Bodrum Gündem

MAKARNA/Serap Eflanlı yazıları…

serap-eflanlı-bodrum-gundem-yazilari-1

Hiç mi bir şey yapamaz insan ya hû? Hiç mi bir konuda beceri gösteremez, kafa çalıştıramaz, akıl yürütemez, fikir beyân edemez, iş bilemez?

Gelmiş kaç yaşına? Kaç yaşına hakkaten? Neyse, hâlâ küçücük bir organizasyonu bile yapamıyor. En basit şey; bir yeri arayacak, fiyat alacak, bunu ilgililere bildirecek; günü ve saati tespit edip, iş arkadaşlarıyla paylaşacak ve güzel bir sabah kahvaltısı yapacaklar. Bu… Yok; olamıyor…

Aylarca ter dökülmüş, geceli gündüzlü çalışılmış, büyük bir kampanya başarıyla sonuçlanmış; O, işin zafer tacını takamıyor ertesi gün. Çünkü çözüm üretemiyor. Hızlı düşünemiyor. Nerden bileyim, belki öneminin bile farkında değil.

Temizlik yapılacak iş yerinde. Aylardır doğru düzgün yapılmamış. “Haydi arkadaşlar, hepimiz tutalım bir şeyin ucundan” diyor, kimse oralı değil; niye, çünkü etkisiz. 

Bin yıldır çalışıyor; bazen hafta sonları bile. Ama bir kuruşu yok kenarda, yetmez bir de boyundan büyük borcu var. Neden? Matematik bilmediğinden, projeksiyon yapamadığından, vizyonsuzluğundan, “nasılsa her şey, günü geldiğinde, hallolur”culuğundan. Halloldu mu? İnşallah olacak!

Tembel bir de. Her gün işyerinde, eve gidince yapacaklarını planlıyor; eve gelince de, en rahat nereye yayılabilirim diye, o karmaşanın içinde kendine yer açıyor. Ona gelmek isteyen bir kaç arkadaşına da, “o kadar yoğun çalışıyorum ki; ilk fırsatta çağıracağım sizi” diyor. İnanıyor bir de bu söylediklerine? Sanırsın holding koordinatörü de, sittin senedir bitmiyor işleri. Ayrıca evinde de tek başına, onca dağınıklığı nasıl yapabiliyor, anlaşılır gibi değil.

Kafası da basmıyor pek çok şeye. Örneğin neden Türk lirasının, dolar ya da euro karşısında değerinin düştüğünü, hatta dolarla euro arasında değer farkı olmasını da anlamıyor. “Neden?” diyor, “dünyanın bilmem neresindeki savaş yüzünden, paraların birbirlerine karşı olan durumu değişiyor?” Gel de anlat şimdi.

Hemen her akşam, tartışma programlarını izliyor, gerçekten anlamaya gayret göstererek (ama altyapı eksik olunca, gayret de bir yere kadar), sonra da diyor ki, “bak şimdi ne güzel, barış, kardeşlik, birlik, beraberlik üzerine konuşuyorlar, herkes biliyor yani ne yapılırsa, ne olacağını. Neden kimse iyiden yana bir şey yapmıyor?” Saf da biraz!

“Anlatacaklarım var benim” dedi bir gün. Peki dedi, arkadaşları “sana bir yer açalım, anlat hikâyelerini”. Anlatıyor ama nereden başlıyor, nereye geliyor anlamak mümkün değil. Bir kızgınlık hali var olaylara ve insanlara karşı; hatta kendine. Bir de yazı ve ifade hataları yok mu? Okurken zıvanadan çıkartıyor insanı.

*****

Gelgelelim, o kadar lezzetli, ama gerçekten lezzetli sosları olan makarnalar yapabiliyor ki, bütün bunları silip süpürüyor, unutturuyor, hatta heyecanlandırıyor insanı. Varsın, koordineli organizasyonlar yapamasın, taç takamasın, anlamasın, yazamasın, ev de, bir ara toparlanır… Aslolan makarna, gerisi laf-ı gûzaf…

*****

O var ya, küçücük cümleler ve jestlerle kocaman bir kadın oluyor… Çok acayip!

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.