Bodrum Gündem

Sözün Bittiği Yerde İsyan!

İçimizle dışımızla tüm benliğimizle adeta yangınlardayız. Sanki 10 katlı bir binanın göçüğü altındayım. Şaşkın ve çaresiz dolanıyorum. İçimdeki derin hüznün yanında kontrol altına alamadığım bir öfke halini yaşıyorum. En yakınlarımla, sevdiklerimle hatta kendime acı vererek boşaltmaya çalışıyorum vücudumdaki kötü enerjiyi. Rüyadayım, birazdan uyanınca her şey geçecek diye düşünürken felaketin 3. Günün de “olan oldu, bu durumlar kaderden” diyen sesle öfkeme, isyanıma engel olamıyorum.

Ben, benim gibi milyonlarca insan, kilometrelerce uzakta sıcak evlerimizde uyuyamaz, yerimizde duramaz, üşüyor ve yemek yiyemez durumdaysak. Ya deprem bölgesinde hayatta kalanlar, çaresiz yalnız bırakılan insanları, enkazların başında yakınlarını çıkaracak yardım ekiplerini bekleyenleri, 15 yaşındaki kızının cansız bedeninin yanında elini bırakamayan babayı hayal bile edemiyorum. Düşünmemek için sürekli kendimi meşgul etmeye çalışsam da içimdeki isyan ve öfke duygusu sürekli “düşün, konuş, gerçekleri haykır, bu kadar acı sadece kader değildir” bunu herkese anlat diyor.

Evet… Tüm afetlerde Bodrum’da olduğu gibi Türk Milleti olarak yine müthiş bir beraberlik ve dayanışma örneği sergiledik. Bunu yaparken içimizdeki isyanla ilgili sürekli “şimdi zamanı değil, şimdi birlik zamanı, şimdi konuşmanın zamanı değil susmalıyız” deniliyor. Hayır efendim, asıl şimdi konuşma zamanı. Şimdi gerçeklerle yüzleşme ve bugüne kadar anlamayanların gözünün içine içine sokma zamanı.

Konuşacağız, her şeyi konuşacağız. Hele felaket bölgelerinde yaşamayıp da dışardan gerçekleri hala göremeyenlere, hiçbir şey olmamış gibi sadece kendi yaşamlarına devam edenlere konuşacağız, konuşmalıyız. Diyorlar ki, afetler siyaset üstüdür bugün bunlar konuşulmaz. Gerçekleri konuşmak siyaset yapmak değildir. Yüz yılın afeti olarak değerlendirilen durumun sonunda ödenen acı bedeli sadece kader diyerek görmek ve bu konuda farklı anlayışlarla beraber olabilmek hiçte doğru değildir. Hele insanların ve ülkelerin yarınlarına yön veren siyasetçileri ve bilimden uzak hareket eden siyasi anlayışları konuşacağız konuşmalıyız.

13.5 milyon insanın yaşadığı bir bölgede yüzyılın afeti yaşanırken;

Göçük altında iki gündür yardım isteyenlerin sesini duymayan

Soğuk ve açlıkla yalnız bırakılan insanlara ulaşamayan

Hatay Havalimanı yapılırken bilime kulaklarını tıkayan anlayışla

36 milyar TL bütçesi olan Diyanet işlerine bağlı 130 bin imamdan acaba kaç tanesinin afet bölgesine gönderildiğini sormadıkça

“giderlerse gitsinler” dedikleri 107 bin doktorun afet bölgesine gidebilmek için seferber olduklarını

Her türlü afet durumunda anında halkının yanında planlı programlı olarak yer alan silahlı kuvvetlerimizin neden geciktiğini

Devletin 3.günde hala koordine olamamışken depremzedeye 10 milyon TL para yardımı yapılacağını çok önemli müjdeli bir haber gibi duyuranları

Akıldan, bilimden hatta ve hatta VİCDAN ve AHLAKDAN nasıl bu kadar uzaklaştığımızı, bencilleştiğimizi

Vatandaşın, sevgili Haluk Levent’in AHBAP derneğine güvendiği kadar Devletinin bazı kurumlarına neden güvenmediğini Elbette konuşacağız, konuşmalıyız. Bunları bugünden konuşmak zorundayız. Ülkemiz için halkımızın ve çocuklarımızın sağlıklı, refah içinde, Devletine, kurumlarına, yöneticilerine güvenerek yaşayabileceği yarınlar adına konuşmak zorundayız.

Ülkemin dört bir yanında vatandaşlarımızın, sivil toplumun, yerel yönetimlerin afet bölgesine destek için nasıl çırpındığını ve dayanışma içinde olduğunu görüyor ve izliyoruz. Depremin duyulduğu ilk saniyelerden itibaren Bodrum’da özellikle Bodrum halkı adına Belediye Başkanımız Sayın AHMET ARAS başta olmak üzere BODRUM BELEDİYESİ HERODOT KÜLTÜR MERKEZİNDE çalışan belediye personeline, sivil toplum örgütlerine, gönüllülere siyasi partilerimizin özellikle kadın ve gençlik kollarının nasıl canla başla çalıştığını gören birisi olarak minnettarım. Ancak ilk saniyelerden itibaren insanüstü bir çabayla seferber olan yerel yönetim ve gönüllülerin emeklerinin yok sayılmasını, sosyal medya üzerinden polemik yapılmasına çok üzüldüğümü yadırgadığımı söylemek isterim. Önemli olan yapılan yardımların bir an önce yerine ulaşması. Belediye logosu olmuş yâda olmamış ne fark ederdi acaba? Yurt içinden ve yurt dışından yapılan yardımların neden AFAD tarafından denetlenerek dağıtılması gerektiğine ve bu nedenle yardım kamyonlarının bölgeye sokulmadığına isyan etmemek mümkün değil. İşte bütün bunları konuşmak zorundayız. Bunları konuşmak siyaset yapmak, iktidar karşıtı olmak değildir. Maalesef enkaz altında kalan devletin sağ salim çıkarılması ülkemin itibarının tekrar sağlanması açısından şarttır.

Ülkemizde ve yaşadığımız yerlerde gördüğümüz, bildiğimiz olumsuzlukları acıda olsa gerçekleri olumsuzlukların bir daha yaşanmaması için unutmamak, bir arada kalarak dayanışarak, konuşmak ve çözmek zorundayız.

Unutmayalım en büyük zenginliğimiz yaşarken neyi nasıl yaptığımız ve nasıl iz bıraktığımızdır. Sahip olduğumuz tüm maddi değerlerin ve canlarımızın bir saniye içinde nasıl yerle bir olduğunu çok acı bir biçimde bir kez daha yaşadık. Acımız gerçekten çok büyük.

Bir daha yaşanmaması, ders çıkararak unutulmaması, gerekenin yapılması umuduyla Başımız Sağ Olsun Türkiyem.

Nuran Yüksel

8 Şubat 2023

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Akdoğan Özgezgin dedi ki:

    Tüm sorumlular yargılanıp hesap vermeli. En ağır cezaya çarptırılmalı. Bu yargılama ve sonuçlarından halkın bilgisi olmalı. İbret alınmalı.