Bodrum Gündem

100. Yıla Giderken…

Zaman hızla akıp geçiyor. Biz yine bir seçime yaklaşıyoruz. 31 Mart 2019 da 5 ay gibi göz açıp kapayana kadar geçecek kısa bir süre sonra bu sefer gerçekten bir kader seçimini yaşayacağız. Tüm partiler hızlı bir telaş içinde. Yalnız CHP ve aday adayları telaşını diğerlerinden farklı yaşıyor. CHP tüm yaşadıklarını eğrisiyle doğrusuyla halkın gözleri önünde yapıyor. Diğerleri ise alınacak kararların açıklanmasını bekliyor. İtiraz edemeyeceklerini bildikleri için sessiz bekleyiş sürüyor. Ancak CHP içinde durumlar hiçbir zaman sakin bir bekleyiş şekliyle olamıyor. Bugün CHP örgütü adeta kaynıyor. CHP içinde belediye başkan adaylarının, meclis üyesi adaylarının hangi yöntemlerle belirleneceği henüz belirlenmemiş, kimlerin aday olup olmayacağı sesli bir biçimde konuşuluyor, tartışılıyor.

CHP’nin her ilde, her ilçede onlarca aday adayı var. Ancak bu çokluk bir zenginlik ve demokrasi göstergesi midir acaba? Çok seslilik eğer kontrollü bir denetim, disiplin ve samimiyet içerisinde olmayınca, hele hele örgüt içi demokrasi adalet tam olarak işletilmediğinde bu durum ciddi bir enerji kaybına ve güven zedelenmesine sebep oluyor.

24 Haziran seçimlerinin sonuçlarıyla birlikte artık ülkede açık bir şekilde baskıcı tek adam rejimiyle yönetiliyoruz. Siyasi ve ekonomik kriz iyice derinleşti. İnsanlar özellikle dar gelirliler, aydın orta sınıf sıkıntı içinde, mutsuz umutsuz.

Yerel seçimlere böylesi güvensiz bir ortamda gidilirken muhalefetin, özellikle CHP Genel Merkezinin, il, ilçe örgütlerinin ve tüm CHP’lilerin halkı ne olursa olsun motive etmek, umudunu çoğaltmak gibi çok ciddi bir sorumlulukları olduğunu hiç unutmamaları gerekir.

Bunun için tüm duygularım la inandığım, CHP üyelerinden, CHP’ye güvenmek isteyen insanlardan edindiğim izlenimler sonunda, CHP’nin yerel seçimlerde yarışacak adaylarının tüm üyelerin katılımıyla en demokratik bir biçimde seçilmesi talebidir.

CHP 95 yıllık bir geleneğe, birikime sahiptir. Eğer gerçekten istenirse bu durum gerçekleştirilebilir. Yok, yalnızca sözde demokrasi söylemleriyle “biz bilirizcilikle” atamalar yapılır, halkın ve tabanın beklentileri görmezden gelinirse bedeli çok ağır olan sonuçlarla karşılaşabiliriz.

Aslında bu süreç de sorumluluğu büyük olan sadece CHP mi?  CHP mi yalnızca ödenecek ağır bedellerin sorumluluğu altındadır. Ülkemizdeki cumhuriyetten ve demokrasiden yana olan tüm kurum ve kuruluşlar, aydınlar, kendini yurttaş olarak gören herkes bu büyük sorumluluğun sahibidir.

O nedenle beş ay sonra yapılacak olan seçimler sıradan bir yerel seçim değildir. Cumhuriyetin 100.yılına giderken, 2019 seçimlerinde yaşadığımız kentleri ve ülkemizi cumhuriyetin değerleriyle beraber aydınlığa taşıyacak kadrolar belirlenecektir.

Bu süreç de ana muhalefet ve özellikle CHP yerel, toplumsal tüm dinamikleri harekete geçirmek zorundadır. Yerel örgütler halkın kabul edeceği, liyakat sahibi, genç, dinamik ve deneyimli kadrolarıyla yine halkın benimseyeceği ve içinde olacağı hizmet programlarını ortak akılla hazırlamalıdır.

5 yıl sonra Cumhuriyet in 100. Yılını kutlayacağız. 2023 ülkemiz için bir dönüm noktası olacaktır. O yüzden şimdiden kişiler, kurumlar olarak “Ben ne yaptım da veya yapmadım da ülkem bu hale geldi” sorusunu hiç unutmadan, gerçekleri saptırmadan, özelleştirmeden kendimize sormalı ve kendimizle yüzleşmeliyiz. Nasıl bir Türkiye ve gelecek hayal ediyorsak ona göre davranışlarımızı ve sorumluluklarımızı belirlemeliyiz.

2019 seçimlerinde AKP’nin belirlediği sınav ve sonuçlarına artık katlanmak istemiyoruz. Dersimizi çok iyi çalışmalıyız ki sonuçlar herkes için ülkemizin ve çocuklarımızın aydınlık geleceği için hayırlı olsun.

Cumhuriyetimizin 95. Yılı Kutlu Olsun…

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.