olanıdır. Diğeri faşizmdir. Sömürü insancıllık işine gelmediği için faşizmi desteklemektedir. Kapitalizm artı değer yaratmak zorundadır, bunun için gerekirse kuyu kazdırıp doldurur. En iyi kuyu kazma işi savaştır. Savaş istiyorlar, büyük savaş istiyorlar, faşistler bu isteklerine hizmet ediyor.

İntihar eden devletin milleti korku ve endişe içinde daha kötü bir düzende yaşayacağını, barışın bozulacağını, huzurun kaçacağını düşünüyor. Jiddu Krişnamurti’ye Birleşmiş Milletler’de soruluyor : “Huzur ve barış içinde yaşarken size saldırırlarsa ne yaparsınız?”. Hemen yanıtlıyor “Gerçekten, tüm varlığınızla huzur ve barış içindeyseniz, huzur ve barış içinde bir yaşamdaysanız işte o zaman doğru davranışın ne olduğunu bileceksiniz”.

Yavaş yavaş kapitalizmin doğaya aykırı giderek, örneğin büyük bir depremde ya da savaşta ölüm tuzağı haline getirdiği dev metropollerde başlayan karışıklıklar yayılarak, orta ve küçük yerleşimlere sıçrıyor. Ailelerin huzuru bozuluyor, korku yayılıyor, şiddet artıyor, suç artıyor. Devlet yönetiminde mafya egemen oluyor.

Yapılanların sömürü olduğunu bilmeyen, anlamayan küçük yerleşimlerin insanları, sömürü tarafından tâbi tutuldukları propaganda altında delilik ve katılma hali yaşıyor ve devletin intiharını gerçekleştiriyor. Devlet son nefesini verdiğinde artık temel insani haklarının savunulacağı bağımsız mahkemelerin, sömürünün ögesi hırsızlık ve cinayet çetelerinin güdümünde birer öğütme mekanizmasına dönüştüklerini görüyorlar. Ölen devlet kokuşuyor.

Kapitalist sömürünün faşizm güdümü altındaki orta ve küçük yerleşimlerin sıradan insanları üzerinde “Milieu Control” dedikleri propaganda tekniği başta olmak üzere, bu güne kadar halklara uygulanan tüm sürrealist-hiperrealist propagandaların karışımı, adi reklamcı işi, gülünç ve trajik, iğrenç, kusmuk, kiç bir kolaja dönüşüyor.

Sanatçıların içini yeniden doldurduğu kavramları böylesi aşağılık bir güdüm için kullanan reklamcıların basit zekâlarının ürünü olan bu hırsızlık ve yağma propagandasından çok daha tehlikeli olan ve insanları köleleştiren asıl sübliminal beyin yıkama eylemi “bana ne”ciliktir. Yorulmak bilmez, tükenmez, obsesif egoizm.

Bananeciliğin sonu kimileri için malını mülkünü kaybedip başka memleketlerde yedi kuşak sonraki çocuğunun köleliğini garantilemekken, kimileri için Afganistan’daki binlerce yıllık Buda heykellerini topa tutan Taliban’ın “Profanus Vulgus” iktidarı altında inim inim inlemektir.

Bunlar kutsal hiç bir şey tanımazlar, toprak, hava, su, ağaç ve bebekler umurlarında değildir, minik köpek yavrularıyla fotoğraf çektirirler, soykırım yaparlar. Toplama kamplarının kapılarına “Çalışmak Özgürleştirir” yazarlar.

Bitmek tükenmek bilmez servetler, sistemin ana çarklarına alaşımlaşmış soyadları, yıkılan kentler, ölen devlet ile yokolan kültür, binyılların küçücük kaldığı asıl devran karşısında ne kadar dayanabilir?

Belki de aydınlanmak için insanın kendini sorgulaması, “Nereden geldik? Neyiz? Nereye gidiyoruz?” diye sorması gerekiyor.

NOT : Bu karamsar yazıyı bitirdiğim günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki bir aday, Selahattin DEMİRTAŞ, umut duygusu yarattı. Seçim bildirgesini okudum, konuşmalarını dinledim, eşitliği, özgürlüğü ve kardeşliği barış için savunduğundan, insan haklarına dayalı, demokratik, laik, seküler ve nonsektaryan bir devlet anlayışını benimsediğinden oyum Selahattin Demirtaş’a.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Necat Saraç dedi ki:

    Beynine, kalemine ve söylemine kısacası tüm emeğine sağlık Serdarcığım.
    Sevgilerimle

  2. Ben dedi ki:

    Mükemmel tespit, sadece devletin intiharını isteyenlere küçük bir uyarı “siz de aynı gemi desiniz”