Bodrum Gündem

Ekonomide 21. Yüzyıl İçin Fabrika Ayarları

“Günbatımı Söyleşileri”nin bu ay konuğu ekonomist Meriç Köyatası’ydı.

LVZZ otelinde gerçekleştirdiğimiz söyleşiye katılanlar “örnek ders” niteliğinde bir sunumla bilgilerine bilgi kattı. Köyatası, bize Cumhuriyetin başlangıcından günümüze öyle bir Türkiye panoraması sundu ki keşke gençler de izlese ve ekonominin tarih, siyaset ve sanayii ilişkisini akıl defterlerine yazsalar, dedim.

Her şeyde olduğu gibi ekonomide de “Geçmişi bilmeden bugünü anlamak ve yarını kurmak olanaksızdır,” tartışmasız bir gerçek.

Peki biz geçmişimizi ne kadar biliyoruz?

Bu halkın yüzde kaçı Atatürk’ün ekonomi politikalarını biliyor?

Bugün tarımdaki acıklı durumumuzun tohumlarının ne zaman niçin atıldığını kaçımız biliyoruz?

Sanayileşememizin gerekçelerini sorgulayan kaç seçmenimiz, geri kalmışlığımızla eğitim ilişkisini irdeleyerek politik yolunu çizen kaç politikacımız vardır?

Milyonlarca emeklinin kaçı açlığında, sefaletinde “Hani hep hayal edersiniz ya, şöyle, ‘bir uyusam da 6 ay sonra uyansam’ diye. Bir uyuyun, 6 ay sonra uyanın Türkiye’de. Çok farklı noktalara gideceğiz” diyen ve bunca çöküşte zerrece rolü yokmuş gibi paşalar gibi milletvekili maaş almaya devam edenlerin sorumluluklarının farkındadır?

Ya, Dönemin çevre ve şehircilik bakanının 6 Şubat depreminde zerrece sorumluluğu yokmuş gibi büyük bir deprem yaşama olasılığı söylenen İstanbul’a başkan adayı yapılmasına ne demeli?

Artık kitlesel düşün tepkileri deveye hendek atlatmaktan zor.

Tepki yazıları bile mimleniyor. Kadermiş gibi yaşadığımız maden, yangın, sel, deprem felaketlerinin sorumlularından hesap soramıyoruz.

Önümüzde bir seçim var.

Uygar insan seçimleri yönetenlerle hesaplaşma olarak görür.

Seçmek akıl, bilgi ve bilinç işidir. Adı üstünde seçmendir o.

Ya biz?

Oy vermekle seçmen vasfı kazandığımızı sanan taraftarız, müridiz, bendeyiz, “benden”iz…

“Şöyle bir uyusam, Altı ay sonra uyansam.” demişti ya hani birileri.

Aradan iki yıldan da çok geçti. İki seçimde sandıkları doldurduk. 44 gün sonra yine oy vereceğiz.

Peki bu kez seçmen olabilecek miyiz?

Değerli konuğumuz Köyatası, ekonominin fabrika ayarlarına dönmesinin zorunluluğundan söz ederken; bunun ancak seçmen olmanın bilincini kavradığımızda mümkün olabileceğini düşündüm.

Sizce bu kaç seçim sonrası gerçekleşebilir?

HAT

 

Röportaj: Gazeteci Çiçek Bozoğlu

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.