Bodrum Gündem

KONTROLSÜZ GÜÇ, TRAVMA YARATIR…

Ne kadar çok şeyi bilmediğimi, ilgilenmediğimi, hatta düşünmediğimi fark ettiriyor bana bir dostum. Mühimsediğimiz ortak meseleler var. Bunlar sayesinde sohbet edebiliyoruz ve ben de yeni olan olmayan konularla ilgileniyorum aklım erdiğince. Zira bir vakitten sonra, ne yapsan olmuyor… Yine de anlamak için gayret sarf ediyorum; başka bakış açıları olduğunu, olabildiğini öğreniyorum; zenginleşiyorum. O da birilerine akıl danışıyordur elbet… En azından soru soruyordur…

Mabat korkusuna terk edilen idealleri bile anlıyorum mesela. Lâkin bir mesele var ki, bunu bana O anlatsa bile, anlamam mümkün değil.

Bir tek insan tanımıyorum, taciz edilmemiş. Olağan hikâyeler halini almış, toplu taşıtlarda ellenmeler, sokak aralarında takipler, tecavüz etmeler, vahşice öldürmeler, adında “eğitim” yazan kurumlarda, öğretmen istismarları, şehirlerarası otobüslerde, kafanın üzerinde mastürbasyon yapan, “şeytana uymuş”lar… Firma yetkilileri, “… olayı duyduğumuzda inanamadık. Akıl almaz bir gibi geldi bize…” diyor. Elbette akıl alır bir şey değil yapılan ve yaşanan.

Hiçbir yerde güvende olmadığını hissetmek, yaşamı sıkıştıran, zorlaştıran bir duygu. Gittikçe daralıyor hareket alanlarımız. Bazen üç beş arkadaşla ama, çoğunlukla yalnız, kendimizi nispeten güvende hissettiğimiz evlerimizde yaşıyoruz. Beklemiyorsak birisini, kapımızın çalması bile rahatsızlık veriyor. Artık, tek başına sokaklarda olabilen çocuklarımızı, defalarca uyarıyoruz. Gittikleri kısacık bir mesafede bile onlarca kez arıyoruz. Huzursuzluğumuz artıkça, onları da huzursuz ediyoruz. Yeni yeni özgürleşmeye başlamış akıllarına ve adımlarına prangalar takıyoruz. Sen, “… aman çocuğum, kimsenin eşyasını elleme sakın…” diye uyarılarda bulunurken, birileri çocuklarımızı, hepimizi, bir mal gibi, hem de kendi malları gibi, elliyor, kırıyor, döküyor. Kadın-erkek ayrımı da yapmadıkları için, yaşattıkları travmalarla, binlerce insanın mutsuzluğuna sebep oluyorlar ama ne gâm, onlar için. Ne yapmış olurlarsa olsunlar, takıyorlar kravatlarını, eğiyorlar boyunlarını, “… şeytana uydum, pişmanım…” diyorlar. Bu “iyi hâl”leri, yumuşatıyor vicdanlı yürekleri!.. Karşılarına, bir önceki hâlleri hiç de iyi olmadığı için çıkanları, ellerindeki yetkiye dayanarak, bağışlıyorlar!…

Bir insan, bir uzvunu kontrol edemiyor ve bununla diğer insanlara; bebek, çocuk, engelli, evlat, kardeş fark etmeksizin zulmediyorsa, utanmaz mı kendinden? Düşünmez mi, bir başka kontrolsüzün de, anasının, bacısının, karısının, hatta kendisinin kafasına dayayabileceğini.

Bedenini kontrol edebilen bir kişi tanıyorum. Yaptığı, sadece düşünmek.

Kafatasımızın içindeki, bacak aramızdakinden daha işlevsel. Kullansak iyi olacak. Zira, işleyen demir ışıldar…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.