Bodrum Gündem

Merhaba 2023 / Siyasette Hak ve Had!

Bugün yeni yılın ilk günü. İçimde bir garip sıkıntı. Uzun süredir aile büyüklerimizin üst üste yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle hissettiğim üzüntü ile beraber, ülkemin içinden geçtiği karanlık süreç de yaşayıp gördüklerim ruhumu çok yordu diyebilirim. Her koşulda gülümsemeye hazır olan yüzüm gülmeye zorlanır oldu. Tüm değerlerimizin alt üst olduğunu, yeterince duyarlı sesin çıkmadığını hissetme düşüncesi içinde direnmekten vazgeçmeyen omuzlarımı dik tutma mücadelesi içinde çok yorgun düştüm. İçimdeki garip sıkıntının sebebi bu duygular olsa gerek.

Bizler her zaman olduğu gibi 2022’de de Bodrum’da her zaman mavi gökyüzüne uyandık. Bodrum’dan dışarıya ve olaylara bakmak hep farklıdır. O yüzden olsa gerek Bodrum’da yaşayanların sesleri olaylar karşısında cılız çıkar. O yüzden çok az insanın içinde adeta fırtınalar koptuğunu görürsünüz. Ben de kendimin her zaman o az sayıdaki insanlardan biri olduğumu düşünürüm. Ülkemizin kurtuluş ve kuruluşunda verilen mücadelenin unutulduğu iktidar uğruna yaşatılan mutsuzluklar karşısında son dönemlerde adeta şaşkına döndüm. Çaresizliğe kapılma duygularıyla içimdeki isyan adeta öfkeye ve güvensizliğe dönüştü. Dış güçlerin başaramadıklarını ülkem insanlarının özellikle siyasetçilerin, partilerin ve yandaşlarının başardığını görmekle umutsuzluğum ve yorgunluğumun arttığını her geçen gün daha çok hissetmeye başladım.

Fatih Sultan Mehmet demiş ki; “Aklı öldürürsen ahlak da ölür/akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür/kadıyı satın aldığın gün adalet ölür/adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür…”

Evet, geçmişten bugüne aklı ahlakı yavaş yavaş öldürdüler. Ama şimdiye kadar yaşadığım süreç de yapılanlar hiç bu dönem kadar acımasız ve etkili olmadı. 2022 de can çekişen adaletin de tamamen öldüğünü gördük. Dolayısıyla bugün Devletimizin yaşam damarları tıkanmıştır. Fişinin çekilmesi halinde değerlerimiz dönüşü olmayarak yok olacaktır. Bunun içinde şu an en fazla 4-5 aylık bir zaman kalmıştır.

Nefesim daralıyor, el ve ayak parmaklarımdan canım çıkıverecek gibi kalbim sıkışıyor. Vücudumu öfkeyle birlikte adeta isyan dalgaları kaplıyor. İsyanım, öfkem kendim de başlasa da biliyorum ben bu denli öfkeyi hak etmedim. Ancak demek ki mücadelem de yeterli değilmiş. Ülkem ve yaşadığım topraklar için öğretmen bir kadın olarak değerlerimi korumaya, torunlarımın ve öğrencilerimin yarınlarını aydınlık kılmaya söz verdim. Önceliğim asla kendim olmadan yaşadım. Yozlaşmış siyasetin içinde kadın olmanın dayanılmaz ağırlığını iliklerime kadar hissettim. Hem de Bodrum gibi bir yerde. Güya demokrasinin ve aydınlığın merkezi Muğla-Bodrum’da.

Evet… Ne yaşandıysa yaşandı. Amacım geçmişi deşelemek değil. Ancak geçmişte yaşananlardan ders almayanlara, profilin de ‘’siyasetçi’’ kimliğini koyarak ülkemizin ve kentimizin geleceğine ipotek koyanlara birkaç hatırlatma yapmayı çok önemli bir sorumluluk olarak görüyorum.

Aktif siyasi yaşamım boyunca ülke demokrasisinin mutlak olarak yerel yönetimlerde hayata geçmesiyle mümkün olacağına inananlardanım. Bir ülkenin, bir şehrin, bir partinin kaderi sadece atanmış veya seçilmiş bir kişinin ve dönem yandaşlarının kararlarına asla mahkûm edilemez. Ülkem de, doğduğum sevdalısı olduğum Bodrum da talan, siyasi yobazlık önlenmesi çok zor bir biçimde hızla yol alıyor. Avuçlarımın içinden bir şeyler kayıp gidiyor sanki. Bu nedenle yanlışlar karşısında uyarıcı hatırlatmaları yaşamsal  vicdani bir sorumluluk olarak görüyorum.

