TANDOĞAN UYSAL
Kıyı şeridinin halka açılmamasındaki Bermuda üçgenini açıklıyorum!
Bodrum’da geçtiğimiz günlerde Kıyı şeridindeki sahiller halka açılsın diye gösteriler yapıldı.
Yasal hak dendi. O dendi. Bu dendi. Yine kıyılar halka açılmadı.
Ve açılmaz da. Nedenini de bu yazımda açıklayacağım;
-Bu işin kamuoyunda bilinmeyen denklemleri var.
Kamuoyu bu gerçek ile daha tanışmadı
Çünkü burada çok ilginç bir Bermuda üçgeni diye bir karmaşıklık var.
Devlet, Milli Emlak Müdürlüğü kanalı ile sahilleri işgal edenlerden işgal vergisi yani Ecrimisil adında bir işgaliye vergisi alıyor.
-Bu işgal vergisi öyle böyle ucuz bir kesilen vergi de değil.
Her sene artan ve cep yakan bu cezanın endeksi bile var.
Bu cezanın adı Osmanlı’dan günümüze geldiğine göre geçmişi derin bir ceza vergisi diyebiliriz.
-Aynı zamanda Devlete de büyük bir gelir kapısı oluşturuyor.
Ancak kimse işin esrarengiz tarafını bilmez.
Varsa yoksa fatura işletmelere çıkarılır ve onlar günah keçisi olur.
-Madalyonun ikinci yüzünü ben açıklıyorum
Yani bir de işin bilinmeyen Madalyonun ikinci yüzü vardır. İşin bu tarafı açık ve net kimseye anlatılmaz.
Sokakta bu konuda yürüyüş yapanlar bu çelişkiyi fazla bilmez.
Benim bu konuda ihtisasım var.
Ben hem bir gazeteci ve sahilde işletmesi olan biri olarak bunu temelinden biliyorum.
Bir kere bir turizm şehrinin sahil, plaj kısmı Milli Emlak Müdürlüğüne ve dolayısı ile ilçe ise Kaymakamlığa şehir ise Valiliğe aittir.
O nedenle bu ayrıntının bilinmesinde fayda vardır.
Kolluk kuvvetleri açısından ise Asayiş konusunda Emniyet’e bağlı polis birimlerine aynı zamanda Belediye’ye bağlı kolluk kuvvetleri Zabıtaya bağlıdır.
Geçen sene başıma geldiği için çok iyi biliyorum. Sahil denetiminde Kaymakam ve Belediye Başkanı sahile gelse Kaymakam’ın talepleri yaşama geçer.
Çünkü geçen sene ben bunu bizzat yaşadım.
Gelelim Türkçesiyle işgaliye Osmanlıcasıyla da Ecrimisil ceza vergisine.
İşletmeler bu yüklü vergiyi ödedikleri için kıyıya masa, sandalye, şezlong gibi eşyalar atarak kıyıyı ele geçirerek işe başlıyorlar. Vatandaş buna isyan edip şikayete başlayınca Zabıta veya Polis gibi kolluk kuvvetleri hemen devreye giriyor ve savaş başlıyor. Her sene bu kovalamaca ve vatandaş isyanı devam eder ve kalıcı bir çözüme de ulaşmaz.
-Bu ceza bir şekilde gelir elde etmeye dönüştürüyorlar.
Bir adıyla İşgaliye bir adıyla Ecrimisil ceza miktarı yüksek oranda kesildiği için İşte orada dananın kuyruğu da kopuyor.
İşletme bir şekilde bu ceza vergisini bir yerden çıkarmak zorunda. O da vatandaşa bunu kesmek zorunda kalıyor.
-İşte Türkiye sahillerde bu kargaşaya sıkışıyor. İşin içinden de bir türlü çıkamıyor.
Benim önerim Devlet-Yerel Belediye burada bir karar vermeli.
Ya bu Ecrimisil vergisinden vazgeçip işletmelere dur diyecekler.
Ya da Ecrimisil rakamlarını düşürüp işletmelere; gündüzleri halk kıyıyı plaj olarak kullanacak. Akşamları da servis alanı yapacaksınız diyerek, bu ikilem de böylece ortadan kalkmış olacak.
Bunu bir bilen aynı zamanda yıllardır bu işe kafa yoran bir gazeteci ve işletmeci olarak söylüyorum.
Bu konuya Kanser teşhis konmuştur. İş, bu kanserli hücreye nasıl ve ne şekilde neşter vurulacağındadır.
Eğer bu konu çözülecekse böyle çözüme ulaşır. Aksi taktirde çözümsüz bir vaka olarak kangren olur.
Ben 7 yıldır bu konu üzerinde uzmanlaştım. En doğrusu da budur. Burada hem vatandaş memnun edilecek, hem de işletmeler yaşatılarak sosyal yaşam canlanacaktır.
Bu konuda her zaman katkı koymaya da hazırım. Bu kanayan bir ulusal yaradır. Çözümü de en mantıklı ve barışçıl yoldan mevcuttur.
Yoksa Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin Kumbahçe’de ki işletmeleri dolaşarak kıyıdan 3 metre geriye masalarını atmalarını istemesi de soruna sağlıklı bir çözüm arayışı değildir.
Kıyılar halkın ise gündüzleri halka ait olacak, akşam saatlerinde de işletmelere ve dışarda yemek yemeye gelen vatandaşlara açılacağı için güzel bir sosyal atmosferde yaratılacaktır.
Tandoğan Uysal/ Stockholm