Bodrum Gündem

Işık Saçanlar – 4: İmparator ile Köle-2

Kendisini başkalarının kurtarmasını bekleyen kişiler yalnızca kölelerdir.
Voltaire (1694-1778)

Bu yazımın Işık Saçan konuğu, geçen yazımda belirttiğim gibi, imparator Marcus Aurelius’un da kendisinden feyz aldığı köle Epiktet’tir (50 – 130).

Roma Stoa’sının bu ünlü filozofu Pamukkale’de (Hierapolis) doğmuş ve köle olarak Roma’ya getirilmiştir. Roma’da bir çok filozofu dinleme fırsatını değerlendirmiş ve kendisini bu yolda yetiştirmiştir. Göstermiş olduğu erdem ve bilgelik neticesinde azâd edilmiştir. Filozof olarak ünlenmeye başlayınca, diğer filozoflar gibi Roma’dan ayrılmış; bugünkü Yunanistan’ın batı kesiminde bulunan Nikopolis’e yerleşmiş ve büyük bir olasılıkla orada da ölmüştür. Kendisinin felçli ve hiç evlenmemiş olduğu bilinmektedir.

Epiktet, Nikopolis’te büyük tezahürat ve alkışlarla düşüncelerini paylaşmıştır. Onun erdem ve ahlâk üzerine üzerine yaptığı konuşmalar, öğrencisi Arrian tarafından sekiz kitap olarak derlenmiş; ancak bunlardan sadece dört kitap günümüze ulaşabilmiştir. Bu dört kitap Epiktet’in, Grek felsefesinin zirvesindeki bir filozof olarak tanınmasına yeterli olmuştur.

Bu yazımda, Epiktet’in söylemlerinden ve görüşlerinden bir demet sunmak istiyorum:

Hastalık vücut için üzücüdür; ancak sen istemediğin sürece, irâden için değildir.
Felç, bacaklar için talihsizliktir, irâden için ise değildir.

Eğer mutsuz, huzursuz veya üzgünsek; bunların nedenlerini dışımızda değil, kendimizde arayalım. Eğitimsiz insan işleri ters gittiği zaman başkalarını suçlar.
Felsefeyle yeni uğraşmaya başlayan ise kendisini suçlar.
Hakiki eğitimli insan ise ikisini de yapmaz.

Sonucu hesaba kat!
Yaşlı mısın? O zaman seyahat etmekte olduğun araçtan uzaklaşma; zira çağrıldığında yetişemeyebilirsin.

Her şeyin arzuladığın gibi olmasını talep etme; aksine olması gerektiği gibi olmasından memnun ol. O zaman huzurlu yaşarsın.

Sana yapılan olumsuzluklara önem atfetme!
Eğer daima prensiplerine bağlı kalırsan,
Seninle daha önce alay etmiş olanlar, seni onurlandıracaklardır.
Ancak onlara boyun eğersen, seninle daha çok alay edeceklerdir.

Daha ziyâde sus; gerektiği kadar ve kısa konuş!
Birlikte olduğun insanlar hakkında konuşma; ister suçlayıcı ister övücü isterse mukayese edici olsun. Yapabiliyorsan konuşmayı erdemli konulara yönelt. Farklı görüşte olanlarla birlikteysen, o zaman sus. Her şeye ve yüksek sesle çok gülme.

Temiz olmayan biriyle birlikte olursan kirlenirsin; sen temiz olmuş olsan bile.

Birisi sana şunu söyleyebilir: “Birileri senin hakkında kötü şeyler söyledi.”
İlk olarak kendini uzun uzun savunmaya kalkma; aksine şöyle cevap ver:
“Onlar maalesef benim diğer kusurlarımı bilmiyorlar; aksi takdirde çok daha fazla şeyler söylerlerdi.”

Doğru olanı yap ve kimseden çekinme!
Bir şeyi yapman gerektiğine inanıyorsan, onu yaparken görülmekten utanma ve başkalarının yargılarından kaygılanma. Eylemlerin haksız ise, sen zaten onları yapmaktan kaçınırsın.
Eğer haklı davranıyorsan, haksız suçlamalardan korkmamalısın.

Her şeyin iki sapı vardır; hangi sapı tuttuğuna göre, o şey taşınabilir ya da taşınamaz.
Kardeşin sana haksızlık mı yaptı? Onun seni yaraladığını söyleme. Bu sap onu taşınabilir yapmaz.
Daha ziyâde şunu söyleyebilirsin: “O benim kardeşim ve can yoldaşımdır.” Bu, konuyu taşınabilir kılan bir yaklaşımdır.

Câhillerin arasında felsefî öğretilerden bahsetme; aksine, o öğretilere uygun davran.
Örneğin; davetli olduğun bir yemekte, nasıl yemek yenmesi gerektiğinden söz etme, yemeğini ye!
Anlamayanlar arasında felsefî cümlelerle göz kamaştırmaya kalkma; aksine, eylemlerinle onların doğruluğunu kanıtla.

Eğer bir kimse çocuklarından memnun değilse, o zaman kendisi iyi bir baba değildir.

Nasıl ki ahşap marangozun, mermer heykeltıraşın hammaddesiyse
Hayat da her bir bireyin kendi yaşama sanatının hammaddesidir.

İnsanın irâdesi dışında bulunduğu yer, onun hapishanesidir.

Mücadele büyük ve zafer muhteşemdir. Bunun anlamı şudur:
Özgürlük, Mutluluk ve Dinginlik.

Sen! Bir kimse olmak istiyorsan, kendi başına git ve kendinle konuş.
Büyük kalabalıklar içine saklanıp sinme!
Tefekkür et, kendine bak, kendine git!
Ancak bu şekilde kim olduğunu keşfedebilirsin.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Suat Özgül dedi ki:

    Kısaca “pasif İyimserlik” öneren bu felsefeyi benimseyenler ile günümüzde “Sabret-Şükret-kabul et”diyenler arasında benzerlik dikkat çekici