Yerelde ve genel de siyasi farklılıkların farkında olmadan hareket eden sağda ve solda veya her nerede ise  ‘’siyasetçiyim ‘’ diyen günümüz “dönem siyasetçilerinin’’ artık kendileriyle, yarattıklarıyla ve olası sonuçlarıyla yüzleşmeleri şarttır. Attıkları her adımı, ağızlarından çıkan her cümleyi defalarca düşünerek, danışarak eyleme geçirmelidirler. Bodrum’unda Cumhuriyetimizin vazgeçilmeyecek değerleri gibi değerleri vardır. O nedenle günümüz karar vericiler ‘SİYASET NEDİR’’ SİYASETÇİ KİME DENİR’’ SİYASETÇİLERİN ÖNCELİKLİ SORUMLULUKLARI NELERDİR’ derslerini çok iyi öğrenmeleri gerekir.

Yönetenler ve siyaset çiyim diyenler, asla birliğimize ve kardeşliğimize zarar verecek hareketler yapmamalıdır. “yok, et” “yok say” anlayışı ancak geleceğe nefret ve utanç tohumları eker. O nedenle çözüm için tek yol demokrasidir. Bir sonraki seçimler için makamlar asla şahsi amaçlar için kullanılarak demokrasinin ve liyakatin önü kapatılmamalıdır.

Yaşamak ve yaşatmak bir sorumluluktur. Siyaset ise en yüksek sorumlulukları hissedenlerin yapması gereken bir çalışmadır. Siyaset kurumlarında çalışanlar önce kendilerindeki ADALET duygusunu geliştirmek ve harekete geçirmek zorundadır. Bugün yerelde ve genel de siyaset te adalet duygusu yok edilmiş yerini kamplaşarak bir sonraki seçimlerde elde edilecek koltuklar ve siyasi iktidar için hırslara öfkeyle sevgisizlikle, saygısızlıkla, yok sayarak kazanmayı seçmiştir.

Unutmayalım ki tarih asla susmaz. Barış için, demokrasi için tek yol tek yol siyasettir. 4-5 ay sonra yapılacak seçim ülkemizin aydınlık ve karanlık tercihinin belirleneceği kader seçimidir. O nedenle tüm siyasi kurumlar, kartvizitlerine “siyasetçi” yazanlar önce kendi içlerindeki değişimi ve yenilenmeyi mutlaka yapmalıdır. Herkes özellikle görev talap edenler “HAKKINI VE HADDİNİ” bilmeli, kurumlar merkezine LİYAKAT’ı almalıdır. Bunu insanlık ve barış adına bir CUMHURİYET KADINI olarak uyarıyor ve diliyorum.

2023 de, Toplumsal çıkarlar adına yapılan örgütlü çalışmaların çoğaldığı, BARIŞIN SEVGİNİN taçlandığı, ülkemin üzerindeki kara bulutların dağıldığı, seçenlerin seçilenler kadar sorumluluk duyarak devreye girdiği seslerinin dayanışarak yükseldiği, hak hukuk ve adaletin tekrar canlanmaya başladığı bir yıl olmasını diliyorum.

Nuran Yüksel

1-Ocak -2023/Bodrum

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Huseyin Bulut dedi ki:

    Sevgili öğretmenim yazılarınız harika Türkiye gerçeğini anlatıyor bu güzel Türkiye’nin geleceğinin aydınlık olacağına inancım vardır ama,bu salt söylemekle olmuyacak kardeşlik temelinin atılması gerek şimdiden hemen yarın olmalı eğer Türkiye’de bir halk otekilestirilirse buna muhalefet dur deyip bu ülkenin nasilki kurtuluş savaşında birlikte omuz omuza savastilarsa tekrardan Türkiye’nin layık demokratik bir cumhuriyet olması için mücadele edebilirler Türkiye halklarının kardeşliği olmalı ve çelikten bir birlik olsturulmali gericiliğe bagnazliga ve faşizme karşı birlikbirliktelik kurulabilinir zor ama mümkündür, bu kardeşlik örgütlülük temelinde olur ve benim umudum var hala bu ülkede devrimciler var yurtseverler var inanıyorum